ders aralarında hayat kurtaran.
hele bölüm yakınsa ve uykusuzsanız tadından yenmiyor.
o kırmızı koltuklar var ya, benim isyanımdı ulan.
çalıcam bi tanesini oturucam üstüne vurucam kırbacı, vurucam kırbacı.
boğa heykelinin sağında ve solunda iki ana girişle ayrılır. sesli ve sessiz bölümlerdir bunlar.
sesli bölümde isim şehir oynanır, dedikodu yapılır, defter geçirme işlemleri halledilir arada da ders çalışılabilir.*
tam tersi istikamete gider sessiz bölüme ulaşırsanız işte orada çılgın mühendislerle karşılaşabilirsiniz. sessiz bölümde adım atmak bile yasaktır. yer bulmak için yürürken pantolonunuzun paçaları birbirine sürtmesin sakın. deliler gibi ders çalışan herkes kafasını kaldırıp size bakar. yerin dibine geçersiniz. 'zorlu odtü sınav dönemleri öğrencileri çıldırma raddesine getirebiliyor, evet' diye söylenip kendi kendinize, devam edersiniz yer aramaya.
kitap okuyacaksanız eğer doğru açıyla armadayı, başka bir açıyla odtü ormanlarını izleyebileceğiniz kırmızı, geniş, yumuşak koltuklar bulabilirsiniz.*
sonuç olarak calculus öncesi gitmezseniz, neşeli neşeli ders çalışan, nescafe makinesinin önünde sohbet eden, kırmızı koltuklara gömülüp psikolji makaleleri veya fransızca romanlar okuyan sevgili odtü öğrencileriyle karşılaşabilirsiniz.
bir dersi 10 30 da bitip diğer dersinin 14 40 da başlamasına kadar 4 saat boslugu olan bir ottülünün, uykusu varsa hayatında gerçekleştireceği en komforlu uyku imkanını sağlayan şeylerdir buradaki ormana nazır kırmızı koltuklar.
sessiz bölümünde bulunan üç katlı merdivenlerde yer çekiminin farklı çalıştığına kanaat getirdiğim kütüphanedir. zira çıkarken var olan ağırlık 3-4 kat fazla hissedilir (nedense).
odtü kütüphanesinde patlama olur ve ilgili askeri birlik inceleme yapmak için olay yerine giderler. amerikan filmlerindeki profesör tipinde bir adam gelir ve komutana "hmm... ben de çok bir şey var sanmıştım. neyse bir şey yokmuş." der. komutan da; "bana bak, burda yok olan her şey milli bir servet. sen kimsin?" diye sorar. adam "ben burda öğretim görevlisiyim." der. ve komutan sinirlenir " sen ne biçim hocasın? senin yetiştireceğin adam da ancak senin gibi olur. şimdi burdan git yoksa seni de şüpheli diye içeri alırım." der. ve uzaklaşır genç adam.
vakti zamanında lisans tezim için gerekli ingilizce dökümanı birebir şekilde bulabildiğim ve kapasitesiyle ayrı bir dünyayı andıran kütüphanedir. bugün mesleğe geçebildiysem kendisinin payı büyüktür. huzurlarınızda teşekkürü borç bilirim kendisine...
