Odtu ayakta deniyor her üniversiteden 100 er öğrenci katılıyor. Sadece yabancı uyruklu öğrenci sayısı 2010-2011 verilerine göre 1487 iken 2000 kişinin eylem yapması ayağa kalmak değil oturmaktır.
odtüye karşı gerçekleştirilen polis saldırısı sonrası kullanılan slogandır.
türk halkının büyük bir kısmı her olayda olan unutkanlığı şaşırtmayacak bir süre sonra unutulacaktır fakat üniversite öğrencilerinin ve tarihin bunun peşini bırakacağını sanmıyorum.
ayrıca o "odtü ayakta" yazan gençler var ya. oradaki gerçek odtülüler sadece a'yı oluşturabilir. "dtü ayakta"yı ise hacettepeliler, bilkentliler, ankara üniversiteliler ve pkk ile haşır neşir olan örgütler oluşturuyor. chp bile bunları destekliyor. hayır kılıçdaroğlu sen neyin peşindesin anlamadım ki. geçen ay barack obama'ya mektubu ben yazdım sanki. kaynak(bkz: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=376766) sahi bu pkk denilen örgüte yardım eden ülkelerin başında abd işbirlikçisi israil gelmiyor mu? kaynak (bkz: http://www.f5haber.com/in...on-yardim-haberi-2702489/) demek ki neymiş, pkk'nın silahları israilden, abd'den ve avrupa ülkelerinden geliyormuş. sahi uğur mumcu niye öldürülmüştü?
uğur mumcu'nun öldürülmeden önce yazdığı son yazı ve deşifre ettiği şeyler;
MOSSAD ve Barzani - Uğur MUMCU / (Cumhuriyet, 7 Ocak 1993)
Ortadoğu'nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.
Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.
MOSSAD, israil'in gizli istihbarat örgütüdür.
Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?
Barzani'nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi.
Kimse bu ilişkiye, "Hayır olmadı" diyemiyor.
CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.
MOSSAD'ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney'de yayınlanan "Israel's Secret Wars-A History of Israel's Intelligence Services" adlı kitapta sergileniyor.
Kitap, ingiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington'daki Brooking Enstitüsü'nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, israil Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.
Önsözde, kitabın yayından önce israil ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.
* * *
Kitapta 1967 Arap-israil Savaşı'ndan sonra, MOSSAD'ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel'in israilli subayların Kürtler aracılığıyla Irak'tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.
1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da israil tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması'ndan sonra iran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından "Kürdistan Demokratik Partisi"ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.
Barzani'nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-israil-iran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor.
MOSSAD-Barzani ilişkileri de israil'in Tahran'daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor.
Nimrodi'nin üstlendiği görev ilginç:
Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani'nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329)
Kitapta, MOSSAD'dan Kürtler'e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)
* * *
70'li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?
Kitaba göre sürüyor.
"Körfez Savaşı" sırasında Irak'ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv'e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521)
Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor.
MOSSAD, Barzani'ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor.
Kitapta, Mesud Barzani'nin israil'e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor.
Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek...
Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek...
ilgi belli...
ilişki de belli...
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler arasında?
Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?
Uğur MUMCU, (Cumhuriyet, 7 Ocak 1993)
"vali" filmi vardı hani, recep yazıcıoğlunun hayatını anlatan. orada bir cümle geçiyor;
bizde zaten "sol" diye bir şey varolmamıştı. mecburi bir şekilde ulusalcılığa sığınan sol artık siyaset alanını daha da daralttı. akp karşıtlığı üzerinden siyaset zemini arıyor. onu mhp de yapıyor cicişler.
odtü'nün başlattığı bu onurlu mücadele umarız dalga galga bütün bilim yuvalarına dağılır ve oradan da bütün topluma. sonra da; bu bilinçli toplum, siyasi iktidarların suratına şamarı indiririr gerektiği zaman.
birkaç yüz kendini bilmez eylemci yüzünden ki çoğu odtülü değil, güzelim üniversite ve onun gelecek vaadeden öğrencilerini itham altında bıraktı bizim işgüzar hükümet.
ve dalkavuk re rö re rö rektörler.
odtülülerin haklı direnişi.
ama kuzum siz önce içinizdeki pisliklere direnin.
edit: "odtülülerin haklı direnişi." neyini eksiliyon?
göbeğini kaşıya kaşıya sonuna kadar oturanlara, göbeğinden bağlı olduğu sorumlulukları yüzünden oturmak zorunda olanlara karşı da bir direniştir bu. başımızdaki seçilmiş padişahın terbiye sınırlarını fersah fersah aşan tavırlarına nereye kadar kimsenin sesinin çıkmayacağını merak ettiğim günlerde patlak vermiştir. diğer üniversitelerden de gelen desteklerle çığ gibi büyüyen protestodur. bu yönetim aldığı oy oranının bilinçli insanlardan olmadığını böylece anlayacaktır.
ege
9 eylül
kırklareli
mustafa kemal
selçuk
hacettepe
düzce
mersin
akdeniz
mehmet akif ersoy üniversitelerinin de pankart destekleriyle ve katılımlarıyla gerçekleşen etkinliktir.
insanların haber maber okumadan etkinliğe katılanları saçma sapan sıfatlarla etiketlediği 'şenlik'tir. evet şenliktir çünkü kimse dayak yememiştir, eğlenilmiştir, özgür bir ortamda istekler dile getirilmiştir ve düşünceler savunulmuştur. merak edenler için kapasitemiz derslere çalışmaya da etkinliklere katılmaya da yeterlidir. zaten olmasa odtü bu kadar etkinlik yapan bir okul olmazdı, herkes kafasını kitaplarına gömerdi, dersini geçerdi ve olay biterdi. öğrenci diye geçinen çoğu kişinin yaptığı gibi.
bir şeyler yapmak, yapmayanı hep korkutur. ya da aleyhinde yapılanı. korkunuz anlaşılır tabi ki. allahtan sabır diliyorum çünkü bu ne ilk ne de son olacak.
bazı yobaz, hükümet yalakalarını tedirgin etmiş eylemdir. Karalamalar, bok atmalar, "protestoyu bırakın, dersinize çalışın" "bunarın hepsi terörist yeaaa" cümleleri en net örnekleridir. Hayır benim anlamadığım: bu arkadaşlar bu demokratik eylemi, (3500 polis olmadan gayet de güzel olabiliyormuş demek ki) bu kadar kötüleyip, konuyu farklı yerlere çekiyorlar. Acaba ruhlarını kaça sattılar AKP hükümetine? Gideri nedir? Biraz mevki biraz para biraz güç ile analarını falan da satarlar mı? Kısacası limitleri nelerdir onu merak ediyorum.
Not: Nasıl konuşuyor bu demeyin! Kınayan üniversite rektörleri tam da dediğim satış işlemini gerçekleştiriyor. Belki analarını satan bile vardır içlerinde.
gerici zihniyet. böyle direnme ,protesto,provokasyon eski yıllarda kaldı.hayır nolcak ki?ayakta diren diren dur.oddüye gitmişin biraz daha çarpıcı ol farklı ol başka türlü diren. gerçekten oddülüysen tabi!
ordakilerin bir çoğunun odtulu ,amaçlarınında özgürlük,devrim olduğunu hiiiç sanmıyorum.
ne bok olup olmadığını bilmeyen insanların destekledikleri saçma eylem. türkiye uzaya göktürkü yollamış onlar orda taşkınlık çıkarsın siz de bunu destekleyin.
Tvitırda hesteg açılmış bu isimle, destek büyük. Zaten aklı Başında olan herkes akı da karayı da görüyor.
Yalnız aklıma takılan nokta, bu tagı akepe yalakasi feridun'un ekip dediği yıkama yağlama organizasyonu başlatmış. Yüksek ihtimalle; fişleniyoruz beyler.
odtüye yakışır en net tavırdır. hala ülkenin ne halden ne hale girdiğini fark etmeyen insanların dil uzatmalarına rağmen odtüde 5 bin kadar öğrenci bugün hazırlıktan yurtlar bölgesini de dolaşarak devrim stadına girdi, bedenleriyle odtü ayakta yazdı ve daha sonra onlarla aynı görüşte olan insanlarla keyifli saatler paylaştı. her düşünceden insan oradaydı, kendi fikirlerini dayatmak için değil, dayatmanın bir şey kabul ettirmede etkili olmadığını, etkiliymiş gibi görünmesinin sadece bir yanılsama olduğunu göstermek için gittiler oraya.
üniversiteler, bilim yuvasıdır ve bilim sana oturduğun yerden hizmet etmez, senin onun ayağına gitmen gerekir. odtülüler, bilim için boş boş oturmadıkları gibi, sorun kendi hakları ve gelecekleri olunca da boş boş oturmuyorlar. çıkıyor, yürüyor, bağırıyor ve bir şeyler yapıyorlar.
herkes klavye başında adamdır, en azından bilgisayara göre.
kaçınız kendi hakkını aramak için, ne bileyim, para üstünü vermesi için şoförün mesela, sıraya kaynak yapanı uyarmak için gıkını çıkarmış insanlarsınız? kaçınız, odtüde olsa yurtta oturup ders çalışmak yerine ya da arkadaşlarla çay içmek yerine kıçını kaldırıp bu soğukta saatlerce okulu ve diğer ters giden şeyler için tüm gırtlağıyla bağırır? burdan konuşmak bana da size olduğu gibi kolay ama aramızda bir fark var. ben bahsi geçen ortamda ordaydım ve kimin ne dediğini bilerek konuşuyorum.
bu yazıyı yazmadan önce de haberlere baktım değişik sitelerden. yanlış anlamak ya da ters anlamak o kadar zor ki. herkes aynı şeyi demiş. ama pek tabi yarın kalkıp biri alakası olmayan bir yerinden tutup lafı karşımıza gelebilir. güleriz biz de ne yapalım...
biz, gençlik olarak, algısı kapalı ya da bir şeylere zorlanabilecek insanlar değiliz. bugün bunu gösterdik. görmeyi reddederseniz bağırırız. kulaklarınızı tıkarsanız ona da yapacak bir şey buluruz. çünkü kafası çalışan insanlar için imkansız diye bir şey yoktur.
eksi edit: eksilemek de bir tavırdır, keşke fiziksel olarak da hareket etseniz ama.
