puslu bir havada dışarı çıkacak enerji, yapacak iş, oyalanacak meşgale bulunamaması halinde günü idame ettirmenin en iyi şekillerinden biridir. yanınızda bir de sıcak, mis gibi kokan bir nescafe bardağı varsa tadından yenmez. hayat akıp gider bir şekilde ve siz sakince seyredersiniz. fazlası zarar olsa da ara ara yapmakta fayda vardır. içinizdekilerle yüzleşmek, düşünmek, sakinleşmek için gereklidir. bahçede oynayan çocuklara göz ucuyla bakan anne gibidir. *
yapmayı özlediğimdir.
dikine mustatil bir apartımanın
en üst katında
dört köşe bir oda.
perdesiz pencereler.
pencerelerin dışında yıldızlı geceler.
genç adam
alnını dayamış cama.
ben, romanın muharriri
diyorum ki genç adama:
delikanlım!.
iyi bak yıldızlara,
onları belki bir daha göremezsin.
belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..
delikanlım!.
senin kafanın içi
yıldızlı karanlıklar
kadar
güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
yıldızlar ve senin kafan
kâinatın en mükemmel şeyidir.
delikanlım!.
sen ki, ya bir köşe başında
kan sızarak kaşından
gebereceksin,
ya da bir darağacında can vereceksin.
iyi bak yıldızlara
onları göremezsin belki bir daha...
delikanlım!.
belki beni anladın,
belki anlamadın.
kesiyorum sözümü.
işte kapı açıldı
geldi beklenen kadın..
beklettim mi?
çok...
ama zarar yok..»
kadın
yakaladı genç adamı
elinden.
genç adam
yakaladı kadını belinden.
bir yumrukta kırdı camı.
oturdular pencerenin içine.
sarktı ayakları gecenin içine...
işıklı bir deniz dibi gibi
başlarında, sağda, solda gece yanıyor.
ayakları karanlık boşluklara sallanıyor..
sallanıyor ayakları
sallanıyor ayakları...
........... dudaklari ......
sevmek mükemmel iş delikanlım.
sev bakalım...
mademki kafanda ışıklı bir gece var,
benden izin sana,
seeeeev
sevebildiğin kadar...
karlı havada dünyanın en güzel eylemi olarak nitelendirilebilecek eylemdir... böyle zamanlarda kıytırık bir ara sokağı izlemek bile keyif verir insana, hem de hüzünle karışık ya..
Eğer kendinizi dinlemek için günlük 5 dakika arıyorsanız kendinize güzel bir eylemdir. Aynı zamanda dışarıdaki hayatları, yorgun kalabalığı, insanların aslında hayattan nekadar zevk aldığını gözlemliyebileceğiniz eylem.
Hayata bir o kadar uzak bir yerden baktığını zannedip de içinde olma hevesi uyandıran bir olgudur. Malum kişi pek trajik bir fotoğraf karesi durumundadır.
bir an için kendini unutup akıp giden kalabalığa bakmaktır. her geçenin farklı bir dünya olduğunu farketmektir. koşuşturan bir yere yetişmeye çalışanları, rahat rahat gezinenleri, oyun oynayan çocukları, ihtiyar sevgilileri görüp bambaşka dünyalar tanımaktır. aslında senin içinde olduğun aynı hayatı yaşayan ayrı ayrı hayatları keşfetmektir. her yüzde, her adımda...
zamandır seni hayatla ilişkilendiren. hayat kavramının kafandaki yansımasıyla gerçek örtüşmüyordur. eşleştirememişsindir beklentilerinle beklenmeyenleri, yaşamak istediklerinle yaşadıklarını, hissettiklerinle hissettirilenleri, sen zamanı başka kullanıyorsundur zaman seni başka..
öyle bir haldeyken işte..
bir duvara bakıyorsa boşluğunu, bir hastaneye bakıyorsa ölümün her an olduğunu göstermeye çalışıyordur izlerken. Oraya bakıp birisinin hayatını kökten değiştirecek uygulamaları izlerken, baktığınız zamanın bile ne kadar kıymetli olduğunu anlamanızı sağlıyor.