bir hafta öncesine kadar iklim bayraktar için " muhabirimiz" derken, kaset skandalı patlayınca " bizde tanımıyoruz, mümtaz beyin ricası ile işe aldık, yüzünü bile görmedik" gibi saçma salak açıklamalar yapan site.
ulen hadi siz salaksınız bizde mi salağız. en ufak bir esnaf bile yanına adam alırken yedi ceddini inceliyor. hadi geçtim bunu mülakat denilen bişey var. çalışacağı insanla ( bu işçi ve işveren içinden aynı anlama gelir) yüz yüze görüşürsün. belki eleman kekeme, belki fiziksel bozukluk var, belki iyi duymuyor, belki konuşma aksanı bozuk....
yani sen bi kadına ankara temsilcisi unvanı veriyorsun, aylardır haber yaptırıyorsun, bu haberleri sitende yayınlıyorsun, sonrada " ya bizde tam tanımıyoruz" demeye getiriyorsun olayı.
bu mudur sizdeki okura verilen kıymet-i harbiye ?
bu mudur sizdeki tarafsız gazetecilik ?
bu mudur işinize verdiğiniz önem ?
hastirin lan ordan elinize yüzünüze bulaştırdınız herşeyi.
tanım: çok özel haber sitesi. o kadar özel ki yatak odalarına kadar kamera yerleştirebilme kabileyeti var !
1 yıl önce youtube eklenmiş bir patlama videosunu "TSUNAMiNiN PATLAMA ANI" olarak odatv patentiyle veren, hani şu forumlarda arka arkaya konu açan çocukların editörlük yaptığı haber sitesi...
öve öve öküz edenlerin pek ortalığa çıkmadığı internet kasedesi. hani bu site şöyle dürüst böyle güzel haberler yapıyordu, hani her yazdığının altına gönül rahatlığıyla imzanızı koyardınız.
bizim köyde(türkiye) birkaç laf var.
- ibibik gezer dolaşırmış. etrafta sikecek başka ibibik bulamazsa gelir yuvadaki yavruyu sikermiş.( not: ibibiklerin yavrularını erkek ibibik büyütür.)
geri kalanlarını yazmayacağım. yazık bu chp'ye gönül verenlere. "deli gibi bağlısınız" diye bu kadar da çıplak göte muamele yapmamalıydılar.
aklıma geçen hocamızın anlattığı bir vaka geldi. koca bölüm başkanına yeni açıldığı için oda bulamayan dekan, karısı yardımcı doçent olarak göreve başlayınca manzaralı büyük bir odayı karısına tahsis etmiş. bizim hoca da sivri dilli. neden odası olmadığını soranlara "dekan'ın altına yatmadığımız için odamız yok, yatsaydık bi oda tahsis ederdi" dermiş. dekan duymuş, sana hayatı zindan ederim dese de 6 ay sonra dekanlık görevinden ayrılmak zorunda kalmış.
bu olaydan çıkan sonuç; insanları sike sike milletvekili yapabilirsiniz veya siktiklerinizi milletvekili yaparsınız. ama bunu duyanlar ya "beni sikecekti" veya "sikti" deyip milletvekili olmak için kapıyı zorlarlarsa ne halt edeceksiniz? siyasetçi dediğin, siyasetçiyi boşverelim yönetici pozisyonundaki bir insan birilerine gebe kalırsa bunu pahalıya öder. kendisi ödemekle kalmaz ülke de öder.
seçime 3 ay kala chp'nin yeniden cadı kazanına dönmesine neden olan haber sitesidir. iddialar çok ciddi, yarın öbür gün baykal'a kaset komplosunu soner yalçın'ın ya da oda tv'den birinin yaptığı ispatlanırsa hiç şaşırmayın. elindeki tek argümanı odatv olan kk fan clup üyeleri ve babadan görme eski kafa chp'lilerin bundan sonra bu siteye bakış açıları ne olacak çok merak ediyorum. şöyle düşünün, akp kurulduğu günden beri istisnasız kendisine biat eden yeni şafak bir gün çıkıp başbakan erdoğan hakkında bir skandal benzeri haber yapıp ya da bilgi sızdırıp partiyi zor durumda bırakacak. olabilir mi? mümkün mü böyle bir şey? elbette değil. işte oda tv'den iklim bayraktar'ın böyle iddialarla ortaya çıkması bu derece inanılmaz bir olay.
önce soner yalçın, barış terkoğlu ve barış pehlivan sonra da doğan yurdakul, müyesser yıldız ve sait çakır'ın tutuklanması sonucu yok edilmek istenen haber sitesidir. son tutuklamalardan sonra aşağıdaki feryadı yayınlamışlardır:
Gördüğünüz gibi direniyoruz. Son olarak çalışanlarımızdan Doğan Yurdakul, Sait Çakır, Coşkun Musluk ve Müyesser Yıldız da tutuklandı.
Bir avuç kaldık...
Onların da başında Demokles'in kılıcı var. istiyorlar ki kalemimizi satalım. Yapmayacağız, habercilikte ısrar edeceğiz. Aziz Nesinler, Sabahattin Aliler sustular mı? Odatv tarihsel mirasını bu isimlerden almıştır. Markopaşa'yı kapatsalar Malumpaşa'yı kurarız.
Ama;
Sizin desteğinize ihtiyacımız var. Korkmayın, direnin.
Bu, Odatv mücadelesi değildir. Artık basın özgürlüğü mücadelesi de değildir. Bu, Türkiye'nin nasıl bir rejime sürüklendiğinin meselesidir.
Unutmayın. Bir gün sizin de kapınıza gelebilirler. Bundan kurtulmanın tek bir yolu var;
Odatv'ye sahip çıkın.
Sarı öküzü; vermeyin.
Tarihin hiçbir döneminde bir yayın organında bu kadar kişi tutuklanmadı, gözaltına alınmadı. Odatv göz göre göre yıkılıyor. Ne yaptı Odatv, sadece gazetecilik;
Korku bulutlarını dağıtmaya çalıştı. bu ülkeye karpuz değil, cesaret ekelim; dedi. Odatv sadece polis-savcı tertibi ile karşı karşıya değil. Yandaş medya sürekli bel altı vuruyor. Biliyoruz, kanmıyorsunuz bunlara. Biliyoruz, gerekli yanıtları her platformda veriyorsunuz. Bunlar bizi daha da cesaretlendiriyor.
Odatv gazetecilik mirasını sadece Markopaşa'dan değil, Nazımların, Sertellerin Tan gazetesinden, Metin Tokerlerin Akis'inden, Doğan Avcıoğlu'nun Yön dergisinden alıyor.
Odatv okuyucularıyla tarih yazıyor, tarih;
Adını Aziz Nesinlerin, Sabahattin Alilerin, Nazım Hikmetlerin, Uğur Mumcuların altına yazdırıyor. Bundan daha büyük mutluluk var mı?
14 şubat'ta fazıl say'ın dediği gibi sevgililer gününde özgürlüğü kelepçelediler. hilafetin kaldırılmasının 87.yıldönümünde tüm türk halkının haber alma özgürlüğünü yok ettiler. ama daha son perde kapanmadı.
odatv'yi diğer sitelerden ayıran özelliği yayınladığı "özel haber"ler oldu.
yıldız isimleri barındırıyordu içinde.
soner yalçın, nihat genç, doğan yurdakul, mehmet ali güller, sinan meydan, yalçın küçük, banu avar ve adını unuttuğum daha nice insan.
vizyon olarak biraz abartılı bulundular. abartının nedeniyse karasal yayın yapan haber kanallarının ve ulusal gazetelerin niteliği oldu.
odatv bunların arasında epey sırıtıyordu!
ve sevgililer günü gelip çattı.
o manalı günde sitenin dört direği birden gözaltına alındı.
bu sitenin önderi soner yalçın ve işin ameleliğini yapan koşan koşuşturan barış pehlivan ve barış terkoğlu tutuklandılar. ayhan bozkurt ise salıverildi.
tutuklamalardan sonra yayın durdu mu? hayır! görevi diğerleri aldı.
"dışardakiler" yani potansiyel "içerdekiler" odatv çizgisini yürütmeye gayret gösterdiler.
ama birilerinin rahatsızlığı hala azalmış değildi.
evet odatv'nin 14 şubat günü elleri kesilmişti. fakat bugünkü son tutuklamalardan sonra kafası kopartılmış oldu.
çoğu serbest kalacak bu arkadaşların. onlar için üzülmüyorum ben.
ben kendim için üzülüyorum.
sizler de kendiniz için üzülün ve artık birşeylerin farkına varın!
odatv'yi diğer sitelerden ayıran özelliği yayınladığı "özel haber"ler oldu.
yıldız isimleri barındırıyordu içinde.
soner yalçın, nihat genç, doğan yurdakul, mehmet ali güller, sinan meydan, yalçın küçük, banu avar ve adını unuttuğum daha nice insan.
vizyon olarak biraz abartılı bulundular. abartının nedeniyse karasal yayın yapan haber kanallarının ve ulusal gazetelerin niteliği oldu.
odatv bunların arasında epey sırıtıyordu!
ve sevgililer günü gelip çattı.
o manalı günde sitenin dört direği birden gözaltına alındı.
bu sitenin önderi soner yalçın ve işin ameleliğini yapan koşan koşuşturan barış pehlivan ve barış terkoğlu tutuklandılar. ayhan bozkurt ise salıverildi.
tutuklamalardan sonra yayın durdu mu? hayır! görevi diğerleri aldı.
"dışardakiler" yani potansiyel "içerdekiler" odatv çizgisini yürütmeye gayret gösterdiler.
ama birilerinin rahatsızlığı hala azalmış değildi.
evet odatv'nin 14 şubat günü elleri kesilmişti. fakat bugünkü son tutuklamalardan sonra kafası kopartılmış oldu.
çoğu serbest kalacak bu arkadaşların. onlar için üzülmüyorum ben.
ben kendim için üzülüyorum.
sizler de kendiniz için üzülün ve artık birşeylerin farkına varın!
üç maymunu oynayan tüm medya ve insanlara şu haykırışta bulunan gerçek gazetecilik yapan yani vatandaşın bilgi alma özgürlüğü kapsamında tüm sümen altı edilmiş gerçekleri ortaya çıkaran haber sitesidir:
Televizyona çıkan muhabirler, spikerler yeni gözaltıların; Odatv'de çıkan belgelerden dolayı, gerçekleştiğini söylüyor.
Hangi belgelerden söz ediyoruz?
O sahte dökümanlar, virüs(Truva atı) aracılığıyla uzaktan Odatv bilgisayarına yüklendiği ortaya çıkmıştır.
Şimdi düzmece ve komik yazılarla gazeteciler gözaltına alınıyor.
Televizyona çıkan yorumcular, muhabirler bu gerçeği neden görmezden geliyor?
Görmüyorlar mı, kitap yazanlar, gazetecilikte ısrar edenler, derbest edilip cezaevine sokuluyor.
Hâlâ birileri televizyona çıkıyor ve virüsle gönderilen sözüm ona belgelerden bahsediyor.
Türkiye'de cadı avı, bilgisayarlara gelen virüsler yoluyla yürütülüyor.
