new orleans'ta
genç ve güzel bir kız
kiralık bir oda göstermişti bana,
çok yakın duruyorduk,
bana, ''odanın haftalığı dört dolar elli sent,'' dedi
ve ben ''genellikle üç dolar elli sent öderim;''
dedim loş ışığın altında,
ama odayı tutmaya karar verömiştim, çünkü
onunla arada sırada holde
karşılaşabilirdim,
ve o anda
kadınların neden onun gibi olmaları
gerektiğini anlayamadım,
sürekli bir işaret vermeni
bekliyorlardı,
ilk adımı atmanı, ya da
atmamanı
ben de
''odayı tutuyorum,'' dedim ve
parayı eline tutuşturdum,
çarşafların kirli, yatağın yapılmamış
olduğunu görmeme rağmen,
ama gençtim, bakirdim,
ürkektim,
kafam karışıktı.
ona parayı verdim,
dışarı çıkıpkapıyı arkasından kapattı
ve ne tuvalet vardı odada,
ne lavabo,
ne de pencere
intihar ve ölüm kokusu sinmişti odaya,
bir hafta kaldım o odada,
çok insanla karşılaştım o holde,
yaşlı ayyaşlar,
aylaklar,
çatlaklar,
düzgün gençler,
can sıkıcı ihtiyarlar,
ama o kızı görmedim bir daha.
sonunda hemen köşedeki pansiyonda
başka bir oday taşındım,
haftalığı üç dolar elli sentti ve
bir başka dişi tarafından yönetiliyordu,
yetmiş beş yaşında bir yobaz,
şaşı ve sakat,
hiç sorun çıkmadı ama aramızda.