Her şey tehdit ediyor bizi:
zaman canlı kırıntılarda ayırır gibi
geleceğimle
şu anda olduğum şeyi,
palayla yılan gibi;
bilinç, berrak, dolanır durur bir o yana bir öte yana,
bakış körleşmiş kendi dikbakışına bakmaktan;
sözcükler, gri eldivenler, beyintozu çimlerin üstünde,
suda ve deride;
adlarımız, Sen ve Ben arasında dolaşır,
çökertemez boşluğun duvarlarını hiç bir trombon.
Ne parçalanmış resimlerinin köyüyle düş
ne de yalvaçsı köpüğüyle sayıklayış
ne de dişleri ve pençeleriyle sevgi yeterli bize.
Kendi ötemizde, olmak ile bir yerde olmak arasındaki sınırda
çağırır bizi hayattan daha canlı bir hayat.
Soluk alır dışarda gece ve yayar kendini,
kocaman sıcak yapraklarıyla sarhoş,
birbirleriyle savaşan aynalarla:
yemişlerle, pencelerle, gözlerle, yapraklarla,
parıldayan sırtlarla,
başka gövdelerin arasından kendine yol açan gövdelerle.
Uzan buraya bütün bu köpüğün kıyısına,
kendini bırakırcasına, bilinçsiz, bütün bu hayatın kıyısına;
yayıl, ey soluk alan beyazlık,
bırak işiteyim yürek çırpınışını, ey dağılmış yıldız,
ah sen çam, ah şafağın kıyısına doğru
teraziden ağır gelen ekmek,
sen bu zamanla sınırsız başka bir zaman arasındaki kanın molası.
"yalnız olduğunu bilen, birbaşkasını arayan tek varlıktır insan. bu yüzden de kendisinin bilincinde olduğu zaman, bir başkasından yoksun olduğunun yani yalnızlığının da bilincinde olur..." octavio paz
Dokunuş
ellerim
varlığının perdelerini açar
seni daha derin bir çıplaklıkla giydirir
gövdenin gövdelerini ortaya çıkarır
ellerim
gövden için başkabir gövde yaratır *
"Ben yaşadıkça deneyim kazanacağımı sanırdım. Oysa anladım ki deneyim kazanmak da bir yetenek meselesiymiş. Bu yetenek bende olmadığından ne yaşarsam yaşayım deneyim elde edemiyorum." octavio paz
Yürür ırmak kıyısında, çıplak, sağlıklı, yeni yıkanmış, yeni
doğmuş geceden. Yazdan derlenmiş mücevherler yanar
göğsünde. Yanardağın ağzında büyür mavi, neredeyse kara
ot, kurumuş ot, örterek dişiliğini. Karnında kanatlarını açar
bir kartal, iki bayrak sarılır birbirine ve su, dinlenir. Çok
uzaklardan gelir, o nemli ülkeden. Çok az kimse gördü onu.
Gizini açıklıyorum size: Gündüzleri, bir taştır yolun
kıyısında; geceleri, bir ırmak, akar erkeğin yanında.