saatlerce dua etmenizi saglayabilecek hastalıktır. temizlik takıntısı ile hayatı zindan edendir. saatler boyu el yıkayıp elin buruşmasını, dersinin soyulmasını sağlayandır. kimseyle tokalaşmamayı istemenize neden olandır. yıllar sonra o kadar sıkılırsınız ki bu temizlik takıntısından , o kdar çok el yıkamış o kadar çok hastalık kapacagınızı düşünmüşsünüzdür ki ileride hastalık biraz gerileyince el yıkama falan kalmaz, pis ve iğrenç bir insan olursunuz.
takıntılı olma durumu. beyin gereksiz yere düşünmekten yorulur ve normalde algılaması ve uygulaması gereken şeyleri yapmaktan alıkoyulur. ipe sapa gelmez şeyleri düşünmek, gereksiz panikler yaşamak, incir çekirdeğini doldurmayacak meselelerden kokrmak, etsetra. yaklaşık sekiz senedir tedavisini gördüğüm ama hala bir gelişme göremediğim bir tür ruh hastalığı. ha birde doktorlar obsesif insanların daha yaratıcı olduklarını söylemişlerdi ama henüz bir kere bile olsun atom parçaladığıma, ya da zaman makinesi yaptığıma falan şahit olamadım. darısı diğer dertdaşlarımın başına. *
insanın günlerini zehir edebilen, sosyal yaşantısının amına koyan boktan hastalık. belirli bir takıntı yoktur. bir takıntıdan diğerine... birini unutsanız diğeri geliyor. tabi okb'lu olduğumu öğreneli daha 24 saat geçmedi. en kısa zamanda psikiyatra gitmeli...
önceleri hocaların baskısıyla çizgili defterde iki çizgi dışına taşırmama diktesiyle kendini gösteren hastalık, gençlik çağlarında şerit değiştirmesi gerekirken aynı şeritte kalma takıntısı yüzünden eve gidememekle devam eder. iki renk kaldırımda bir renkten başladığı yola diğerine geçmeden atlamak suretiyle yola devam eden yaarlarda görülmüştür. yazıktır
çok salakça davranışların birbirini takip ettiği, içinden çıkılamaz bir hal alındığı hastalıktır.kurtulma işi beyinde, iradede bitiyor arkadaş dediğim hastalıktır...
sürekli rekabet ve mükemmelliyetçilik talep eden sistemin oluşturduğu hıncın ve kinin etkilerinden beslenen ve kocaman bir canavara dönen hastalık. bireyin kendisini ve toplumu sorgulayışıyla -ki bu sorgulayış çok acı verici ve dayanılmaz başlar- etkileri azalır. biter mi, bilmiyorum. bir şekilde beraber yaşanması öğrenilebilir, orası kesin. ama ruh terbiyecileri size bunu anlatmazlar veya anlayabilmeniz için algı alanları oluşturmazlar. onun için uslu bir çocuk olun belki şirinleri görebilirsiniz.
benimde bozuktu bir arakar bunlar ama kendi kendime yendim sayılır bu hastalığı ama tam anlamıyla hala geçmiş sayılmaz hala küçük takıntılar var.en azından artık evden çıkarken 1 saatte çıkmıyorum.*
takıntılar dışında sürekli sorgulama, ideal toplum düzeni dinler vs. hakkında sürekli düşünme gibi özellikleri de vardır. eğer zararlı takıntılar umursanmazsa geri kalanlar işe yarabilir. kısaca ya zirveye ya en dibe hastalığıdır.
ayrıca bazı ünlü bilim adamları ve felsefecilerde de vardır. elektroniğin babası nikola tesla bunlardan biridir.
ufak tefek problemler dışında kurtuldugum olaydır. ilaçlar genelde insanı uyutmak içindir, eğer karar verir ve -klasik olacak evet- "kafada bitirirseniz", kurtulması daha kolay olacaktır. hafiflediğinizi hissedersiniz.
suçluluk duygusunun ve aşağılık kompleksinin canavara dönüştürdüğü hastalıktır. kişi sağlıklı bir benliği oluşturmadan sağaltım mümkün değildir. bu yönde terapi uygulamayan doktorlar vs. para öğütme makinasıdır, zaman ve yaşam kaybetmeyin. kendinizi tanımaya çalışın ve düşüncelerinize anlamaya gayret edin. faal olun; tiyatro, enstrüman kullanımı, felsefe, sorgulanmış inanç her zaman faydalı olur ve ilaçların size 2 yılda veremediğini çok daha kısa bir sürede verir. yaşam deneyimleri edinin.
çoğu kişinin bildiğinin aksine sadece temizlik takıntısı ve garip davranışların düzenli biçimde tekrarı ile gerçekleşmeyen bozukluk. garip bir cümle dile pelesenk olur ya da insanın beyninde cd' si takılmış film sahnesi gibi tekrar tekrar oynayıp başa dönebilir.
genelde düzenli ilaç tedavisi ile üstesinden gelinebilir ancak bazı tipleri oldukça dirençlidir ve kolay kolay insanı terk etmez.
takıntılı düşünceler sonucu ortaya çıkan hastalık. kişi bu takıntıları ile yaşamaya alışmıştır ve birçok kişiye göre düşünceleri ve davranışları aşırı denecek kadar fazladır. en uç noktalara yoğunlaşarak düşünceler geliştirir ve uygular. aslında düşüncelerinin saçma olduğunun farkında olsa bile kendini dizginleyemez.
bu hastalarda etrafındaki insanlara da büyük görevler düşer. kişiyi tedavi ettirmek için ikna etmek oldukça zor bir süreçtir. kişiyi zorla yaptırım uygulayarak tedavi olmasını istemek, hastaya daha fazla sıkıntı verir ve tedavi sürecini uzatır. bu gibi hastalara düşüncelerinin ve hareketlerinin yanlış olduğunu söylemek yerine, o düşüncelerle daha barışık halde yaşamasını sağlamaya çalışmak gerekir.
en bilindik örnek ise; çöp bidonunun yanından geçen ve eline kir bulaştığını düşünüp sürekli yıkamak isteyen birine, saçmalıyorsun eline kir bulaşmadı demek kişiyi bir kaosa sürükler. onun yerine, bunu kendin düşünüp çözebilirsin, eline kirin bulaşmadığını çözebilmek için çaba harcamalısın, tekrar tekrar ellerini yıkamamak için direnmelisin diyerek, daha ılımlı bir şekilde yaklaşmak gerekir.
biri söylemeden farkedilmeyen ancak birinin söylemesiyle iyiden iyiye kafayı yedirtendir en basitiyle çanta hazırlarsınız ama eşyalarınızı elli kere kontrol edersiniz hemde aradan hic zaman geçmeden bunun ne kadar saçma ve gereksiz olduğunu düşünürsünüz ama yapmak zorundasınızdır her kontrol edişinizde kollarınız ve beyninizde bi bunalma yaşarsınız ya da yattıktan sonra sayamayacağınız kadar kalkıp ışığı yakıp prizleri kontrol etmek zorunda kalabilir dakikalarca dua edebilirsiniz en kötüsü de bütün bunların farkında olup hiçbi şey yapamamanızdır. işte bu kadar ben gidip çantamı ve ocağı kontrol etsem iyi olacak sevgiler.
bu sabah karşı binada ki komşumla tanışmama neden olan hede. her akşam uyumadan önce ışığı defalarca açıp kapamam nedeniyle üstüne alınan komşumla bakkalda karşılaşmamla trajikomik olaylar gerçekleşmiştir. ağlasam mı gülsem mi bilemedim.
Öyle bir illetir ki iki aşamada incelenmeyi gerekli kılar. ilk aşamada bizzat bu illetle içiçe olan kişi detaylıca incelenmeli, ikinci aşamada çevresindeki etkiye açık insanlar işin içine alınmalıdır. Tek taraflı yani bizzat hasta baz alınarak yapılan tedavide, çevre işin içine dahil edilmesse hastalığın tekrar etme ihtimali daha da yüksek seyreder. Psikolojisi çeşitli yöntemlerle düzeltilmiş eski hastanın, yakın çevresi de benzer psikoterapi uygulamalarından geçirilmediği sürece, ideal tetikleyici görevlerini istemsiz olarak itinayla sürdürürler. Asitle demiri yanyana koyduğunuzu düşünün; Belli bir süre sonra asidi baz ile nötürleyin, demir aynı kalır mı?