basit gibi görünen zorluk. başıma gelmedi ama empati kurabiliyorum. eski kız arkadaşımda buna benzer bir şey vardı. ama adının "obsesif kompülsif bozukluk" ya da kısa adıyla "okb" olduğunu bilmiyordu, ben de bilmiyordum tabiki. ama öğrendikten sonra ilk onun bazı cümleleri aklıma gelmişti, "ya ben de bi rahatsızlık var galiba, elimi 2 kere yıkıyorum neden 3 kere yıkamadım diyip gidip bir daha yıkıyorum." gibi şeyler söylerdi. bunun gibi bir kaç örnek daha hatırlıyorum ama üzerinden yıllar geçtiği için çok fazla da bir şey hatırlayamam. ama zannediyorum ki, çok kötü bir şey. bazen bana da oluyor ama bendeki iyi huylu sanırım. sadece emin olamadıklarım için yapıyorum onu, o da en fazla 1 kere daha.
insanların kendi teşhisini kendi koyduğu psikolojik bir hastalık. Psikiyatriye gidin arkadaşlar. internetten okumakla olmaz.
Tedavisi uzundur ve sabır gerektirir. 2 yıl kadar uğraştım zamanında kendisiyle.
teşhisini kişinin kendi değil de bir uzmanın koyması gereken insana hayatı zindan edebilecek boyutlara ulaşabilen bir rahatsızlıktır. eğer çok ciddi boyutlarda değilse ilaca başvurmamak gerekir.
Depresyonun ilerlemesi ile ortaya çıkan rahatsızlık eger çok ilerlememiş ise ilaç kullanarak iyileşilebilinir fakat bu ilaçları düzenli kullanmalı ve doktorun izni olmadan bırakılmamalıdır ilerleyen yaşlarda şizofreniye dönüşebilir.
idealist insanları bulur. zordur. zorludur. zorlu bir yolculuktur. fakat kattığı artılar çoktur. detaylarla zenginleştirir bakış açısını. doğru yönlendirmelerle dünyanın en mükemmel insanı yapabilir sizi. tam geçti sandığınızda yeniden gelir. yaşamdaki büyük değişimler ne yazık ki depreştirir. bazen çileden çıkarır. geçer gelir. geçer gelir. aslında bir çeşit yaşam biçimidir.
12 yaşımdan beri bana musallat olmuş illet hastalık. zamanla nasıl mücadele edeceğimi öğrendim, fakat lise yıllarımı heba etti. 13 yaşında psikologa gittim ben bu hastalıktan sebep. sayesinde sosyal hayatımın içine edildi. içine kapanık ve yalnız kalmayı seven, çekingen bir insan oldum. ne yapalım kaderimiz de varmış demek ki.
kaygı, takıntı halidir. bu kişiler çok düşünür ve çok yıpranır, hayattan zevk alamaz. umursamaz olmak için her şeylerini verirler. her şeyi kafayı takar bir türlü mutlu olamazlar. (bkz: ben)
kisaca okb dir.
bu konuyu arastirdikca o kadar derinlere iniyor ki insan sasirip kaliyor.
birçok dini kitapta geçmiş bir konu. yanilmiyorsam incilde geciyordu.
kimi okb dini konularda daha agir basıyor. obsesyon kismi tabi ki de.
bu konuyu arastirinca gerçekten cok korkunç sonuclara variliyor.
okb nin kisilik bozukluğu değilde şeytanın vesvesi oludugunu iddida eden hastalar dâhi var. bu hastalar bu durumu dine yönelerek çözdükleri için böyle bir sebebe bagliyorlar.
ama bilimsel yönden beyindeki serotonin eksikliğinden kaynaklandigi ispat edildiği icin bu iddilarin pek ehemmiyeti kalmıyor. ama yine de korkutucu bir durum. insani şüpheye dusuruyor.
bu durum ruhçuluk adi altinda da işlenmiş. tabi yine dini obsesyon kisminda. iddia şöyle, bedensiz bir ruhun bir bedende kendine yer bulma cabasi ya da yer bulmasi.
bu daha da ütopik geliyor tabi ki.
ama bu bozukluğu yaşayan insanlar bilecektir ki bu iki durum da oldukça korkunç ve şüphelidir.
bu bozukluğu yasayan insanlar bu tarz ruhçuluk gibi konuları bilip, arastirmamasi düşünülemez zaten. ister istemez eller o klavyeye gidecektir. yapmalidir bunu sever korkunun üstüne gitmeyi. hele bi de kitap bulmussa bi yerden tamamdir o konu. kendimden biliyorum o kitap bitecek .
bu konunun uzerine imam gazali gibi din adamlarida birçok sey söylenmiştir. genellikle seytana uyma ve allah a karsi olma biçimde taninlamistir.
mevlana icin ise bir reçete bile hazirladigi soylenir bu konu hakkinda.
yani diyeceğim o dur ki konunun ucu bucagi yok öylece sürüklüyor insani. arastirmak, okumak kolay ama ürkütücü olabiliyor.
Annem tarafından cinci hocaya götürülmekle tehdit edildiğim mağduru olduğum hastalık.
Evde bazı yerleri yasaklı görmem.
20 defa el yıkamam.
Abdest alırken sık sık başa almam.
Düşünmekten baş ağrısı.
Dini konularda zihne giren aykırı fikirler.
Aşırı paranoyaklık.
Anksiyete türü bir rahatsızlık olan obsesif-kompülsif bozukluk (OKB), insanları tekrarlanan düşünce ve davranışlar döngüsüne hapsederek kısıtlayan bir hastalıktır. Obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişiler, kontrol edemedikleri yinelenen ve stres yaratan düşünceler, korkular veya görüntüler (obsesyonlar) nedeniyle huzursuz olurlar. Bu düşüncelerin yarattığı anksiyete bazı ritüelleri ya da rutinleri acil olarak gerçekleştirme ihtiyacına (kompülsiyonlar) neden olur. Ritüeller takıntılı düşünceleri önleme veya akıldan uzaklaştırma girişimiyle yapılır.
Ritüel anksiyeteyi geçici olarak durdurur, obsesif düşünceler tekrar oluştuğunda kişinin ritüeli hemen tekrar etmesi gerekir. Bu OKB döngüsü kişinin gününden saatler çalarak normal günlük işlerini yapmasını engelleyebilir. Obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişiler saplantılarının ve takıntılarının gerçek dışı veya manasız olduğunun farkında olabilirler, fakat kendilerini durduramazlar.
geçen yaz başlayıp genelde boş zamanlarımda beni rahatsız eden hastalık. meşgulken aklıma bile gelmiyor ancak boş kaldığım zamanlarda ondan başka bir şey düşünemiyorum. geçen sene temizlik takıntım vardı ve sürekli ellerimi yıkıyordum. hatta ellerimi yıkarken geçirdiğim süreyi azaltmak için kafamda bir sayı belirleyip beşer beşer o sayıya kadar hızlı bir şekilde sayıyordum ve sayma bittiğinde musluğu kapatıyordum. temizlik takıntımı üstüne giderek atlattım ama sayma alışkanlığı takıntımın bana hediyesi olarak kaldı. bu yaz da hastalık takıntım var. en kötü hastalıkları kendimde buluyorum. bir an önce zaman geçirecek bir şeyler bulmam lazım yoksa kafayı yiyeceğim.