kapitalizmin insanların götüne göbeğine ilişmesidir.
kiloyu alırken de eritmek için de para harcarsın. tıpkı susadığında 1 liraya aldığın suyu bir buçuk liraya işemen gibi. tıpkı nefes alırken bir ayrı verirken bir ayrı para ödemek gibi birşey.
kahrolsun kapitalizm.
80 lerden sonra, rakamsal bazda artışını, gıda endüstrisinin doğuş dönemlerine bağlamak mümkün. Öte yandan, 60 ve 70 lerde sonrası pek çok haneye giren otomobil lüksü, insanların yayan yaptığı yürüyüşlerle kilo verme avantajlarını da ortadan kaldırdığından, obeziteye yakalanma sıklığı artmıştır.
Artık obezitenin bir hastalık olduğu konusunda toplum bilinçlenmeye başladı. Siz de bu kanaatte misiniz? Kaba tabirle "şişman insanlar hasta olduklarını" düşünüyorlar mı?
Cevap : HALiL KARGULU
Toplumun bilinçlenmeye başladığı şey, her konuda olduğu gibi tek taraflı dikte edilmeye çalışılan doğru bildiğimiz farklı bir yanlıştır. Çünkü;
Obezitenin hızla yayılmasında ve çözüme ulaşamamasındaki önemli sebeplerden en önde gelenleri; tüketim ekonomisi ivmeli, gıda ve farma sektörleri yaptırımcı ve sinsi hâkimiyet kurma çabalarıdır.
insanların, sinir sistemlerini etkileyen, doyum ve tatmin olma merkezini kapatan ve YAPAY hislerle sürekli besine ve gerekli, gereksiz her türlü tüketim ürününe bağımlı hale getiren YAPAY katkı maddeleri ve kimyasallar, bizleri zoraki tüketime bağımlı hale getirmiş ve inisiyatif ve irade kullanma mekanizmasını ele geçirmişlerdir.
Yani, her insan tarafından tüketilen besinlerin, beyinde bıraktığı elektro-kimyasal -kat kat daha fazla tüketime yönlendiren, lezzet ve katkı maddeleri etkileri ile sektöre destek amacı kılıflı geliştirilen(!) ilaçların, insan sinir sistemi ve psikolojisinde ciddi olumsuz farklılıklar üretmek üzere yarattığı tahripler sonucudur bağımlılıklarımız! Ve bağımlılıklarımıza bağlı gelişen Obezite...
Dolayısı ile Obezite hastalık derken kast edilen ile buradaki bağımlılık hastalığı, çok ayrı kavramlar olup, bağımlılıklarımız dolayısı ile Obez olunabileceğini unutmamalıyız.
Kilolu veya Obez bir kimse; bebeklikten bu güne, yanlış alışkanlıklar ve içinde yetiştiği aile kültürü nedeni ile önce benimsetilmiş kendi seçimleri, sonraki sürelerde ise iradesi dışında fiziki ihtiyacından çok besin içerikleri ve miktarları tüketiyorsa, kendini durduramıyor ve delirircesine açlık ve tüketim krizlerine giriyorsa, bu masum bir irade sorunu olarak da vurgulanamaz!
Madde bağımlılığında ki kriz anı ne ise, obezite için yapay açlık krizinin etkisi de aynıdır. ikisi de kontrol dışı, iradeden bağımsız davranış ve algı bozukluğu veya yetersizliğidir.
Aldığımız her lokmanın içindeki kimyasallar ve yapay katkı maddeleri, zihnimizi etkileyerek; size 3 gün sonra bile durdurulamaz şekilde yapay açlık hissi yaşatıyorsa, kendinizi sürekli aç ve tatminsiz hissediyorsanız, yani; yağı, şekeri, tuzu azaltılmış bile olsa 100 kalorilik ürün tükettiğinizde, zihinsel tahribat sonucu 1000 kalorilik uyuşturucu etkili gıda sandığınız tüketim içerikleri yemek zorunda kalıyorsanız, artık kendinizi iradesiz olarak suçlamayı ve aşağılamayı bırakmalısınız! Çünkü zihniniz ele geçirilmiştir! Kontrol bireysel inisiyatiflerden çıkmıştır. Özgürlüğünüz ipotek altındadır.
Tam Özgür olmayan insanda irade aramak cehaletten, saflıktan öte, AHMAKLIKTIR!
Günümüz sağlık sistemi ve değişik branş uygulamalarına yetkinleştirilmiş temsilcileri, temsil ettikleri her bir alanı sanki Çözümün bütününü yansıtıyor gibi intibalar yaratarak, asıl çözümün küçücük bir birimini temsil ederken; Sorun ile boğuşan insanların bakış ufku daraltıldığı gibi, sebep olunan tüm psikolojik ve sosyal ağır yükler, Kilolu ve Obezlere doğruca yüklenmektedir. Bu kişilere "iradesiz, tembel ve obur" gözü ile "kendine hakim olamayan" zavallı bir varlık olarak aşağılanarak, tam bir çözümsüzlük girdabı oluşturulmaktadır.
işte bu noktada şişman insanlara OBEZ diyerek onların hasta olduğunu vurgulamaya çalışan ve farklı maddi hesaplar ile insanları iradesizlik ve tembellikle suçlayan herkes, gerçek anlamda hastadır! Obezler hasta değil, bağımlı ve konuya ve gerçek çözümlere bilinçli bir şekilde cahil bırakılmıştır.
Zaten obezlerin Hasta olduğu bilinci, bilerek işlenilerek, kişilerin kendi potansiyellerini körelterek, sisteme daha çok bağımlı hale getirmek için özel olarak algılatılmaya çalışılan mevcut tanımlar, OBEZiTENiN KENDiSiNi oluşturmaktadır.
Halk elbette hasta olduğu inancını mazeret olarak benimseyerek, kendilerini suçlayanlara karşı güçlü bir maske oluşturabildiği için, hasta olduğuna inanmaya zihinsel olarak zaten hazırdır. Ve zaten hasta olan, olmayan herkes bu şekilde düşünerek, şişman olmalarına kılıf bulmaktadırlar.
Dolayısı ile sistemi yönetenler ve maddi anlamda nemalananlarda, sistemin köleleri de "obezite hastalıktır" tanımından oldukça memnundurlar.
Obezite vücutta yağların aşırı derecede artmasıyla (kilo alımı) ortaya çıkan, psiko-sosyal ve çevresel etkilerle tetiklenen, genetik zeminli, kronik bir hastalıktır. Obezitenin kişilerin sağlıkları üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. Özellikle kalp, sindirim, solunum ve bağışıklık sistemlerini olumsuz yönde etkilemektedir.
giderek yaygınlaşan, abd ordusunu tehdit eden hastalık. washington post gazetesinde yazan iki emekli komutana göre amerikalı gençlerin dörtte birinden fazlası savaşamayacak kadar şişman.
Gallup Enstitüsüne göre, 45-50 yaş arasında bir şahıs ideal ağırlığın 5 kg üzerinde ise mortalitedeki artış % 8'dir.
Bu fazlalık 15 kg olursa mortalite artışı %28, fazlalık 25 kg ise, mortalite artışı % 56'dır.
My Shocking Story'nin*World's Biggest Kids isimli bölümünde konu olacak rahatsızlık. Dünyanın obez çocuklar için açılmış tek okulunda gerçekleştirilen programda, 11-19 yaş arasındaki bir grup gencin kilo vermek için başlattıkları zorlu mücadeleleri gösterilecek.