tanım: onur veya gurur duyulacak bir ayrıntı değil.lan adamların bilim ve teknik alanında, demokrasi ve özgürlük alanında gelişmeleri hepsi senin şu anda hayatında, diline de yön veriyo. sadece metalarını değil, kültürünü de ingilizce konuşulan her yerden ithal ediyosun, onların filmlerini izleyip, en çok onların çektiği belgeselleri izliyosun. kıçı kırık tek belgesel kanalın var onunda geçmişi toplamda 3 yıl değil, reytingleri muhtemelen yerlerde. sen anca adam sorusunu türkçe sordu diye onurlan, gururlan.
zaten adam oraya hazırlanıp geldi yine zaten bütün sorular önceden kendisine verilmişti büyük ihtimalle. allah aşkına, onuru gururu küçük işlerde değil de, büyük işlerde arayın. hayatımızda niye walkman diye bi şey var niye converse diye bi şey var, niye dünya müzik piyasasının yönünü değiştiren müzisyenler çıkaramıyoruz, ressamlar çıkaramıyoruz falan bu tip şeylerde arayın. yoksa, bu boşa kurtlar vadisi gazı almak. zaten türkiye'desin, zaten herkes senden türkçe konuşmanı bekliyo, kimse senden fransızca konuşmanı beklemiyo ki. türkçe soru soramasan abuk. olay olan soruyu ingilizce sormak, fransızca sormak becerebiliyosan ispanyolca sormak, becerebiliyorsan bütün devlet başkanlarına kendi dillerinden soru sormak. becerebiliyorsan orjinal dilinden kitap okumak.
türkiye'de, obama'ya türkçe soru sormuş olmak!!! aman ne büyük mesele. obama'da buna çok şaşırmıştır eminim. vay anasını türkiye'de türkçe konuşuluyo lan! olcak iş değil şerefsizim. bi dakka.. ben nece.. dur bi saniye tanrım bende türkçe konuşuyorum! üstelik ne kadar malım ki 2. bi dil bilmiyorum, bildiğim tek şey kendi dünyam! hayattan anladığım tek şeyde kpss ye girip memur olup 26 yaşında evlenip 30a kadar iki çocuk doğurup, onları bakıp büyüttükten sonra ölmem! ne hayat!...
ne olursa olsun tüylerimi diken diken eden hadisedir. obama başkana kulaklık verildi, takarak girseydi bu toplantıya ? ve orda bir de tercüman var, bu tercümanın işi sadece obamanın dediklerini çevirmek değildi. kendi ülkeme kim gelirse gelsin tabii ki türkçe konuşacağım, hazırlanıp gelsinler onlarda. kimse onların dilini bilmek zorunda değil, bir tercih meselesi bu sadece.
bir çok insanın soruların sorulduğu dile takılıp, aslında sorduğu soruları tartışmadığı öğrenci. sorulara şöyle bakalım;
ilki: Türkiye'nin olası AB üyeliğinin ABD dış politikası ve Medeniyetler ittifakı projesi için önemi nedir?
Obama karşında ve sen adamın zaten sürekli her konuşmasında cevabını verdiği soruyu soruyorsun. bu soru hangi dilde sorarsan sor sıradandır.
ikincisi: Fransa'da birlikte okuduğum ABD'li arkadaşlarım bana Amerikalı olmaktan utanç duyduklarını söylerlerdi. Sizin seçilmenizle Amerikalı olmaktan gurur duymaya başladılar. Bu değişimin nedeni nedir?
Bir kere tanıştığım en aydın amerikalılar bile ABD'li olmaktan utanç duyduklarını ifade etmediler, kimse de ülkesi hakkında böyle bir şeyi bir yabancıyla paylaşmaz, en fazla Bush yönetiminden utandıklarını belirtir, amerika'da alternatifsizlikten çoğu insanın oy kullanmadığını söylerler. artı bunlar nasıl arkadaşlarmış da daha obama'nın hiç bir icraatini görmeden birden gurur duymaya başlamışlar. bana bu soru biraz obama'nın gururunu okşamak için sorulmuş gibi geldi. ki cevabı da bellidir değişimi gördüler diyecektir. zaten seçim sloganı değişim kendisinin.
dil konusunu geçip sorulara odaklanmak daha doğru olacaktır bence, bir odtü mezunu olarak yine de orada bir fark ortaya koyduğu için sevindim. ama daha iyi hazırlanmış içi dolu sorular beklerdim.
mesela gençsin önce yumuşak bir giriş yap ilk sorun şu olsun "konuşmalarınızın metin yazarı 27 yaşında olan jonathan favreau, ilk defa bu kadar genç bir metin yazarıyla çalışılıyor, bunun nedeni bu değişim rüzgarının daha global düşünen gençlerle gerçekleşeceğine inanmanız ve onlara inmeniz mi, yoksa sadece çok yetenekli olduğu için mi?"
ortam yumuşayınca ikinci soru da biraz zorla, belki hata yapar "türkiye'nin laik bir ülke olduğunu ve işyerlerinin namaz saatlerinde kapanmadığını biliyorsunuz, neden az önce ezan'dan önce bitirelim programı dediniz ?"
aşırıya kaçmadan, saygı çerçevesinde ama sorgulayan bir tavır beklerdim ben gençlerden, ama ne yazık ki klasiğin dışına pek çıkılamadı.
Orada tercüman olduğunu bilerek, sorusunu ana dilinde sorup, "vayyy be helal olsun süperiz ana dilimizde soru sorabiliyoruz" dedirten ve bazı zavallı, kompleksli insanlarımızın ve basınımızın olduğunu bize gün içerisinde hatırlatan bir gencimizdir. Haber değeri taşımayan normal bir olaydır. Zira köpek insanı ısırırsa değil, insan köpeği ısırırsa haberdir. Ki bu da, ingilizce soru soranların anormal bir olay yaptığını da göstermez. Yaa başlık baştan yanlış zaten.
ingilizce soru soranlar adammı oldu sanki sorunsalını doğurtan olaydır. keza sorulara dikkat ederseniz basit ingilizce başlangıç cümleleri 'elementary' seviyesindeki bir öğrencide bu cümleyi kurabilir. i have some questions , peace at home peace in the world ve klasik ingilizce konuşan türk şivesiyle çok da becerili olamamışlardır açıkçası bu ingilizce soru soran arkadaşlar. adam gibi sende türkçe sor ne var yani bunda.
ülkemizde uzun yıllar kalan yabancı teknik direktörlerin kendi dillerinde ısrar ettiklerini düşününce, gencimiz doğru olanı, doğal olanı yaptı diyebiliriz.
"nelerle övünür hale gelmişiz" nidalarının yükselmesine neden olmuş türk gencidir. bah sen törkiş soru sormuş über türk genci? tabi o anda zaman durdu ve gencin üstünde bir nur yağmuru başladı!
bizi bi daha bu ve benzeri daha gudik şeylerle övünecek derecede alçaltma yarabbi.