o olduğuna inanılan insandan ayrılmak

    5.
  1. aci veren duygudur hele ki siz aradiginizin o oldugunu dusunurken o sizin aradagi kisi olmadiginizi dusunuyorsa bambaskadir.
    5 ...
  2. 8.
  3. bir kere daha, sonra bir kere daha, ve yine birkere daha hata yaptığınıza mı yanarsınız, yoksa bir türlü yaver gitmeyen kaderinize, kısmetinize mi. bir insanı hayatının odak doktasına koyup, onunla hayaller kurup, gece onunla uyuyup, sabah onunla uyanıp, tüm yaşantını "o"na göre inşaa edip sonra bir gün ondan ayrılmak, en hafif en basit tabirle "başından aşağı kaynar sular dökülmesi"dir. zordur! yürek parçalar. sevmişsinizdir. kolay değildir.
    4 ...
  4. 44.
  5. onla gittiğiniz her yer size yabancıdır. sanki oraya hiç gitmemişsinizdir daha önce. onla geçen koskoca 22 ay üstünüze karabasan gibi çöker. elbette her ilişki gibi güzel başlar her şey. bakışmalar, kaprisler, tartışmalar... tatlı gelir insana o anda olan bitenler. artık ilişki rayına oturdu diye düşünürsünüz ama kavgalar bitmek bilmez. her tartışma aslında o terk edenin içinden bir şeyler koparmıştır. ama siz bunu görmek istemezsiniz. hayata dört elle sarılmışsınızdır. dünyanıza olmuştur adeta o. hayatınızın en özel yerine koyarsınız onu. ailenizle bile tanıştırırsınız. gün gelir gelecekle ilgili hayaller kurarsınız. hatta çocuğnuza isim bile koymuşsunuzdur. doğmamış çocuklara don biçilir ama olan biten tartışmalarda söylenen sözler hiç biçilmez. nasıl olsa bitmez diye her şeyi söylersiniz. kırmak istemezsiniz ama kırılmıştır artık. aylar geçer. yine her şey yoluna girmiştir. sık sık telefonda görüşülür, üniversite ortamında bol bol beraber olunur. hediyeler, birlikte gidilen konserler, izlenen filmler... her dert paylaşılır, birlikte yemek bile yapılır. yaz tatillerinde ayrı kalırsınız. özlersiniz ve bu özlem kalbinizi her gün parçalar. gün sayarsınız kavuşmak için. tam 22 ay olmuştur ilişkiye başlayalı. siz gün sayarken ayrılık kapıyı yumruklamaya başlamıştır bile. bir anda sizden soğumuştur o, o olduğuna inanılan insan. artık hayatında kimseyi istememektedir. günler günleri izler. olan biteni anlamaya çalışırsınız. ''neden bu hale geldik?'' diye. ayrılık için kesin bir sebep yoktur. etrafınızdaki herkes ayrılacak olmanıza çok şaşırmıştır. birbirini çok seven ve birlikte ayrı günü geçmeyen iki insan artık birbirine yabancı olmuştur. kalem çoktan kırılmıştır siz tükenmez kalemler ararken. kafasında bitirmiştir sizi. siz de 3 ay boyunca özlediğinizle kalırsınız. ona kavuşucam derken her şey bıçak gibi kesilmiştir. artık denecek fazla söz kalmamıştır. geriye kalan derin bir boşluk, ondan kalan, serseri kurşun gibi seken hatıralar...
    4 ...
  6. 37.
  7. hayatınıza girdiğinde yapbozunuzun eksik parçasını bulmuş gibi olduğunuz, hayatınızı tamamladığını düşündüğünüz kişiyi kaybetmektir.

    insanın başına gelebilecek başka bir olay var mıdır ki canını bu kadar acıtabilsin, bilmiyorum. yıllarca doğru insanı beklemiş, bulduğunuza inanmış, hayatınızda ilk kez birine bu kadar yer açmış ve ilk kez bir şeyi bu kadar istemişken ve en acısı hiç bitmeyeceğine inanmışken birden bitiverir her şey. doldurulamaz bir boşluk kalır geride. hayat elbette devam edecektir, kimbilir belki ileride bir başkasını da sevebileceksinizdir; ama aynı saflığı, aynı heyecanı, aynı coşkuyu ve aynı koşulsuz sevgiyi tekrar hissedebilir misiniz? bir daha eskisi kadar masum bir güzellikte olur mu sevdalarınız yoksa her adımda bir burukluk mu hissedersiniz yüreğinizde? aynı heyecanla bekleyebilir misiniz bir daha birini? inancınız kalmış mıdır doğru kişinin veya doğru aşkın varlığına?

    siz o kadar insanın arasından onu sevmiş, özenle koruduğunuz ve onun için sakladığınız dünyanıza almış, en kıymetliniz yapmışsınızdır. onun da sizi aynı şekilde sevdiğine inanmış, ona güvenmişsinizdir, öyle hissettirmiştir çünkü. peki ne olmuştur da gitmiştir? günler, geceler bu soruyla birbirini kovalar. o, gözünüzde o kadar kusursuz bir kimliğe sahiptir ki bırakıp gittiğine göre demek ki bir suç işlemişsinizdir. uykusuz gecelerde düşünür durursunuz "ne yaptım da kaybettim onu?" diye. yaşadıklarınızı bir bir aklınızdan geçirir, olayları birbirine bağlar, kendinizi sorgularsınız "suçum neydi benim?" diye. kendinizi mahkum etmişsinizdir bir kere. sonra ne yapsam da affettirsem kendimi, hatalarımı telafi etsem, onu kazansam diye çırpınırsınız. gurur yabancı bir kelimedir artık, yitirmiştir anlamını. kendinizi küçük düşürdüğünüzü düşünmeden arar son bir şans istersiniz. o da seviyordu ya güya sizi bitmesine göz yummaz zannedersiniz. bir zaman sonra anlarsınız ki ne yapsanız dönmeyecektir geri. yapacak bir şeyiniz de yoktur; çünkü aslında suçlu falan değilsinizdir. o kafasında bitirmiştir bir kere, bitirmek istemiştir; çünkü sizin bu ilişkiye yüklediğiniz anlamların hiçbirinin yanından bile geçmemiştir. bunu farketmek hafifletmez acınızı, daha farklı bir şekle bürünmesine sebep olur sadece. bu sefer de onun gözünde bu kadar değersiz olduğunuza yanarsınız. "ben onu o kadar sevmişken, onunla dolu hayaller kurmuş ve geleceğimi onunla şekillendirmek istemişken demek ki o bunları hiç hissetmemiş, hiç düşünmemiş." der ve kalırsınız öyle. kısacası "o" olduğuna inandığınız kişi için "herhangi biri" olduğunuzu farketmiş, yıkılmışsınızdır.

    uykusuz geçirdiğiniz gecelere, kalp çarpıntılarıyla uyandığınız sabahlara, nasıl geçtiğini anlayamadığınız mevsimlere, döktüğünüz gözyaşlarına ve soğuduğunuz hayata rağmen "iyisiyle kötüsüyle neredeyse bir yılı paylaştık. üzüldüğüm günler elbette oldu; ama çok mutlu olduğum zamanlar da oldu. iyi ki seni tanımış ve iyi ki sevmişim, pişmam değiilim. benim için çok değerliydin ve öyle kalacaksın, mutlu olmanı dilerim." dersiniz son konuşmanızda ve tüm samimiyetinizle söylersiniz bunu. çünkü budur doğru olan, her şey geride kalsa bile güzel hatırlamak ve hatırlanmak önemlidir. o ne yapar peki? herkesin görebileceği bir yere "çok yıpratıcı bir ilişkiydi, tekrar başıma gelmesi en büyük korkum." yazar çekilir kenara. siz de görmüş olursunuz bu ilişkiye ne kadar farklı pencerelerden baktığınızı. asıl yıpranan taraf olmanıza rağmen, sarfettiği bu cümleye rağmen kötü bir şey söylemezsiniz ardından, yakışmaz çünkü size.

    ve tüm bunlardan sonra "o"nu kaybettiğinize değil de aşka duyduğunuz o saf inancı kaybettiğinize üzülürsünüz.
    4 ...
  8. 10.
  9. o olduğuna inandığınız insandan ayrılmak, yavaşça canı ruhtan ayırmaktır.
    acı vermez sanır insan başlarda ama zamanla bakar ki, kendinden geriye pek bir şey kalmamış.
    içi boş bir deniz kabuğu gibi.
    4 ...
  10. 14.
  11. O olduğuna inanılan kişinin yıllar geçse bile hala o olduğu gerçeğinin değişmemesidir asıl yıkan.. Ve asla değişmeyecek olması düşüncesi de aklı zorlar.. Yalnız geçer geçmesine hayat, zaten "o" yok yanınızda.. Bi başkası onun yerini dolduramamakla birlikte, hayatınıza girdiğine pişman olacaktır en nihayetinde.. Zira hiçbir zaman sevginin gerçeğini, duygunun asilini ve özelin ilkini tadamayacaktır sizde.. Hep ikinci olacaktır, geçici olacaktır..

    Ortak noktalarınız vardı.. Ortak fikirler, hayaller, anılar, şarkılar.. Birlikte olma düşüncesi hiç bu kadar anlamlanmamıştı belki de.. Onunla beraber dinlediğin şarkıları o gittikten sonra dinleyip gayri ihtiyari akıttığın göz yaşları kimine çok basit gelecektir.. Lakin işin aslı gayet duygusaldır..

    Yaşayan bilir.. Kaybeden bilir.. Pişman olan bilir.. Özleyen bilir..

    Gözlerimi nemlendirmiştir maldanadam.. ne denir ki ?
    4 ...
  12. 23.
  13. ilk zamanlar katlanılmaz olandır.
    uzun zaman kendi kendine devam ettirirsin muhtemelen ilişkiyi.
    tıpkı bir şizofren gibi.
    beraber kurduğunuz hayallerin üzerine yenilerini eklersin.
    her gün konuşmaya devam edersin.
    onunla değil, fotoğrafıyla.
    kavrayamazsın bir türlü.
    sonra karşılaşırsınız ve kafasını çevirir.
    o zaman anlarsın.
    o olduğunu sandığın insandan gerçekten ayrılmışsındır.
    o'ydu, hayattı dersin.

    amma velakin ölen ölmüştür.
    ve artık kalan sağlar bizimdir.
    4 ...
  14. 3.
  15. başa gelen en yürek burkucu olaylardandır . başıma da bu yaz gelmiştir , inanın atlatması zor oluyor . her köşede , her eşyada onu görüyorsunuz yine yeniden . eliniz telefona gidiyor defalarca , acaba arasam mı diye . anılar sürekli hafızalarda " ne güzel günlermiş " diyorsunuz kendinize . ama konuştuğunuz artık sadece kendiniz oluyor . halbuki nasıl da bir heves , heyecan vardır içinizde . herkese " kesin evlenecez , bu kız o kız " diyorsunuz fakat hayat öyle garip ki tüm pembe hayallerinizi alıp götürüyor sizden . ama bir gün uyanıyorsunuz artık dün üzüldüğünüz kadar üzülmediğinizi fark ediyorsunuz , her geçen gün daha da iyi oluyorsunuz .

    ayrıca ;

    (bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
    4 ...
  16. 15.
  17. 16.
  18. gittikten sonra bazı anıları hatırlarken insanın içini her daim sızlatacak olan eylemdir.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük