trabzon'da köyün birinde, henüz ülkede refah seviyesi yükselmemiş(!) ve köylü tasını tarağını toparlayıp kente göç etmemişken vuku bulmuştur bu hadise.
köyden şehire öyle her istediğiniz zaman bir otobüs, bir minibüs bulmak zordur. haftada bir komşulardan biri servis atar. onun da attığı servislerde aldığı para her zaman hesaplanır. "fazla aldı şerefsiz" yakınmaları köyde toplasan 10 hanede döner durur.
zaten her hafta şehire inecek iki üç kişi çıkar ya da çıkmaz. o gidenlere de köylü eksiklerini sipariş verir, alışveriş malzemesinin tutacağı meblağı teslim eder, dönmesini bekler.
yine haftanın birinde şehire inecek olan bir amcanın eline bolca liste tutuşturulmuştur. liste verenler arasında bir komşu kızı da vardır. liste marketten alınacaklar, nalburdan alınacaklar, eczaneden alınacaklar diye gruplanmıştır.
Amca şehirdeki işlerini bitirdikten sonra marketi nalburu halleder, sıra eczaneye gelir. Yaşlı amca eczaneden içeriye girer ve cebinden çıkardığı listeyi aczacıya uzatır. aspirinler, şuruplar derken listede bir de kadın pedi vardır ve eczacı pedi de çıkarıp tezgahın üzerine koyar.
yaşlı amca şaşırır ve sorar:
- uşağum habu nedur?
eczacı gülümser ve amcaya "boşver amca" der.
yaşlı amca ısrar edince eczacı: "yara bandı amca yara bandı" diyerek olayı geçiştirmeye çalışır.
yaşlı amca pedi eline alır biraz inceler ve lafı yapıştırır:
- Ula o ne böyük yara idi?