--spoiler--
adam: birine karar vermek, diğerini kaybetmek demektir.
kadın: peki, bunu değil de, diğerini seçseydi, hayatı çok mu farklı olurdu?
adam: evet, farklı olurdu ama sadece öyküsü. bunu yaşayacağına öbürünü yaşamış olurdu.
kadın: yani?
adam: yani; sonuç seçimlerde hep aynıdır: acı. her neyi seçersen seç, seçemediğin hep üzüntü kaynağı olacaktır. aklın hep o seçemediğinde kalacaktır. hayatta her şey %50dir. aklınla davransan yüreğin, yüreğinin sesini dinlesen aklın sana bu soruyu hep soracaktır. seçemediğin hep acı verecek, bu sabit. acı hep olacak.
kadın: bu kadar mı umutsuz yani? güzel bir yanı yok mu, bu seçimlerin?
adam: olmaz olur mu?
--spoiler--
-yeşim, bülentin yanında kendisini altın kafeste gibi hissediyordu. bir adamın yanında mutlu olmayan bir kadın neden mutluluğu başka bir adamın yanında arasın ki? eğer gerçekten kafesten kurtulmak istiyorsa ve özgürlüğü arıyorsa neden o adamın yanına gidiyor?
+çünkü aşk en yüksek özgürlük biçimidir. aşkın büyülü dokunuşuyla kadının yüzü, vücudunun kıvrımları, kendisinin olan her şeyi kısaca bütün varlığı gereklilik kazanır. aşk rastgele yaşamayı sona erdirir, hayatın farkına varırsın.
--spoiler--
herkesin kendi hayatından, yaşanmışlıklarından bir şeyler bulabileceği sezen aksu şarkılarıyla süslenmiş bir film. kelimelerin aslında ne kadar aciz olduğunu fark ettirir insana.
bu güne kadar sevdiğinizin gönlü başka birine gittiyse, aldattıysa.. gelir aklınıza an ve an.. affetmek geçer içinizden, nefretinizi atmak.. ama işte hiçbir şey filmlerde ki kadar masum değil...
"...aslında pek çok cevap vardır.
ama kadın cevabı bilmiyormuş gibi davranmayı sever.
böylece soruları yok eder..."
"gitmek isteyen birini yanında tutmak için çok şey yapabilirsin,
bir şey hariç gitmesine neden olan şeyleri kalması için yapmak..."
"bir gün biri gelir ve...
ve kaçınılmaz olan gerçekleşir.
dünyanın düzeni böyledir.
sürekli sınanır insan ve ilişkiler.
o biri hep gelir...
bazen.. bazen de o biri sen olabilirsin.."
"adı asla sorulmayan,biliniyorsa söylenmeyen görülmeyen ne olduğu nerede olduğu bilinmeyen kadın..
görülmeyi bile haketmeyen kadın..
kimsenin tanımadığı ama herkes için yara olan hiç akıldan çıkmayan: o kadın"
izlenmesi gereken türk filmlerinden biri. erol günaydın'ın güzel sözleri, sezen aksu'nun güzel şarkıları ve o güzel konusu ile insanı derinden etkileyen bir film.
bugüne kadar türklerin çekmiş olduğu en farklı film bence. şarkılarla bir bütün olan sahneler, mimikler, hareketler, gözler, eller, kollar herşey oldukça anlamlı. özellikle beni yak şarkısındaki sahneler aşkın konuşmaya gerek kalmadan bakışlarla yaşandığını gösteriyor. ayrıca bence bir erkeğin aşık olduğu kıza verebileceği en anlamlı hediye bu filmin dvdsidir.
sezen aksu'unun herşeyi yak parçası başlamadan önce geçen diyalog ile aklıma kazınmış filmdir..
aşk, rastgele yaşamayı sona erdirir; hayatın farkına varırsın.**
cidden güzel ve farklı bir filmdir, izlemeyen arkadaşlar için youtoube'den o kadın-herşeyi yak yazarak bir bakmalarını tavsiye ederim.
bu nasıl bir olay amuğa goyim mantığıyla izlenmezse sevilebilecek bir filmdir aslında. konusu basit olmasına rağmen sezen aksu şarkılarıyla bezeli olması durumu baya bi kurtarmış hatta filmi artı seviyesine geçirmiştir kanımca..
Gülşen Bubikoğlu ve Cihan Ünal'ın baş rollerde olduğu bir yeşilçam filmi. Gülşen Bubikoğlu filmde nişanlısı tarafından tecavüze uğradıktan sonra akıl hastanesine kapatılan bir mankeni canlandırırken; Ünal ise evli, iki çocuklu ve mutsuz doktor rolündeydi.
filmi anlamak, algılamak ve belkide filmde oturup ağlamak için o kadın olmanıza gerek yoktur aslında hiçbir zaman. çünkü hayatınızın bir kısmında mutlaka bu şarkıları dinlemiş ve içinizin acıdığını hisssetmişsinizdir. şanslıysanız kurumuş gözyaşlarınızla birlikte bir yandan da gülümseyerek izlersiniz filmi. çünkü aslında ağlamanıza sebep olan insanın açtığı yaralar yine kendisi tarafından kapatılmıştır zaten.
neden ağladığınız sorulduğunda cevap veremeyecek kadar da saklıdır sebepleriniz. çünkü istemezsiniz o çok incecik yolda yürüdüğünüzde hissettiklerinizin bilinmesini ve çünkü aslında o an çok mutlusunuzudur.
çok sessiz çok sakin çok yalın anlatılmıştır herşey filmde zaten. kimse o kadının yerinde olmayı seçmek istemez belki ama herkes acısını seçmekte özgürdür. ve herkes bir dönem o kadın olmuştur birilerinin hayatında ya da oldurulmuştur. kadında haklıdır adam da. ama iksininde haklılıkları üç kadının gökyüzünü izlemesine engel olamamaktadır.
çok tutulmamış ama izlenip arşive konması gereken bir filmdir. *
Halit refiğ'in yönettiği, başrollerini Gülşen Bubikoğlu ve Cihan Ünal'n paylaştığı film. genç ve başarılı bir mankenin, nişanlısının kurduğu tuzak sonucu peşkeş çekildiği iş adamı tarafından tecavüze uğrar. intiharın eşiğine gelen genç kız akıl hastanesinde tedavi görür. Sorunlu bir evliliği olan doktoru genç kıza aşık olur. Ancak bu aşk çevresel faktörler nedeniyle yaşanması imkansız bir ilişkidir, sürekli aşağılanan ve kadınlık onuru çiğnenen sevgilisini kurtarmak için doktor kendisini radikal ve trajik bir sona hazırlar. 1982 yılı Türiyesi için cesur bir aşk filmi.
Şimdi çıkmaz sokaklarda
Yalnızlığın rıhtımında,
Elinde şemsiye
Yağmuru beklemekte
Kendini bulacağı yağmur tanelerine
Dua etmekte-teslimiyetin ikamesinde
itirazı batan güneşe,
Zira doğmasından endişe etmekte
Güneş ise kalanıyla ısıtır
Isındıkça ıslanır o kadın
sezen aksu şarkılarının aslında hayatın -daha doğrusu bir aşkın- her evresinde olduğunu göstererek herkesin kendinden bir şeyler bulabilmesini en net şekilde açıklamış ve gözler önüne sermiş korhan bozkurt filmi.
filmde oynayan sadece 8 kişi vardır. daha da ilginci film gereği senaryo ile belirlenmiş isim sahibi karakter sayısı sadece 3 tür. -imdb-
filmde ki diyalogları eleştiren arkadaşlara erol günaydın ile nefise karatay konuşmalarına bir daha bakmalarını öneririm. özellikle erol günaydın ın felsefik yaklaşımı üzerine çok yakışmış ve konuşmaları bile neredeyse bir sezen şarkısı gibi duygusal olmuştur.
--spoiler--
röportaj sırasında nefise nin 'neden aşklarını söylememişler ki?' sorusuna erol günaydın ın 'kelimeler en güçlü olduklarında bile aciz kalan kavramlardır, asıl olan duygulardır.' cevabı neredeyse bir şarkı sözüdür.
--spoiler--
p.s: izlenmeli mi? sezen aksu nun 17 şarkısını farklı kliplerle izlemek isteyenlere önerilir.
''klasik bir yeşilçam senaryosu bir adet koca eşeği ağlatabilir mi?'' sorusuna 'konu sezen aksu ise gerisi boştur. hem de hüngür hüngür ağlatır'' cevabını verdiren film.
acaip kusur bulunan,falso aranan bir filmdir. Tamam filmde her şey dört dörtlük değil ama insanın içine işleyen pek çok yer de mevcut. Ne yazık ki millet olarak yere bildiğimiz kadar övemiyoruz. isimler, daha göz önünde bulunan kişiler arasından seçildiği için olağanüstü yetenekli bir oyuncu kadrosu yok. Ama bu onlardan çok cast seçimini yapanların hatası. Daha cesur olabilselerdi daha etkileyici bir film olabilirdi. Pek çoklarınca yapmacık ya da eğreti duran Erol Günaydın ve Nefise Karatay diyaloglarını geri kalan kesimin bir üyesi olarak not almaya çalıştım. En az şarkılar kadar etkileyici idi. Ya da şöyle demeli: şarkıları tamamlayan ana etkendi. Senaryoyu kim yazdıysa ya da bu diyalogları tebrik etmek gerekir. Her kırık aşk yaşayanın ki yaşamayan olduğunu sanmıyorum filmden etkilenerek çıkması yüksek ihtimal. insanın içinde hafif,yutmak istemediği,beraber yaşamak istediği bir acı bırakan bir film olmuş. Bu öyle bir acı ki hem canınızı acıtırken hem de size bir keyif veriyor. Herhalde yaşamınız boyunca birden fazla kişiyi sevme ya da birden fazla kişi tarafından sevilme hissinin yarattığı bir durum bu. Bütün bu karmaşık hislere sebep olan ise sadece bize nasip olmuş olağanüstü Sezen Aksu şarkıları. Biz onsuz ne yapardık gerçekten kestirmesi zor. Ama bu filmi Sezen Aksu ile birlikte seyretmeyi hayal ettiğimde kendimi onun kucağında yatarken ve ona devamlı "bizi ne hallere soktuğunun farkında mısın" derken buldum.
Çok yaşasın. Acılarımızı bize hatırlatmayı en iyi bilen belki de onları yaşayan bizlerden bile iyi ifade edebilen bu şarkılara çok şey borçluyuz. Film de buna yapılan bir güzelleme tadında.
türk sinemasında yapılan güzel işlerden biridir. ancak filmin içerisinde garip olan nefise karataylı bölümlerin dublajıdır. o ses nefise karatayın rolünü bitirmiştir.
bir taraftan şarkılarla hüzünlenirken diğer tarafta selin demiratar'ın kıyafetlerini incelemekten yorgun düşüp sonunu getiremediğim filmdir. o kadar kıyafet değişimine gerek var mıydı acaba diye düşündürten film olmuştur.