"ne yani ölselerdi iyi mi olacaktı" diyen sik kafalılara hatırlatmak lazım bu adamlar cehape / mehape nin islamcı terörist fantezileri nedeniyle esir düşmedi!
bu adamlar ak'ların çok bilmiş politikaları, "onlar bizim mahallenin çocukları bize bir şey yapmazlar" demeleri yüzünden esir düştü!
hatırlayalım akp buna karşı ne yapmıştı?
(bkz: akp nin işid e karşı müthiş hamlesi)
ıslak ümmetçilik rüyalarının cenabetlikten başka bir şey getirmeyeceğini anlayamadılar!
şimdi bunların ak yalamaları gelmiş hezimeti savunuyor!
"burunları bile kanamadan aldık" diye kahramanlık masalı uyduruyor!
devletler teröristlerle neden pazarlık yapmaz hiç düşündünüz mü?
ya da şöyle soralım.
yarın bir gün pkk 50 vatandaşı kaçırsa ve karşılığında apo'nun serbest bırakılmasını istese ne cevap vereceksiniz?
"ne yani vatandaşlar ölse miydi" cevabını mı?
saçma sapan konuşmayın devlet bu gerektiği yerde pazarlık gerektiği yerde operasyon gerektiği yerde görüşme yapar 49 kişinin ölmesi dahamı iyi olucaktı sorusunu akla getiren başlık.
pazarlıkta aldığı belli olan ama verdiği belli olmayan vatandaşın sorduğu soru!
davutoğlu: Rehinelerin tutulmamaları gerektiğine yönelik pazarlıklar tabii ki yapıldı. MiT'e ne gerekiyorsa yapın, talimatı verdim. Bunlar içinde fidye dışında her türlü temas vardır. Kimle temas kurmak gerekiyorsa kuruldu. Ayrıca başka temaslar da olmak zorunda.
işid'in elinde tutulan 49 vatandaşımızın iadesi sürecinde (gerçi bunu da rambo masalı diye yutturmak istediler ya neyse!) yapılanları duyunca şok olan vatandaşın sorusudur!
ne diyor apo 2006 yılında yazdığı merktubunda erdoğana;büyük ortadoğu projenizi destekliyoruz.ünlü 2103 yılındaki açılımıda ise hiç alevilerden bahsetmiyor apo.aynı yollarda,aynı projelerde,görev başındalar. Uyan türkiye özgürlük için
gökten düşen bavullarla ergenekon - balyoz davalarının bayraktarı olan taraf yazarı mehmet baransu'nun iddiasına göre öcalan'ın ev hapsine çıkması için anlaşma yapılmış. http://www.odatv.com/n.ph...alanla-gorustu-1608131200
oooo pazarlık yapılmadı diyenler doğru söylüyor demek ki!
televole diliyle anlatalım.
pazarlık out anlaşma in!
edit: bir önceki yazımda (#20919488) aşağıdakileri demiştim.
pazarlık yok "aldım verdim ben seni yendim oynamaca var!". bu çok uzun oldu. pazarlık yerine daha sempatik bir kelime bulur artık akp - pkk koalisyonu.
pazarlık yerine daha sempatik kelimeyi bulmuşlar bile. "anlaşma"
bir şey tarafları tarafından bu kadar çok yalanlanıyorsa kesin doğrudur!
----- alıntı ------
- imralı'da devlet heyetiyle yapılan görüşmelerde, sürecin üç aşamadan oluşacağı öngörüldü. Birinci aşama, Nevruz'dan 1 Haziran'a kadar olan dönemi kapsıyor. Burada daha çok bizim adım atmamız gerekiyordu. Bunlar da; ateşkes ilan etmek, esirleri bırakmak ve silahlı güçlerimizi sınır dışına çekmekti. Bunları tek taraflı olarak yapmaya başladık. Yani arada bir pazarlık, imza atma gibi bir şey yok. Amaç çözüm için ortamın hazır hale gelmesini sağlamaktı.
edit: söylemin devamına bakın.
----- alıntı ------
imralı'daki görüşmelerde mutabakata varılan husus şudur: 1 Haziran'da savaş durdurulmuş, çatışmalar bitirilmiş ve silahlı unsurlar geri çekilmeye başlamış olacak.
----- alıntı ------
adamlar kendilerini meşru bir zemine oturtmuşlar, peşmergelikten çatışmadan çıkıp sanki ayrı bir devletmişçesine türkiye ile savaş yapmış olmaktan bahsediyorlar.
bu özgüveni onlara siz aşıladınız.
tebrikler akp. durmak yok yola devam!
edit 2: yazının devamı evlere şenlik.
----- alıntı ------
Bu aşama daha çok, devletin ve hükümetin atacağı adımları kapsıyor. Yasal değişiklikler, yeni anayasa yapımı gibi şeyler. Yasal değişikliklerin amacı da, yeni anayasanın önünü açmak, sonrasında Kürt sorununu anayasal çerçeveye oturtmak. Demokratikleşme reformlarıyla, bir bakıma yol temizliği gerçekleşecek. Bunun için de, ekimin ortalarına kadar bir süre öngörüldü. Devlet heyetiyle de konuşulan takvim böyleydi.
----- alıntı ------
pazarlık yok "aldım verdim ben seni yendim oynamaca var!". bu çok uzun oldu. pazarlık yerine daha sempatik bir kelime bulur artık akp - pkk koalisyonu.
(bkz: akp nin kelime oyunları)
edit 3:
----- alıntı ------
Bakın, geçmişteki çözüm girişimlerinin önündeki en büyük engel özel savaş rejimi ve Ergenekon yapılanmasıydı. Bu yapının en önemli hamlesi, Şubat 2008'deki "Zap Operasyonu", yani bize karşı geliştirilen kara harekatıydı. Bu operasyon başarılı olsaydı, AKP'yi de yok edeceklerdi. Operasyonu boşa çıkarmamız, hem savaş politikalarının geçersizliğini tescil etti, hem de Ergenekon'un tasfiye edilmesini mümkün kıldı. Bu da, barış sürecine kadar gelen yolu açan en önemli gelişmelerden biridir. Geçmişte içeride çözümün önünde duran en önemli engel, bugün yok. Ortadoğu'daki durum da, çözümü acil hale getiriyor. Suriye'deki gelişmelerden dolayı ABD de, süreci desteklemeye yakın duruyor.
Çözüm için çok önemli bir fırsat yakalamış bulunuyoruz ve önümüzde büyük bir imkân var. Bunu değerlendirmek için herkes üzerine düşeni yapmalı.
pkk'lılara iş pazarlığı yapıldığını öğrenince yıkılan vatandaşın hayalkırıklığı ile bezenmiş sorusu.
bülent arınç: Katılımların yüksek olduğu kanaatinde değiliz. Bu katılımların amacının ölecek veya öldürecek nitelikte değil başka amaçlarla olduğunu biliyoruz. Gelecek kaygısı. Yani dağa çıkışlar eskiye oranla daha nitelikli bir hal aldı.
yani diyor ki: son dönemde pkk lı olup daha çıkanlara iş (özerk kürdistan'da memuriyet) vaadinde bulunuldu.
edit: bir süre önce teslim olan S.A. adlı PKK'lı, PKK'nın yemin töreninde konuşan PKK liderlerinden Duran Kalkan'ın "Rojava'yı ele geçirdik. Burada askerlerimiz bulunmakta. Buranın kontrolu tamamen bizim elimizde. Geri çekilmek diye bir şey yok. Aksine katılımlar artarak devam ediyor. Önder Apo'nun hedefi 20-25 bin asker sayısını 100 bine çıkarmak. Bu sayıya yaklaşıldığında askerler şehirlere inerek halk savaşı başlatacak" dediğini açıklamıştır. http://www.ilk-kursun.com/haber/152572
apo'nun her açıklamasında kafası karşışan ve rte'ye olan güveni sarsılan vatandaşın sorusu.
--- alıntı -----
Öcalan, Umudunu yitirmediğini, tıkanmadan veya çözümsüzlükten de söz etmediğini, ancak somut adım beklentisi içinde olduğunu. ifade etti
Çözüm sürecine daha fazla katkıda bulunmak istiyorum. Ancak maalesef ki, buradaki olanaklar son derece kısıtlıdır.
Kendimi daha fazla katma isteğimi bu nedenle hayata geçirip yansıtamıyorum. Kendimi daha fazla ifade etme imkânlarının yaratılması konusunda hükümet somut adımlar atmalıdır. imkânların kısıtlı olmasından rahatsızlık duyduğumu belirtmek isterim.
Türkiye'nin etrafında bu kadar yangın varken çözüm konusunda rolümü oynayabileceğim koşulların yaratılması elbette olağan bir durum olmalıdır. Aslında imralı'da bir basın buluşmasıyla kamuoyunu doğrudan bilgilendirme imkânım olursa sürecin sağlıklı ilerlemesi hususunda ciddi katkılarım olabilir. Hükümetin bu tür basit adımlarla ilgili tereddütlü olmaması gerekir. Nihayetinde 50 bin insanımızın yaşamını yitirdiği 40 yıllık çatışmanın barışını inşaa etmeye çalışıyoruz.
Eylül ayının başında 2'inci aşamaya dair mesafe katedip, normalleşme dediğimiz 3'üncü aşamanın tartışmalarına geçebilme arzusundayım. Şimdi belki umudumu yitirmedim. Bir tıkanmadan veya çözümsüzlükten de söz etmiyorum. Ama Ortadoğu'daki gelişmelerle de bağlantılı olarak hükümetin kesinlikle hızlı hareket etmesi gerekir. Meclisin açılmasına yakın hükümetin artık somut, pratik adımlar ortaya koyması beklenir. TBMM'nin de bu çerçevede tarihi bir çözüme katkı sunmasını diliyorum. Nihayetinde atılacak adımlar bütün Türkiye'nin ortak çıkarlarına uygun adımlar olacaktır.
Bu süre zarfında, tarafların çözümü zora sokabilecek tutumlardan karşılıklı olarak özenle kaçınmalarını rica ediyorum. Genel sağlık durumum çok ağır olmamakla beraber içinde bulunduğum koşullara halklarımızın ortak geleceği ve barışı adına dayanmaya çalışıyorum. Tekrardan herkese en içten sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
--- alıntı ----- http://haber.gazetevatan....k-istiyor/555850/1/gundem
yani diyor ki ben üzerime düşen görevi yapıyorum. operasyonlar durdu, şehit haberleri gelmiyor, bu size prim kazandırdı. ben anlaşmanın ilk aşamasında üzerime düşen kısmı yaptım. şimdi siz benim için ne yapacaksınız? ilk olarak basın toplantısı ile başlayalım. yavaş yavaş tepkiler yumuşatır. önce ev hapsi, sonra parlemento aşamalarına geçeriz!
not: öcalan'ın açıklamalarında şu hususa dikkat edin! öcalan ne zaman "sağlığım iyi değil" derse güneydoğu'da olaylar / gösteriler başlar. halkla polis çatışır.
bu açıklamada bile inceden bi gönderme / aba altından sopa gösterme var!
(bkz: abdullah öcalan ın sağlık durumum iyi değil demesi)
pkk lı duran kalkan ın açıklamaları ile hükümetine güveni yıkılan vatandaşın hayal kırıklığı ile sorduğu soru.
KCK yöneticilerinden Duran Kalkan dün olan bitene açıklık getirdi; Kürtler kendini savunmayacak mı diye sordu?
Ekledi; 'çözüm süreci ilerlerse Kürtlerin asayişleri de, polisi de, savunma güçleri de olacak.' http://gundem.milliyet.co...detay/1738122/default.htm
yazar mehmet tezkan da sormuş: PKK'nın ülke dışına çekilmesi, silahlı mücadeleden vazgeçmesi karşılığında verilen sözlerden biri de bu mu?
Bilmiyoruz..
çok ayıp mehmet tezkan ne demek verilen söz. yoksa bazılarının pazarlık yaptığını mı ima ediyorsunuz?
apo nun pkk ya çekilme emri vermesinde rte den "beraber yürüdük biz bu yollarda şiirini" duymasının etkili olduğunu düşünen vatandaşın biraz olsun son günlerdeki gelişmeleri yorumlamasıyla sorduğu soru.
"analar ağlamasın" demogojinin kralıydı. bir rüzgar estirdi ancak artık vatandaş bunu yemiyor. belki yıllara yaygın olarak yavaş yavaş bu plan uygulansa vatandaş yavaş yavaş ısıtıldığının farkına varmayacak ama ne hikmetse akp nin kürt devleti konusunda acelesi var gibi!