konunun türban(!) değil abdullal gül'ün cumhurbaşkanı olmasıdır diye düşündürtmesi gereken başlık.
türban konusuna kafayı takmış bir kesim var karşımızda ama bu kesim artık akp'nin karşında olanlar değil bizzat akp'li olanlardır. nedeni ise çok basit: abdullah gülün cumhurbaşkani olmasini istemeyenlerin sunmuş oldukları sebeplere karşilik, abdullah gül yanlıları tarafından savunma yolları bulunmamasindan kaynaklanmaktadır ve yıllardır gelen türban tartışmasının bir işe yarayabilir belki diye zırvalamaktadırlar zira kendileride bunun hiçbir işe yaramayacağinin farkndadırlar
tartışılması gerekn konu "türkiyeye hangi özelliklere ve nasıl bir öz geçmişe sahip birinin cumhurbaşkanı olacağıdır" olmalıdır. artık tek savunma yolunuz olan türban kelimesini ağzınızdan çikarip atın çünkü hiçbir art niyet taşımayan kapali bayanlarımızı kötü niyetlerinizle kullanmaktasınız.
cumhurbaşkanlarimiz göreve gelmeden önce şu şekilde and içerler:
"Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağima... , Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma... , Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim."
"laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma"
sayin abdullah gül ingiliz The Guardian gazetesine verdiği demeçte "Türkiye'de Cumhuriyet'in sonu geldi. Laik sistemi kesinlikle değiştirmek istiyoruz" buyurmuştur. yani daha göreve başlamadan bile cumhurbaşkaliği yeminini çiğnemiş bulunmaktadr; çünkü laiklil ilkesini çiğnemiştir.
"vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağima"
vatanin milletin bütünlüğünü sayn abdullah gül mü koruyacaktr. herkes bu kadar mutlu mudur sonuçtan o halde neden hala hoşnutsuzluk çiğliklari atlyor bu ülkede.
"Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek"
türkiyenin şan ve şerefini korumakla mükellef; ama türban sorunu yüzünden türkiyeyi avrupa insan haklari mahkemesine şikayet etmiş bir cumhurbaşkani düşünebiliyor musunuz? böyle mi yüceltilecek türkiye?
cumhurbaşkanın görevi nedir?
1.cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır.
abdullah gül tarafsz olabilecek midir?
kendisi 1995 yılında refah partisinin diş ilişkilerinden sorumlu genel başkan yardimcisir. günümüz akp sinin de diş işleri bakani ve başbakan yardmcisi olmuştur. siyasi kimliği bir hayli oturaklidir yani görüşlerinde herhangi bir sapma olmamş hangi yoldan geldiyse o yolda devam etmiş bu konuda güçlü bir siyasi karaktere sahiptir.
inkar edilemez.
peki şimdi sağdan gelipte tarafszlik koltuğuna oturabilecek midir? 40 yaşn aşmş bir insan siyasi kimliğinden bir çirpida kopup tarafsz bir cumhurbaşkani olabilecek midir. türkiyenin cumhurbaşkani olabilicek mi dersiniz?
2.Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
Başbakanın önerisi üzerine Bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
Genelkurmay Başkanı'nı atamak,
Devlet Denetleme Kurulu'nun üyelerini ve Başkanını atamak
Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek,
Üniversite rektörlerini seçmek,
Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.
ülkeyi oluşturan tüm kurumlar abdullah gülün elinde mi olacak yoksa abdullah gül'ün siyasi kimliğinin !!! elinde mi olacak? yani tüm ülke baştan aşağ akp olsun diyorsanz buyrun cumhurbaşkaniniz. eğer bu ülke akp ye boyanrsa işte o zaman asl diktatörlük neymiş görürüz zira onlara karşi çkacak bir damla bile gücümüz kalmayacak.
abdullah gül'ü cumhurbaşkanı olarak kabul etmeyecek olanlar ekonominin kötüye gittiğinden dem vurmaktadırlar. fakat ekonominin iyiye gittiği enflasyon rakamlarıyla, kişi başına milli gelir rakamlarıyla, ihracat rakamlarıyla açıklanabilir. nominal olarak borcun artması değil borcun GSMH'ye oranıdır önemli olan. Örneğin Irak'ın borç yükü ABD'den fazladır, ama Irak ekonomisi ABD'den daha iyi değildir.
kendini cumhuriyetin, demokrasinin ve laikliğin bekçisi olarak gören bir avuç cahil, kültür seviyesi yerlerde, demokrasiden bihaber, sağdan soldan duyduğu üç beş klişe cümleyi diline pelesenk eden, yok bunların gizli gündemleri var, yok bunlar türkiye'yi iran yapacaklar diyen, kendi görüşlerinden olan insanlar iktidardayken ülkenin krizden krize koştuğunu hatırlayamayan, üstüne üstlük bugünkü ekonomik başarıyı dahi kabullenemeyip başarıyı gölgelemek için bahane arayan insanlar varsın abdullah gül'ü cumhurbaşkanı olarak kabullenmesinler.
birileri, yazdıklarıyla bu cahil azınlığı manipüle ediyor, onlar da ülke hakikaten kötüye gidiyor sanıyor. bilimsel veriler yerine korku edebiyatı kullanılmasının bir sonucu bu.
Müteakiben "Peki ya kimin Cumhurbaşkanı olacak?" sorusunu sormamıza imkan yaratacak laik * söylev.
Farzedelim ki birden herşey değişti ve iran benzeri islami kriterlere göre yönetilen bir devlet olduk.
Acaba AKP'ye oy atan o vatandaşlarımız pavyonlardan, gazinolardan, magazin ve gece hayatından vazgeçip her türlü batı teknolojisini ve lüks tüketimi bir kenara bırakıp bu durumu kabullenirler mi?
Ben hiç ama hiç sanmıyorum... Biz yedi düvele meydan okuyan öyle bir milletiz ki... Ne yardan geçeriz ne serden... Ne rakıdan geçeriz ne de Kandil gecelerinden...
O bir metre kumaşın takılış şekline göre rejimi tehlikeye soktuğu tek ülkedir bizim ülkemiz...
Atatürk ilke ve inkılaplarını korumayı, küçük çocukları karga kahvaltısını etmeden stadlara doldurmak sanan zihniyet elbette bazı şeyleri bizden daha iyi biliyordur öyle değil mi?
bekir coşkun'un haklı serzenişidir. o adam çağdaş türkiye savunucularının cumhurbaşkanı olmayacaktır. abd karşıtıyım diyip abd uşağı olanların cumhurbaşkanı olabilir ya da laikliğe bişey olmaz ne panik yaptınız diyenlerin de olabilir ama bizim olmayacaktır. bu herif cumhurbaşkanı olunca ülkede ne kadar baskı olacağını bilen adamların cumhurbaşkanı olmayacaktır.
işte şimdi 'sen ne oluyorsun', 'çok da umrumda' sözleri başladı, bi ülke böyle bölünür işte.
sen kimsin ki, fikirlerini beyan eden bi gazeteci mi? kendi düşündüklerini söyleyen bi vatandaş mı yoksa? demokrasi diye oy toplayanların gerçek yüzü bu işte. sen kimsin ki? ne önemi var senin düşündüklerinin? sen yazsan da çizsen de çok mu umrunda demokrasi savunucularının? alırlar zaten o kalemini o fikir özgürlüğü diye bağaran adamlar gibi konuşmazsan. bütün değerlerin içini boşalttınız lan helal olsun. şu anda siz seviniyorsunuz ama bu ülke böyle devam ederse sevinen kimse olmayacak.
Bekir coşkun tarafından yazılan 15 ağuston 2007 tarihli hurriyet gazetesi nde yayınlanan köşe yazısının başlığı. satır aralarında verilen mesajlar çok dikkatli okunmalı. sinirden deliye dönmüş bir insanın nasıl çılgınlık seviyesine çıkabildiği, türban yasağı nın bu kafalara göre ilerde nerelere kadar çıkabileceğinin en güzel ispatı olan yazı tam metin ile aşağıda :
O benim cumhurbaşkanım olmayacak...
GÖRDÜĞÜNÜZ gibi AKP merkeze oturmuş falan değil.
AKP; laik cumhuriyetle ve Atatürk devrimleriyle hesaplaşması olan, din merkezli bir partidir.
O AKP merkez sağ parti oldu iddiası ise, sadece bir kandırmacanın ve körlüğün gizlenmesiydi.
işte en yakın kanıt:
Türban için Türkiye Cumhuriyeti ni Avrupa insan Hakları Mahkemesi ne veren Abdullah Gül cumhurbaşkanıdır.
Daha kanıt ne istersiniz?..
*
Artık türban devletin başındadır...
Devletin temsil edildiği birinci sıradaki kamusal alana tesettürün adım atmasıyla; AiHM nin, bizim Anayasa Mahkemesi nin, Yargıtay ın, Danıştay ın ve evrensel hukukun tüm Laik yönetimlerde dini simge olmaz kararları çöpe atılmaktadır.
Bizim 235 türbanlı eşe sahip TBMM tarafından...
Bundan böyle tesettürü tapu dairelerinde, nüfusta, bankalarda, karakollarda, belediyelerde, okullarda, üniversitelerde nasıl yasaklarsınız?
*
Ve artık kimse laik devlet ten söz edemez.
Dincilerin, bu ülkeye el koyma ve karşı devrimi gerçekleştirme planları aksamadan tıkır tıkır yürüyor.
Siyasi islam bir adım daha attı.
Devleti tesettür temsil edecek.
Bir anda Türkiye nin fotoğrafı size Atatürk Türkiyesi ni değil, Ilımlı islam Türkiyesi ni anlatacak.
Ve ordularımızın başkumandanı Abdullah Gül dür.
Bundan böyle bir gecede çıkartılacak ve Çankaya da yirmi dakikada imzalanacak yasalarla, neler olacak göreceksiniz.