--spoiler--
insan her zaman aynı insanları görürse , bunları yaşamının bir parçası saymaya başlar. iyi , ama bu kişiler de bu nedenle , yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar , canları sıkılır. çünkü , efendim , herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır.
ne var ki , hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez.
--spoiler--
simyacı - paulo coelho
bir çok insan tarafından okundugunu gve tavsiye edildiğini gördüğümde internetten araştırmam konusunda beni iteleyen fakat okudugumda içindeki bir kaç etkileyii söz dışında bana sırlar dünyası,kalp gözü izletiyomuş hissi veren,dili biraz hafifleştirilip ilkokul çocuklarına ahlak dersi vermesi için okutturulacak ama bir genç için hiç bir çekiciliği ve akıcılığı olmadıgını düşündüğüm paulo coelho kitabıdır..okuyup sevenlere saygılıyım diyemiyorum malesef.
Okumayana ayıpla bakılan yaşama öl denilen bir şaheserdir.paulo coelho bu kitabından sonra, şahsi kanaatim aynı çizgiyi yakalayamamıştır.bence her yazarın bir çizgisi olmalı ve ondan şaşmamalıdır tabi ki üslup ve düşündürme noktasında. Çizgisi olan yazarlar (bkz: ihsan oktay anar) (bkz: amin maalouf).
paulo coelho'yu sevme nedenim olan kitaptır. insanı öyle yerlere alıp götürür ki hani o çobanın bozkırlarda ağaç altında uyuması, rüzgarın yüzüne esmesini bile hissedersiniz. gerçekten herkesin en azından bir kere okuması gerektiğini düşünüyorum.
pek çok yorum okudum, hemen herkes santiago amacına ulaşırken, ondan daha bilgili, daha çok kitap okumuş ingiliz in simyacıya neden ulaşamadığını es geçiyor. burda da milletlerin niteliği hakkında önemli mesajlar olsa gerek...
paulo coelho'nun sözlü arap edebiyatından araklayıp, kendi kültürüyle harmanlayıp yazdığı roman. kitabı okumamın üstünden yıllar geçmesine rağmen 'sen nil nehri kıyısındaki kaderini seçtin' cümlesini hiç unutmam.