başta avrupa ülkeleri olmak üzere nükleer santrali bulunan ülkeler bu santralleri kapatmak, ileri bir tarihte kapatmak ve alternatif enerji kaynakları geliştirmek yoluna giderken türkiyenin açmaya çalıştığı santrallerdir.
adı üzerinde nükleerdir. mersin ve sinop' a kurulmaları düşünülmektedir.
hükümetin ve nükleer santral kurmayı çocuk parkı kurmak kadar kolay sanan, bunun çevreye verebileceği zararlardan bihaber insanların " biz en iyisini yaparız, neden bizimde bir nükleer santralimiz yok " diyen insanların hezeyanıdır.
özellikle türkiye düşünüldüğünde zamanla oraya yandaşların dolması, kadrolar oluşturulduğunda bunların birbirinin yakınları olucağından hiç kuşkusu olmayan aklı selim insanların karşı çıktığı santrallerdir türkiyede.
kurulsa çalışmaya başlasa bile en nihayetinde bir kaza yaşanacağına muhakkak gözü ile bakmak gereklidir.
çünkü zamanla profesyonellikten uzak eş dost mevki sayesinde oraya konmuş insanların elinde kalacaktır kimse kusura bakmasın ama bizim yiyeceğimiz nane değildir nükleer santral.
deprem, terör faktörü vardır.
sinop doğal güzelliğe sahip bu yönü ile türkiyede hala bakir kalmış yerlerden biridir.
Yerine yenilenebilir enerji kaynakları kullanılabilecekken sırf birilerinin cebi dolsun diye ısrarla gündemden düşmeyen konu. Bazı arkadaşlar ee diğer ülkeler kullanıyor biz neden kullanmayalım diyecekler? Japonya'yı örnek verecekler. Hemen açıklık getirelim; japonya'da bu kadar çok nükleer santralin olmasının nedeni adamların başka çarelerinin olmaması. ülkelerinde kullanabilecekleri alternatif kaynaklar yok. bizim ülkemize gelirsek; her türlü enerji kaynağına sahip bir ülkeyiz. ki bu alternatif yenilenebilir enerji kaynakları ile hem daha sağlıklı bir yaşam alanı oluşturulabilip hem de daha ucuz maliyetle elde etmek varken neye gerek şimdi bu ısrar? diğer ülkelerle kıyas yapmadan önce biraz daha düşünmek gerekiyor. Toprak insana ait değildir arkadaşlar, insan toprağa aittir. O yüzden sahip çıkalım, bu konuda risk almak oldukça saçma. Ayrıca nükleer santrallerin;
1- ilk yatırım maliyetleri çok yüksektir ve buna söküm/atık ve çevre maliyetleri eklendiğinde bir nükleer santralin maliyeti bir ülkenin ekonomik sınırlarını zorlamaktadır.
2- yakıt(uranyum) yönünden dışa bağımlıdır.
3- üretilecek elektrik ucuz değil, aksine pahalı olacaktır.
4- atıkların depolanması ya da yok edilmesi için kesin bir yöntem bulunmamaktadır.
5- işletilmeleri teknolojik riskler içermektedir.
6- ekonomik ömürleri dolunca, söküm maliyetleri ilk yatırım maliyetlerini aşabilmektedir.
7- çevreye zararsız olduğu savı geçerli değildir.
8- türkiyenin bir nükleer enerji yasası ve nükleer enerji tüzüğü bulunmamaktadır.
unutma! son irmak kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda, insanoğlu paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacaktır.
1,7 milyon insanın girdiği sınavı adam gibi okuyamamış kuruluşların ve insanların olduğu bi ülkenin vatandaşı olarak, nükleer santralinde güzel ülkemizde adam gibi yapılıp idame ettirelebileceğine inanmıyorum.
türkiye'de kurulmasına destek verdiğim şey. çünkü süper kahramanlar hep radyasyonla falan ortaya çıkıyo, bizim neden süper kahramanlarımız olmasın? bırakın bu toplumsal özgüvensizliği artık! ecnebinin ninja kaplumbağaları varsa bizim de pehlivan kangallarımız olur ne biliyim...
doğru düzgün kullanıldığında,gereken kurallarına uyulup,bazılarına imtiyaz gösterilmeden devlet kontrolünde yapıldığında ülke ekonomisine büyük katkısı olacak enerji kaynağı
dışabağımlılığı azaltmak için gereklidir. kuşkususz ki en verimli enerji üretim teknolojisidir. orta ölçekli bir reaktörde bile herhangi bir kaza olması durumunda neredeyse dünyanın dörtte biri etkilendiği için kurulum aşamaları uluslararsı heyet tarafından değerlendirilip onaylanır. kaldı ki ülkemizde en ufak nükleer yatırım yokken bile binlerce insan doğrudan yüzbinlerce insan da dolaylı olarak etkilenmiştir. devlet gözüyle bakıldığında bu normal bir insanın zararlı diye cep telefonu kullanmaması gibi birşeydir. heleki 4g teknolojisinin verdiği zarar çok daha fazladır. burada asıl hedeflenen nedir bilemiyorum akp böyle faydalı birşey yapmaz gibi geliyor. yapmak istemediğini de açık açık belli ediyor çünkü kafaya koyduğu herşeyi zaten yapıyor. vatandaş gözüyle baktığımızda da nükleer tesis kurulsa bile enerji fiyatları düşmeyeceği için kurulmasına gerek de yoktur aslında.
-Bugüne kadar 400 kadar nükleer santral olmasına rağmen 500'den fazla kayda geçen nükleer kaza yaşanmıştır.
Marksistlerin bu konudaki tavırları insanı ön plana alan yaklaşım güderek içi boş 'nükleere hayır' kampanyasından öte kapitalizme karşı mücadelede yatar. Eklemekte fayda var ki bugünkü nükleer santraller atom parçalanması sonucu ortaya çıkan enerji sonucunda kaynak elde etmektedir. Oysa atomların birleştirilmesi ile de aynı sistem neredeyse 'risksiz' denecek şekilde oluşturulabilir. Ancak burjuvazinin temel amacı 'kar' dır ve sistem içinde 'katliam' lara para karşılığı imza atmayı doğasında taşıyan burjuvazi asla bunu gündeme getirmeyecektir. Bunun yanında jeotermal enerji, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, dalga enerjisi,gelgit enerjisi ve burada sayamadğım diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından aynı orandaki enerjinin sürekli olarak üretimi mümkündür. kULLANILMAMASININ TEMEL NEDENi iSE BU ENERJi TÜRLERiNiN REKABETE TABi TUTULMAsının neredeyse imkansız olduğudur. bunun yanında eklemek gerekir ki; uranyum, petrol, doğalgaz ve benzeri antlaşmaların da (kısaca tüm emperyalist antlaşmaların) feshedilmeden bu sistemin kurulması da mümkün değildir.
Söz konusu sermaye oldukça sorun çözülmeyecektir, sosyalist bir düzende ise bilimsel araştırmalarla enerji krizi ortadan kalkmakla birlikte, bir enerjinin niteliği öncelikle 'insan' ile ölçüleceği için bu tarz konularda maliyet fikri unutulacaktır. Çevreciler de, kemalist duyarlılıkta sınır tanımayan ulusal kalkınmacılar da birbirlerine karşı cepheleşip istedikleri kadar bağırabilirler.
Rusya'ya yıllardan sonra sıcak denizlere inme emelini gerçekleştirme imkanı tanımamıza yol açan (öyle ya 1 noktada adamlara üs tesis etmiş oluyoruz, hem de nükleer üs.), buna karşın libya bahanesiyle ingilizlere de üs vermemizi sağlayan 20. ve 21. yüzyıl enerji denklemi açmazıdır.
(Aynı zamanda, 1. Dünya Savaşı ardından yapılan Osmanlı taksimi anlaşmasının yeni aktörlerle çizimidir: incirlik-Amerika, Akkuyu-Rusya, izmir-ingiliz, Antalya-Muğla-Fransız-Alman daha ne kaldı?)
ülkemize getirilmesi gündemde olan sosyal tesistir. zira çernobil sosyal tesislerini yapan ekibin türkiye'deki tesisleri yapması kesindir. çernobil'i bize armağan eden bu güzide şirketi türkiye'ye getiren bütün herkese teşekkürü borç bilirim ( ! )
Atalarımız zamanında diyememiş olsa gerek. ' tüp ile nükleer santrali bir tutan insandan hayır gelmeeez. ' bunun altına da ' geleceğini düşünen bir türk genci' diye imza atmak gerek.
Hayır arkadaş, bizim o kadar mühendisimiz yok mu? bizim insanımız, bizim kafamız yok mu? o nükleeri savunanlar, başbakan kurmuyor o santrali. bırakın başbakanı, türkiye kurmuyor be.
nükleer santral yarının teknolojisi falan değil, dünün ürünüdür. biz ne zaman rüzgari, güneşi kullanırsak o zaman ilerlediğimizi göstereceğiz.
Fay hattının dibine nükleer santral kurmak olacak iş midir?
ya da tamam. kurun da ölelim yani, ne yapalım? kurmayın diye (pardon da) bi yerlerimizi yırttık. sesimizi duyan var mı? yok. yapacak bi şeyler var fakat yapan yok, yaptığımızda gören yok.
Sorarlar adama, ölmeye hazır mısınız?
Nerde 'evet'cileeer?
dünyanın eksenini kaydıran bir depremin ardından japonya'da küresel bir felakete yol açma riski doğurduğu tartışılmaz bir gerçek olan enerji kaynağı.
yine de nükleer enerji gelişmekte olan ülkeler için olmazsa olmaz bir gereklilik olarak önümüzde duruyor. japonya'daki felaketten ders çıkarılarak inşa edilecek santraller ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını sonlandıracaktır.
tanımı da olmasına rağmen ısrarla bazıları tarafından gemilere monte edilmeye çalışılan hededir.
nükleer santral ile ilgili her iki yönde de görüş bulunmakta olup her iki tarafta da profesörler vardır. "profla sohbet ettim, yüksek lisans yapıyorum da bik bik bik" yapmakla bir şey ispatlayacağını sanan çiğ insanların yazım hatalarından medet ummalarına şaşmamak lazım.
televizyon ve bilgisayar da ilk icat edildiklerinde bir işe yaramayacakları düşünülmüştü ama bugün durumun ne olduğu ortada. olur mu olmaz mı bilmiyorum ama elektriğin depolanması konusunda neler olabileceğini kıytırık bir mühendisin ön görebilmesini zaten beklememek lazım.
ille de gemi diye tutturuyor madem bazıları (mütekabiliyet için bazı mallar da diyebilirdim)* bizim gibi cahiller de motoru hareket ettirecek güç güneş enerjisi değil elektrik enerjisi olur diye düşünüyorlar. önemli olan depolamadır. aynen şu anda dizel motor ile giden denizaltıların sessiz duruma geçtiklerinde hidrojen pillerinde depolanmış enerjiyi kullanan motorlar ile seyirlerine devam etmeleri gibi. denizaltı gibi kullanılacak alanın görece çok daha sınırlı olduğu bir araçta beslenen motor 2,85 MW. koskoca mühendislere bunun kaç kw olduğunu ayrıca yazmaya gerek yok herhalde. ayrıntılı bilgi için gölcük tersanesine başvurabilirsiniz orada bizim için de yapılacak.
Grosston'u Ağırlık veya kütle birimi sananların Gemiler üzerinden yanıtlamaya çalıştığı konudur. Güneş enerjisiyle gemiler çalışacak... Uranyumun da bitme ihtimali varrr, Hem Gemileri çalıştırmaya yetecek kadar yakıtmız kalır korkma. Arkadaş Gemi yakıtı nedir? bildiğin motorin mi? Benzin mi? fuel oil mi? nedir? bir fikrin var mı? Benzin üretmeye petrolün yok ama Navlun ı düşsün diye çabaladığından ötürü Petrol'ün en ağır yan ürünleri olan Gemi yakıtlarına petrolün var he? Peki o az kalmış yüksek maliyetli petrol navlun fiyatlarını tavan yaptırdığında Dünya ekonomisi ne olacak haberin var mı?
Türkiye'de tayyip'in planladığı Nükleer santralle Gemi yürütülecek değil bunu iddia eden mi var ama bugün örnekleri de görüldüğü üzere büyük askeri gemilerde ve denizaltılarda Nükleer tahrik sistemleri kullanılıyor. Kısa vadede bunun sivil gemilerde gerçekleşeceğinden de kimse bahsetmedi lakin Dünya mühendislik tarihine bakıldığında Askeri teknolojiler maliyetleri düştükçe sivil hayata geçer.
Transatlantiklerin (ki yazar burada aklına gelen tek gemi terimi transatlantik diye yazmış) Güneş enerjisiyle hareket etmesi konusuna gelince. 2 gün önce Türkiye'nin önde gelen ve tez danışmanım olan gemi makineleri Profesörlerinden birine Tezim üzerine danışırken Yenilenebilir enerji kaynaklarının gelecekte gemilerle olan ilişkisi üzerine konusu açıldığında ortak fikriyatımız, koskoca geminin Tahrik sisteminin tahmin edilebilir bir gelecekte güneş enerjisiyle besleneceğini düşünenlerle taşşak geçmek olmuştu.haliye konuyu ciddiye bile almadık hadi ben önemli değilim daha yüksek lisansı bile olmayan mühendisim de Türkiye gemi sektörünün değerli bilimadamlarından Koskoca prof? Ha yenilenebilir enerji için olumlu yönlerinden de bahsettik güneş enerjisinin düşük çaplı elektrik ihtiyacı olan gemi yardımcı makinelerinde nasıl kullanılabileceği üzerine bir sohbet yaptık.
işin daha ilginç yanı ise Güneş enerjisinin depolanması konusunda 4000-5000 KWlık makinesi olan bir geminin ihtiyacının hangi akülerle ne kadar sürelik karşılanabileceği he? 4000-5000 KW diyorum ha kafa bastı? istersen HPye çevireyim? Bu makineyi büyütebiliriz de ihtiyaca boyuta göre, Güneşten tahmin edilebilir gelecekte bu kadar enerjiyi sağlayabileceğini bir gemi için düşünmek, bir de bunun depolanacağını üzerine bir de güneş ışınlarının az, hiç vs olmayacağı dönemlerde makineye yetebileceğini düşünmek...
Üstüne üstük Ticari de olsa bir kara aracı yolun ortasında beklenmedik bir şekilde makinesi durduğun da sağa çeker, trense durur, Peki gemiler? bel bağlayamayacağın kadar güvensiz bir enerji kaynağıyla yola çık bakalım. Kal okyanusun ortasında, makineyi tekrar çalıştırana kadar milyonlarca dolarlık gemiyle, milyonlarca dolarlık kargoyla ve paha biçilemeyecek insan hayatıyla Allah'a emanet okyanusun ortasında dalgalarla bir oraya bir buraya git. Peki bir fırtına olduğunda? gemin alabora olsun, kıçını suyun içinde tutama manevra yapama vs vs.
boş konuşmak kolay. Güneş sınırsız enerjiiii, nasıl depolarız, ne kadar verimlidir, Depolarken, toplarken ki kullandığımız parçalar nasıl üretilir, Bunlar çevreyi nasıl kirletir ne olur ne gider sorma. sonra da Güneş enerjisiyle 4000 KWlık makineyi hareket ettir ve tahriği devamlı olarak sağla aferin Sizin gibi mallar gemiler rüzgar gülleriyle bile hareket eder der.
Uzun lafın kısası Teknoloji gelişecektir, petrol fiyatları, Nükleer enerji lehine arttığı zaman gemiler Nükleer tahrikle çalışmaya başlayacaktır, Güneş enerjisiyle gemi çalışacak zekası ise olmayan zekadır, Ha işin bilimadamları bunları da araştıracaklar, güzel sonuçlara ulaşacaklar, karadaki elektrik ihtiyacında hatrı sayılır yer edinecekler lakin gemiler için güneş enerjisi geyiği şuan için boş hayalperestlikten öte değildir. Sen önce 74 KWlık arabaları güneş enerjisiyle verimli bir şekilde çalıştır önümüzdeki 30-40 hatta 50 yıl içerisinde sonrasında ondan 50 kat 100 kat daha fazla güce sahip olan ve tahriğin birkaç yüz mil değil binlerce mil devam etmesi gereken Gemilere sar tamam mı?
Güneş enerjisiyle gemi çalışacakmış ya, hala gülüyorum bak. Geceler gündüz olacakkk, bulutlar saydam, 1 m2 güneş paneli binlerce KW elektrik üretecek, aküler dolup dolup bitmeyecekkkkk binlerce mil yetecekkkk
Aferin çok güzel hayal etmişsin.
ek yapayım: Buhar türbinleri konusunda (tribün değil bak cahil olup bu konularda yorum yapanlar cehaletlerini bu şekil ortaya serer genelde) 3 birim için 1 birim enerji elde edeceğiz yakın zamanda demek ezber konuşmaktır. Hani hayalinde güneş enerjisi çok verimli olacak ya, Heh işte sen onu verimli yaparsan buhar türbinlerinin verimlerini de yüzde 25-30lardan gerçekçi olarak bakarsak 40lara çıkartacak alaşımlar, teknikler geliştirilir, saçmasapan hayalperestler gibi bakarsakj hatta 50lere hatta 60lara 70lere ne de olsa herşey çok kolay.
adam akıllı kullanılırsa sorun oluşmadan ve çevreye de heslerden daha az zarar verecek santral tipi.tabi ülkemde ne kadar adam akıllı kullanılabilirse artık.
türk dil kurumu tanımı yok sanırım başlıkta o yüzden karışıklık oluyor.
nükleer santral,Nükleer reaktör yardımıyla elde edilen enerjiyi dağıtan merkezdir.
gelecekte atıkların bertaraf edilmesi gibi problemler çözülebildiğinde ve alternatifleri yeterli gelmediğinde kullanılması kaçınılmaz olabilir. mevcut durumda enerji üretmek amacıyla kurulması alternatiflerine göre tercih edilmemelidir.
yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasiteleri ülkelere göre değişim gösterir. her ülkenin enerji ihtiyacı, diğer enerji kaynaklarının durumu gibi etkenlerin hepsine birden bakılarak karar verliyor olduğunu sanıyorum. ülkemizin yenilenebilir enerji kaynağı potansiyelleri ile ilgili bilgi edinmek isteyenleri sözlüğün ilgili sayfalarına havale ediyorum.
az daha uğraşırsak rüzgar tribünlerine çarpıp ölen kuşlarla ilgili bilgileri, fotoğrafları falan da sözlükte görebilicez herhalde.