bugün binlerce uçağımız , onbinlerce tankımız , milyonlarca askerimiz dahi olsa göt kadar israil e karşı bile yapılacak olası bir savaşta radyasyon manyağı olacağımızı göremeyecek şuursuzdur. Nükleer silahların nasıl bir caydırıcılık unsuru olduğunun farkında da değildir.bu silahların sanayide yapıldığını sanıyor da olabilir.sonra sikko çevreci örgütlerin yönlendirmeleriyle bik bik öter bu şuursuz.tek bir nükleer silahı yokken nato nun en büyük ikinci ordusu , kahraman ordu , güçlü ordu masalların da inanır .
Bak şuursuz kardeşim ; türkiye nin bir an önce nükler silahlara sahip olması gerekmektedir.bunun da yolu nükleer teknolojiye sahip olmaktan geçer.evet riskli , evet tehlikeli ama çevremizdeki bütün ülkelerin nükleer silahlara sahip olmasından daha tehlikeli değil.
büdüt: hakkaten sanayide nükleer silah üretilebileceğini düşünen şuursuzların olduğunu da gördük.
daha önce çernobil ve şimdi de japonya da açtığı felaketlerden sonra hayatta en önemli şey insan hayatıdır diyerek karşı çıkıyor olabilir.
edit: yazar arkadaş israilin nükleer gücünden bahsetmiş bizim de sahip olmamız gerektiğini söylemiş
eğer türkiye ye yapılması planan nükleer santrali kastediyorsan o elektrik üretmek için kuruluyor aslanım. savaş gücüyle veya sanmakta olduğun atom bombasıyla alakası yok.
nükleer enerji santrali yapılarak doğal enerji kaynaklarımız hiçe sayılacak. ayrıca japonyada yaşananlar akıllanmamıza yetmedi mi? insanlar ölüyor şuursuz arkadaşım!
edit: 'konu hakkında yeteri kadar bilgi sahibi ol. sonra gel kozlarımızı paylaşalım, kim daha haklı?' derler adama.
grinpiys üyesi olan şuursuz insandır. türkiye ye kurulması düşünülen nükleer santral elektrik üretmek için kurulacak, doğrudur. her nükleer santral bulunan ülke bir nükleer yapılanma içerisine girebilir, bu da normaldir. iran ın yaptığı gibi... fakat abd, rusya, çin gibi nükleer güce çok önce sahip olan ülkeler arasında yapılan antlaşmaya göre, diğer ülkelerin nükleer enerjisi kontrol altına alınacak. zaten abd-iran arasındaki sürtüşme de bu yüzdendir. abd, iran ın nükleer santrallerini, nükleer silahlanmasını önlemek açısından kontrol etmek istiyor. haliyle iran da izin vermiyor. üstüne üstlük it dalaşına sürükleyerek, izotop zenginleştirme ile %7 ye ulaştım diyor. ki bu yüzde, amerika nın 7 sülalesini yamultmaya yeter. türkiye de kurulacak nükleer santral, türkiye nin paşa paşa kabul etmesiyle abd kontrolüne girecektir. dolayısıyla nükleer yapılanma imkansız gibi görünüyor. ekstra not olarak söyleyebilirim ki; türkiye, uranyum-239 elementini ham olarak abd ye gönderecek ve abd den nükleer santrallerde kullanılabilir olan uranyum-235 izotopunu yeniden satın alacak. çünkü türkiye nin teknolojisi izotop zenginleştirme yöntemini başarabilecek seviyede olmayacaktır. uzun lafın kısası, abd her alanda olduğu gibi bu alanda da türkiye nin ensesinde olacaktır. biz günahsız halk ise sadece elektriğimizin daha ucuz olması ve medeniyete bir adım daha yaklaşabilmek adına nükleer santral kurulmasını istiyoruz. hele bir kuralım, elbet bizim de bir gün atom bombamız hatta hidrojen bombamız olur.
nükleer santrallerde aciga cikan hidrojen gazindan esinlenip, hidrojen bombasi veya uranin parcalanmasindan sonra olusan plutonyum elde edilip bir atom bombasi yapilabilinir.
atom bombasi yapiminda nükleer santrallerin önemi tartisilir; fakat olasi bir savasta; birbirlerine atom bombasi atan ülkeler arasinda kalip, "dur lan bi tane de ben atacagim!" diyerek bokunu cikartmak ise tamamen sacmaliktir. cünkü; bir israil´in, bir iran´in veya rusya´nin kalkip bir baska ülkeye atom bombasi atmasi öyle kolay degildir.
madem ki politikayla ilgileniliyor, su da göz ardi edilmemelidir. her ülke kendi cikarini düsünür ve bu dogrultuda hareket eder. bir ülkenin baska bir ülkeye atom bombasi atmasi sonucu, üstüne gelecek olan ülkelerin sayisi oldukca fazla olacaktir. böyle bir durum söz konusu olsaydi amerika ve rusya arasinda coktan olurdu. hatta atmis oldugu atom bombasi doga dönüsümüyle beraber kendi dötünde bir fitil gibi patlayacagi icin hic bir ülke yapmaz.
su anda ellerinde atom bombasi bulunduran ülkeler, sadece birbirlerine göz korkusu vermek icin o bombalari ellerinde bulundurmaktalar. ayrica atom bombalari parcalarina ayrilip, islenemiyecek hale getirilsin diye ugras veren toplumlar olusturmak yerine, hala anlamsiz bir sekilde atom bombasi taraftari olusmakta. bir de atom bombasi artik tarihe karismisken, millet ileride radyo dalgalariyla is görecekken, atom bombasiyla ne yapilinabilinir ki?
birakin bombayi, nükleer enerjiye kendini baglamis olan kesimlerin daha farkli kaynaklardan da enerji elde edilebilindigini ögrenmeleri gerekmekte.
Sunu da göz ardi etmemek gereklidir. Iran, uran zenginlistirmeye basladiktan hemen sonra, bir nükleer santral projesinden bahsedilmeye baslanildi. önceden de var olan bu proje amerikalilarin türkiye üzerindeki agirligi yüzünden gerceklesememisti. simdi iran basladi ve türkiye ise iran´in komsusu. amerikalilarin düsüncelerine göre "n´olur n´olmaz, biz tedbirimizi elden birakmayalim, türkiye´ye de bi nükleer santral yapip, iranlilarin gözünü korkutalim. nede olsa türkiye bizim kuklamiz, ne dersek yapacaklardir." düsüncesi ile kurulacagini da unutmayalim diyerek bir komplo teorisi de ortaya atmis olayim.
nükleer santrali,nükleer silahla karıştırandan daha ahmak değildir.zira sen denizlerindeki dip ve yüzey akıntılarını,rüzgar gücünü doğru düzgün kullanamıyorsun sonra insan hayatı için cok tehlikeli olan bir yatırım yapmayı planlıyorsun .
üretilen elektiriğin ortalama fiyatı 13.32 kuruş, nükleerden elde edilecek elektriğin fiyatının 28.7 kuruş olması bir yana, olası ölümcül riskleri, propan ile uranyumun ayırdına varamayan başbakan'ın varlığı nedeniyle hayır diyen şuursuzdur!...
ab ülkelerinden türkiye'de nükleer santral kurulmasına karşı çıkan üç ülke var. biri yunanistan biri kıbrıs rum kesimi.
şu beğenmediğimiz ukrayna'da 15 tane nükleer santral var. nüfusu 45 milyon. ufacıcık ermenistan'da bile var ve bir tane daha yapıyorlar.
çevremizde bir çok nükleer santral var. onlardan biri zarar gördüğünde türkiye'ye bir şey olmayacak mı? kafamızı kuma gömersek kurtuluruz diyorsanız herkes teknolojinin nimetlerinden faydalansın, biz çıplak kıçımız dışarda bekleyelim.
radyasyondan mı korkuyoruz. pekala zaten hayatımızda iç içe olduğumuz radyasyondan ne kadar korunuyoruz? koca bir hiç. enerji üreten veya kullanan bütün aletler radyasyon ortaya çıkarır. hatta bazen düşünüyorum. radyasyon enerji midir diye. bir bilimsel araştırma sonucu radyasyonun enerji ile aynı anlama geldiğini söyleseler hiç şaşırmam. enerjinin yaydığı ışına radyasyon diyebiliriz. bir nevi yan etki gibi. arabanız çalışırken yaktığı mazot, benzin gibi yakıtlar da yandığında radyasyon yayar. radyo yayınları da radyasyon yayar. günlük yaşamda hiç yanımızdan ayırmadığımız cep telefonları ile yaydığımız radyo dalgaları ilk önce bize zarar veriyor.
madem radyasyondan cok korkuyorsunuz televizyon, radyo, cep telefonlarını çöpe atalım. doğalgaz yakmayalım. odun kömür de yakmayalım. ısı kaynaklarının hepsi de radyasyon yayar.
hatta daha ileri gidelim. bütün insan ve hayvanlardan uzak duralım. çünkü canlılar da bir radyasyon yayar.
radyasyon hayatımızın her yerinde var. teknolojik gelişmeler arttıkça kanser oranlarının artışının sebebi de bu. çünkü gittikçe artan oranda enerji kullanıyoruz. kullandığımız enerji ile orantılı olarak aldığımız radyasyon artıyor. şöyle diyebilirsiniz; tamam kardeşim ben radyasyon istemiyorum. o zaman ortaçağa dönelim. bütün enerji üreten veya tüketen aletlerimizi atalım.
zaten nükleer santral istemezseniz zamanla biz kendi ortaçağımızda kalırken millet jüpiterde koloni kurmaya başlayacak. nükleer santraller çok aşırı enerji ürettiğinden çok aşırı radyasyon ortaya çıkıyor hepsi bu. aslına bakarsan en çevreci enerji üretimi nükleer santraller. barajlar kurarak akarsuları bozmuyorsunuz, suni barajlarla doğanın düzenini ve çevreyi bozmuyorsunuz. havaya zehirli gazlar vermiyorsunuz. dikkatli olunduğu sürece en çevreci enerji kaynağı.
arabalar fosil yakıtlarla çalışıyor. çevreye verdikleri zarar inanılmaz. yüzyıl önce elektrik elde etmek daha pahalı olduğundan insanlar fosil yakıtlarla çalışan arabalara yöneldi. zamanla fosil yakıtlar çok değerlendi. günümüzde elektirik enerjisi daha ucuz ve kolay ulaşılabiliyor. ayrıca fosil yakıtların nasıl savaşlara sürüklediğini dünyamız bol bol gördü. ve gittikçe dünyada bu yakıtlar azalıyor. hazıra dağ dayanmaz. 6 milyar yılda oluşan rezervler gittikçe bitiyor. devir atom çağı. buna ayak uyduramayanlar da geleceğin kaybedenleri olacak.
çernobil ve japonya haricinde ne gibi örnekleriniz var. peki termik santral yapımında ölen ve akabinde dumandan dolayı kanser vakalarında artış görülen köylüme ne gibi önerileriniz var.
nükleer enerji olmazsa olmazımızdır bir an önce gerçekleşitirlmesi bu ülkenin yararınadır. fay hattı zırvalarıyla uğraşmayın boşuna. elin japonu çok mu aptal ki fayları es geçipte santralı kurdu.
her depremde nükleer santralin yıkılacağını düşünen şuursuzdur. iyiki japonyada oldu. zaten santrali yıkacak bir deprem olduğunda o bölgede fazla yaşayan insan kalmayacağından pek de önemsenmemeli.
çevreci zırvaları da beni öldürüyor kusura bakmayın ama nükleer enerjinin atığı kullanılmış yakıt çubuğu ve bir yılda ortalama bir yemek masası büyüklüğüne denk geliyor bu çubuklar.
ayrıca teknolojinin gelişmesiyle ilerde tekrar tekrar kullanılma ihtimalleri de var bu yüzden hiçbir ülke bunları satmıyor. devletlerin çıkarlarını baltalamak isteyenler salladıkça siz de kanıyorsunuz.
japonya gibi teknolojide gelişmiş bir ülke patlayan nükleer santral kontrol altına alınamadıysa ve çözüm bulamıyorsa, Türkiyede olmamasıhayırlıdır.
not:kabul edelim. 6.5 noktalık depremde yerle bir oluyoruz. Başbakan torunlarının yurtdışından büyütmeyecekse, gelecekleri için tekrar düşünsün derim. arkada bırakacağın sevdiklerini nükleer felaketle başbaşa bırakacagını iyi tartmalıdır.
"nükleer atıkların bertaraf edilmesi için hangi yöntemi kullanacaksınız" sorusunu sorarak kendisine şuursuz demiş olan ilkel primatları gafil avlayacak insandır.
yok lan bir yolu. teknoloji daha o kadar gelişmedi ki başka bir ülkeden teknoloji transferi yapasın. alacaksın ya gömeceksin ya başka bir ülkeyi kekleyip ona göndereceksin ya da bu şuursuz senfonisi söyleyenlerin bir tarafına tıkacaksın atıkları. dur ya son seçenek cazipmiş aslında.
güzel ülkesinin güzel havasını solumak istediği, insan hayatına önem verdiği, doğayı, tüm canlıları sevdiği ve onlara zarar gelsin istemediği için '' şuursuz '' damgası yiyen insandır.
iki agacın doğa için ne kadar önemli olduğunu düşünmeyen şuursuzların,savunduğu entrydir.
not:çoluğu cocugu yoktur. çok istediğiniz. nükleer santral kurulurda, inşallah götünüzde patlar.
tsunamiden oldu diyenler. türkiyeyi tsunami vurmazmı sanıyorsun.?yazık lan size.
beyinsel sinir uçlarının birbirini etkileyerek beyinde normal bir bireyin sergileyebieceği normal bir algılama gerçekleştirebilen
sıradan senin benim gibi normal bir şuur hali, bilmem anlatabildim mi.