efsane bir eylemdir. çavuş olmadan önce, daha usta birliğine katılalı bir ay olmuş. gece 2-4 nöbeti. uykunun en güzel, en tatlı olduğu saatler amk. boş silahla yiyecek depo önünde nöbet tutuyoruz. dedim ben dayanamıyorum, zaten hem s1 hem s3 yazıcılığını yapıyorum, uyucam ben dedim arkadaşa. mevsim kış. buz gibi demir mazgalın üzerinde bir karton bulup uyudum. kapkaranlık bir de durduğumuz yer. silahı da koydum mazgalın üzerine. aradan zaman geçti. bu salak da ayakta uyumuş. bir land rover sesi geldi. devriye amk. tugay'da nöbetçi komutan. tabi sesi duyar duymaz kalktım hemen.
silahı almayı unuttum amk. gittim tekmil verdim araçtaydı kendisi. ismimizi falan yazdı çizelgede. tam gidecekken bir dakika dedi. senin silahın nerde? dedim komutanım ben yeni geldim henüz silah vermediler silahsız tutuyorum nöbeti. he iyi tamam dedi, kolay gelsin dedi gitti. amk yusuf yusuf oldum haha. ama kendi cesaretimi de takdir ettim.
bu da böyle bir anımdır.
Asker sayısı yetersiz, görev fazla olunca kaçınılmaz sonuçtur. Jandarma'da özellikle az asker, çok iş sıkıntısı halen sürüyor, askerlerin koşulları yine iyi değil. O tempo, normale dönmeden askeri suçlamak haksızlık olur. Askeri açken, kebap götüren rütbeliler ne dediğimi iyi anlayacaktır. Asker, jandarmadan tamamiyle gitsin, o zaman mıntıka yapan, nöbet tutan rütbelileri görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Emretmek kadar emredilmenin de tadına bakarlar.
bütün gün yardırdığınızı ve kendinizi yatağa zor attığınızı düşünün... sonra gece saat üçe çeyrek kala biri gelip sizi uyandırıyor. 15 dakika içinde kamuflaj (ve botlar tabiki) giymezseniz götünüzden kan alınacağı garanti...
saat 3'te ankara'da -10 derecede doldur boşalt istasyonundasınız. ve nöbet değişimi... 2 saat boyunca bir kulübede uyumadan duracaksınız.
şimdi en ilginç olan noktaya geliyorum; güzeldi... güzel değildi ama güzeldi.
Uykuya dayanıklı isen uykucu olanları senin mevzine verirler. Böylece hem gözetleme yapar, hemde yanında ha bire kestiren uykucuyu uyanık tutmaya çalışırsın. Diğer mevzılerde dönüşümlü uyku uyunurken sen ondanda olursun.
Sonra hava kararınca araziye çıkarsın uykusuz, uykusuz.
Tabiki bu eskiden ohal bölgesinde yapılan askerlik için geçerliydi. Subay, astsubay arkadaşlar varsa yanlış anlamasın. Batı kışlalarında elbette dönüşümlü uyku yasak.
Gece bir katil yakalayıp dönüşte 3-6 nöbetinde uyumayıp,öğlen tekrar 12-15 nöbetinin şahsıma gelmiş olması sonucu boynumun ve miğferimin arkaya düşmesiyle birlikte maruz kaldığım, yediğim azarla utanmam sonucu boynumun ve miğferimin öne düştüğü durum.
alay mahkemesinde de davası görülebilecek, 10 günden 1 aya kadar oda hapsi ile cezalandırıldığınız, yattığınız süre kadar geç terhis olabileceğiniz, dünyanın en pahalı uykusudur.
Bir anım var içimden anlatmak geldi, sıkılmayacaksanız anlatayım.
Sene 2008 Hakkari Yüksekova sınır karakolundayız. Bizde öyle üç beş nöbeti falan yoktu, akşam altıdan sabah altıya kadar sabit kule nöbeti. Sabah git yat, öğlen kalk, içtima, eğitim derken saat altı nöbete devam, şeklinde ilerlerdi şafak.
Bizim karakolun altı komple kurukafalarla, iskeletlerle doluydu. Komutan; “eskiden burası mezarlıkmış” derdi. ama bilemeyiz tabi üst üste kemiklerin olması pek mezarlık gibi durmuyordu ve geceleri sesler geliyordu toprak altından, ya da korkudan bize öyle geliyordu. herneyse günlerden bir gün yine kule nöbetinde iken.
Saat üç civarlarında acayip çişim geldi. Büyük tuvalet olmadıktan sonra oraya bir yere salardık. Benim vicdanım rahat değil, tırsıyorum bir yandan da, her yer kuru kafa. Artık yapacak bir şey yok oraya bir yere yaptım. Ardından girdim mevziye. Hava eksi yirmi civarlarında, beni bir uyku bastırdı ama ne uyku öyle böyle değil. Normalde hiç uyumam ama sanki ben bende değilim bilinmeyen bir güç gözlerimi kapatıyor, derken.
Derken oturduğum yerde kafamı duvara yaslamışım farkında değilim. Sonra mevziye iri yarı, heybetli bir adam girdi. Komutanın yakaladığını düşünerek hemen ayağa kalktım tekmil verdim. Ses yok, kapkaranlık bir silüet. Birden boğazıma sarıldı, bırakmıyor. Ben kımıldayamıyorum, konuşamıyorum. Kendi kendime dedim tamam buraya kadarmış. Sonra karanlık gölge birden bıraktı beni. Gözlerini gözlerime dikti “bir daha sakın üzerime işeme” sonra uyandım.
O olaydan sonra pet şişe taşımaya başladım mevziye işeme işini öyle hallettim. Artık bilinç altımıza işlemiş de o yüzden mi oldu, yoksa paranormal bir tecrübe miydi yaşadığım bilinmez, ayrıca sıkılmadan okuyanınız olduysa eyvallah hakkınızı helal edin.