bir iki hafta içinde müsait bir zamanda gideceğim yer. tek gitmek istemiyorum sevgili yazarlar. nusrete gitmemiş ve gitmek isteyen 200 tl gözden çıkarabilecek birileri benle gelebilir.
amerikalılar eleştirince bizim milletin de gaza gelerek, hakkında linç kampanyası başlattığı sonradan görme şef. arkadaş yeni mi aklın başına geldi yoksa düşünebilmek için amerikalının aklına mı ihtiyacın vardı? sen bu herifin kıllı kollarından dökülen tuzlu eti ağzının suları aka aka yemiyor muydun? sonrada "off bize ne kitledi" diye ınstagram'dan yediğin kazığı paylaşmıyor muydun? ne oldu şimdi, ne değişti? aynı kalitede eti daha ucuza benzer kalitede mekanlar da yapıyordu. ayrıca tuzu da o kıllı kollarının arasında gezdirerek dökmüyorlardı. başkası dokunsa ortalığı ayağa kaldırdınız ama nusr-et'in pişmiş etinizi mıncıklarken mest oldunuz. buradan ne sonuç çıkıyor size söyleyeyim: ne kendi zevkiniz var ne de düşünceniz. başkaları sizin yerinize beğenip, düşünüyor. afiyet olsun.
sene 2001 ben üniversitede yüksek lisans yapıp ufaktan da iş hayatına atılmak vesilesiyle amca oğlunun şirkete personel müdür olarak çalışmaya girdim. birkaç ay çalıştım ve ortama çalışma çabasını tez atlatıp, işimi bir hayli sevdim. derken bir gün iş görüşmesine kara kuru, bağrı yanık, tezek kokulu esmer bir delikanlı iş başvurusu için şirketimize geldi. dediğine göre iş başvurusu için gelmiş, ne olursa yaparım diyor. allah allah, soruyorum iş tecrüben var mı, daha önce koftecide çalıştım diyor. ama üstüne, ne olursa yaparım beyim diyor. şöyle baştan aşağı suzdum. delikanlı paraya çok mu ihtiyacın var dedim. evet beyim okuyorum,okurken haliyle param yetmiyor, elimde ekmek tutsun istiyorum dedi. acıdım. yavaşça sırtına vurup, gel seni sekretere yonlendiriyorum, benim yemeklerimi pişiren adam olarak ise başlayacaksın dedim. çok sevindi. elimi öpmeye, ayaklarima kapanmaya falan çalıştı, estağfurullah dedim yolladım. ertesi gün bana 2 porsiyon kırmızı et, pilav ve salata yap, vücut geliştirme ile uğraştığım için bana bundan sonra her gün et yemekleri ve genellikle de kırmızı et yapacaksın dedim. tamam beyim deyip koşarcasına çıktı. arkasından kuru bir gurur ve sevinçle bakakaldım. her gün öğle ve yoğun olduğum günlerde akşam yemeğimi yapmaya başladı. genellikle et yemekleri yapmasını emrettiğim için kırmızı et içeren yemekler yapıyordu ve bazen yaptığı eti beğenmediğim için daha güzel yapabilmek, fedakar ve çok sevdiği patronunu ve aynı zamanda bu ışte allame-i cihan olmak için canla başla çalışıyordu. aylar geçti ve yıllara erdi. benim lisansim bitti.nusret de artık usta bir etçi olup çıkmıştı. yollar burada ayrılıyor genç adam dedim.vedalaşırken gözleri yaşlı, kalbi minnet dolu şekilde, şükranlarını sunup, beyim ben et restoranı açacağım dedi ve oradan yürüdü gitti. bugün ise ünlü nusr et'in sahibi oldu.
şöyle geçmişe bakiyorum da elimde büyüdü gitti kerata. vay be.
çok başarılı etleri olan mekan fakat gittğinizde bir maaşınızı gözden çıkarmanız gerekiyor. hesabı istediginizde hisse mi satın aldık acaba diye düşünebilirsiniz.
Mahalle kebapçısından farksız olmasına rağmen, yaptığı son derece etkili reklam politikası sayesinde, sattığı eti 3-4 katı fiyatına insanları razı etmiş firma. Mutfağı esnaf lokantası mutfağından farksızdır ama isim nusr-et olunca herkes bayılarak yiyor.
Ne kadar tiksinsem de kendisinden pr ve marketing sayesinde bir biftegi 300 tlye iteleyebiliyor bugun. Elinde sermaye olup biraz kafa calisinca isler tikir.
Meksikali uyuşturucu kaçakçılarına benzeyen adam.
Şöyle ağzını büküp poz veriyo ya o pozuna feci gıcık oluyorum. Küçümser bakiyo böyle.
Bu adamin 4-5 yıldır etiler de dükkanı vardı ama daha bu sene patladı ünlülerle ezik ezik foto çekilmeye çalışırdı geçmişini silemezsin nusr et.şimdi boşuna öyle havalı pozlar verme simsiyah gozluklerinle.