ilk türk uçağının üretildiği fabrikanın kuruluş öyküsü, sivaslı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen nuri demirağ'ın istanbul'a yerleşmesiyle başladı.
nuri demirağ, 1922 yılında sigara kağıdı üretmeye başladı ve zengin oldu.
nuri demirağ, ilk olarak avrupa uçak üretim merkezlerini ziyaret etti. yurda dönünce, anlaştığı çekoslovak firmayla beşiktaş'ta ilk uçak fabrikasını kurdu.
ilk siparişi, türk hava kurumu verdi. böylece 10 eğitim uçağı, 65 de planör ile nu. d. 38 adlı yeni bir uçağın imaline başladı. bu uçak, çift motorlu yolcu uçağı olacak, savaş zamanında eksiksiz bir bomba uçağına dönüşebilecek, 270 kilometre hızla gidebilecek ve 5500 metre yükseklikten uçabilecekti.
üretilen bu ilk yolcu uçağı avrupa'nın da dikkatini çekti.
demirağ'ın yanında çalışan uçak mühendisi selahattin alan'ın yere çakılan bir uçaktan sağ çıkamaması üzerine türk hava kuvvetleri güvenliği olmadığı gerekçesiyle siparişleri iptal etti. demirağ, 1945 yılında fabrikayı kapattı.
Nuri Demirağ; bir başarı ,girişimcilik hayat hikayesi.Hayal etmek , düşünmek ve uygulamak kavramlarını anlamış bir yiğit.Ziraat Bankası memurluğundan geldiği nokta.
ilk uçak fabrikası , ilk uçak üretimi , ilk yeşilköy havaalanı.
rejimin şuursuz ve egoist tutumlarından dolayı öldürülen bir uçak sekötürü.
o günler için önemli bir adım lakin abartmayalım çünkü yanlış bilinen konular var.
bi kere teknoloji transferi gene avrupa dan yapılmış.
detayı bilmiyorum ama en önemli konu bu.
oturup kafa patlatıp teknoloji üretilmemiş.
büyük ihtimal şimdi olduğu gibi önemli parçalar ithal veya oradan gelen mühendis vs ile burada üretiliyordu.
tabi bu bile güzel bi iş, o günler için.
kapatılmasına gelince. elbette hatadır. teknolojik olarak hatadır ama işin bir de siyasi kısmı var.
oranın kapatılması karşılığında ne tavizler alındı acaba ya da alındı mı? bilmiyoruz.
geçmişle övünmek ya da geçmişe ah etmek tembel işidir.
binlerce mühendisimiz var. al bir uçağı kopyala. zor iş mi?
kopyalarken çok şey öğrenir ve teknolojik seviye atlarsın. belli bir seviyeye gelince de teknoloji üretimine para harcarsın.
bu kopya işi öyle sanıldığı gibi know how sorunlarına yol açmaz.
bakın yollara bütün arabalar birbirinin kopyası yani artık herkes yolunu bulup, ufak değişiklikler yaparak kopya çekiyor.
montajcının biri eksilemiş te adamlar illa bişeyi en tepeye koyup tapınır gibi biat edecekler ya. illa bir efsane lazım, onlar için.
sonrada oo vay vay yazık lan. kapatmışlar işte deyip ah vah edecekler.
efsanelere sığınma koçum.
bugüne bak.
onları an fazla örnek olarak izle, anla. sana düşen oturup uçak yapmaktır. ağlamak değil.
her üçünün de hikayesi yürek burkar.
bir şekilde girişimleri engellenmiş, girişimlerine ket vurulmuş.
vecihi hürkuş, ilk yerli uçağı yapmış, ilk tayyare okulunu açıp sivil havacılık üzerine pilotlar yetiştirmiş, türkiye'nin ilk özel havayolu firmasını kurmuş.
lakin iflas etmiş.
pek çok zengini sıfırdan yaratan devlet vecihi hürkuş'un iflasına kayıtsız kalmış, ne hazindir ki apollo-11'in aya fırlatıldığı gün vecihi hürkuş vefat etmiş...
sütlüce'de ilk özel silah fabrikasını kurmuştur.
bu fabrikada türkiye kendi tabancasını, tüfeğini, top ve havan mermisini üretir, lakin toplam 25 ülkeye ihracat yapan bu fabrikanın müşterileri arasında türk silahlı kuvvetleri yoktur.
nuri killigil'in silah fabrikası mısır, pakistan, iran gibi ülkelere silah satarken, türk ordusu nuri paşasından silah almaz.
ve bir gün sütlüce silah fabrikasında patlama olur. 27 can'ın şehit olduğu patlamada nuri paşa'nın da fabrikada olduğu belirtilir, lakin hiçbir zaman cesedi bulunamaz.
türkiye'de bir başarı hikayesi daha böylece cezasız kalmamış olur.
nuri demirağ ise yukarıdaki ikisinden daha büyüktür, daha kurumsal, daha zengindir.
yani bir nevi holdingtir.
uçak üretir, ürettiği uçaklara her ülkeden talep gelir, sipariş gelir bir tek kendi ülkesinden talep gelmez.
hollanda'ya uçak satar, türkiye'ye satamaz.
yukarıdaki her üç örnek de cumhuriyetin, devletin hatasıdır.
türk sanayisinin duayeni 3 isim devlet tarafından yok edilirken, ankara'da bir bakkal dükkanından koç holding yine devlet eliyle yaratılmış ve büyütülmüştür.
aradaki fark şudur.
nuri demirağ, vecihi hürkuş ve nuri killigil tamamen türk mühendisliği ile, türk işçisi ile yerli ve milli ürünler ortaya çıkarıyordu.
ama onların yerine devletin yarattığı koç holding gibiler üretici değil, montajcıydı.
(bkz: devrim arabaları)'nın hikayesi de buna benzer.
bizim "üretici değil montajcı" olmamızı isteyenler yüzünden devrim arabaları yürümez, yürütülmez...
ha o dönemin şartlarına bakalım.
gerek ismet paşa'nın chp'si, gerek menderes'in dp'si.
biri ingilizlerin, diğeri amerikalıların baskılarına boyun eğmiştir, boyun eğmek zorunda hissetmişlerdir kendilerini.
şimdi düşünüyorum da, yurtdışına domates, narenciye, üzüm, fındık verip her biri bir şehir gibi dev fabrikalar kuran atatürk bir 10 sene daha yaşasaydı, hem demirağ, hem hürkuş, hem killigil kuruluşları bugün koç holdingden kat kat değerli birer holding olabilir, forbes listesinde ön sıralarda yer alabilirdi...