avrupalı olsaydı ödül alamazdı. anlattığı köylü hikayeleri, doğulu yerlilerin ilginç dünyası kategorisinden ödül alıyor. bir zamanlar kafeste sergilenen zenciler gibi bir şey. yoksa nuri, evrensel bağlamda oldukça çapsız bir yönetmendir.
diğer uğraş alanı da fotoğraf sanatçılığı olan güzel insan. sanatsal filmlerinin bile fotoğraf sergisi tadında olması görsel sanatlara ne derece önem verdiğinin kanıtı.
“Mütevazılık falan hiçbir zaman gerçek bir üst değer olamamıştır bizde! Bir ortamda mütevazı olmaya kalkarsanız, saygı hemen azalmaya başlar, hissedersiniz.”
çünkü bir sene önce yılmaz güney'e ithaf ettiğinde kimsenin hoşuna gitmemişti. o da gereğini yaparak bir sene önce ödülü ülkesinin mağdur ettiği sinemacıya ithaf ettiğini unutturuvermiştir.
taşra hikayelerinin en güzel anlatıcısı. filmleri taşra insanları ve hikayeleri üzerine dayalıdır. ülkeyi anlamak ve yabancılara anlatmak için kullanılabilir, tavsiye edilebilir. tanıl bora kitaplarıyla beraber ülkenin taşralılığını en güzel anlatan sanat eserleri kendisine aittir.
bir ilginç adam. kendisi sanırım herkestir, halkı çok iyi anlayabilmiştir, tüm hisleri sezebilmiştir. dile ve estetiğe de hakim. gerçekten harikulade biri.
bir zamanlar Anadolu’da ile devleştiğini düşündüğüm efsane yönetmendir. senaryoya ve etrafa; etrafındaki şey her ne ise farklı baktığını ve bunun asla öğrenilmiş sanat olmadığını düşündüğüm sanat insanı. ahlat ağacı’nı merakla bekliyoruz.
türk sinemasının en büyük yönetmenlerindendir. düşük tempoda filmler çeker. anlamak zordur. anlatım şekli harikadır. izlenilesi filmler yapar. türk filmini dünyada temsil etmiştir cannes sahibidir aynı zamanda. başarılarının devamını dilerim.
niye bu kadar büyütüldüğünü biliyorum, zira insanımız aklı başında, aydın insanlara aç, böylelerinin özlemi içinde. fakat nuri bilge ceylan ne kadar aydındır, sandığınız kadar aydın mıdır, bu onun iki cümlesini buraya yazmakla anlaşılmaz. eserlerine bakmak, kişiliğini bilmek gerekir.
son iki filminde biraz ilerleme gösterebildi çok şükür, en azından filmleri bir şeyler anlatmaya başladı. iklimler ve üç maymun'a bakın mesela, filmi izlemeniz gerekmez, fragmanlarına bakın, saçma sapan sevişme sahneleri falan var (sanat filmi olduğundan her şey mübah). hele ki karısıyla oynadığı filmde başka bir kadını yere yatırıp üstüne çıkmalar vs. noluyor lan! ne yaşıyorsunuz siz? nasıl bir kafa yapınız var karı-koca anlamadık ki, bu ne rahatlık? şimdi bunları yapınca aydın oluyor muyuz mesela sizce arkadaşlar? bunları bakkal hamdi abi yapınca, hele ki bir de videoya çekince, mahallenin sapığı oluyor da çünkü!! aydın'lığa bu tarz hareketler de dahil mi dersiniz?
ben kendi adıma kış uykusu'nu da seyrederim, recep ivedik 5'i de. recep ivedik'e gülerim, ama kış uykusu da başka yerlere götürür beni. birçok filmde olmayan, düşündürücü diyaloglar vardı kış uykusu'nda. fakat soru şu: komedi çeken adam niye aydın olamıyor? şahan niye aydın değil mesela? nereden biliyoruz aydın olmadığını veya nuri'den daha aydın olmadığını? zaten absürt bir komedi filmi çekiyor, yani aydınsa da orada size bunu gösteremez. belki de gündelik hayatında aydın aydın takılıyordur.
yani şunu diyorum, kimde ne var, kim kimdir, nedir, öyle kolay anlaşılmaz. aydın olmak, bilgili olmak, entelektüel olmak iyi insan olmaya yetmez. o nedenle birisini belirleyip yüceltmek yerine kendimize bakmak, kendimizi ileriye taşımak lazım. aydın olmanın birincil şartı 3 saatlik dramlar çekmek değildir anlayacağınız.
kişilik olarak zeki demirkubuz'un tam zıddı olan mütevazı insan. sinemayı sevmediğini, edebiyatın ondan daha üstün bir sanat olduğunu söyler. insan kalbini bir şeye bağlarsa ondan mahrum kalıyor ve bir insan o şeyi çok büyütmeyince o şey ona kendini veriyor.. Peki NBC sinemacı olarak nerededir? NBC'nin profesyonel sinemacılar içinde büyük saygı gördüğünü düşünüyorum. ismini hatırlayamıyorum ama iki dizide çok açık biçimde Üç Maymun'da işlenen fikirlerden esinlenen yerler gördüm. Üç Maymun'da yoz politikacı şöförünün karısını kandırmak için ona çok şiir severim falan diyor bunun genç adam versiyonunu bir dizide aynen gördüm. Ama orada daha yapay, kör parmağım gözüne yapılmıştı . bir başka dizide de gece vakti yolda birine çarpma sahnesi var. şimdi reklamı bilinen bir kanalda dönüyor her saniye. bu da üç maymun filminin başındaki sahneye bir gönderme olmalı.
Aslında Nuri Bilge Ceylanla tanışsam bütün filmlerinde başrol kaparım, donukluk, tekdüzelik, toplumdan soyutlanmışlık, umursamazlık, kederli bir surat ifadesi,
NBC filmlerinin karakterlerinin bütün özelliklerine reel hayatta sahibim.
perşembe günü film ekimi kapsamında beyoğlu sinemasında çok ne olup olmadığına bakmaksızın rastgele bi filme bilet almıştım. işten 18 de çıkıyorum. 10 dakikada taksim'de olsam, yemeği atıştırsam, sonrasında yeşilçam sokağı'nda bi çay içsem 10 dakika kala sinemaya giderim diye düşünüyordum.
planlamada düşünülmeyen tek husus sinemaya giderken çişimin gelmesi oldu. beyoğlu sinemasının tuvaletine girmekte fayda var derken, pisuarda usulca işimi görürken, birden borazan sesli iki adam yandaki pisuarlara sıralandı. en sağdaki pisuardan hafifçe soluma baktığımda karşımda nuri bilge ceylan'ı gördüm.
o an için çişi tazyikten yavaş moda aldım. o çiş artık ulvi bi çiş haline gelmişti benim için.
filmde de üç dört sıra arkama oturmuştu nuri ağabey.
Dünya sinemasının (sinemanın insanları eğlendirmek dışındaki kriterleri açısından) en önemli yönetmenlerinden olup ülkemizin sağlam entelektüellerindendir.