Nuri bilge ceylan iyi filmlere sahip ama iyi bir yönetmen mi?
Gaspar noe,lars von trier,david lynch gibi daha pek çok sayabileceğimiz yönetmen gerçekten teknik olarak iyi işlere imza atmışlardır ve derinlik olarak da nuri bilge ceylan filmlerinden daha aşağı kalır yanları yoktur.peki ceylan bu teknik zayıflıkları minimalist bir tarz yaratmak amacıyla bilinçli bir şekilde mi tercih etmiştir yoksa imkanları mı bu kadardır?
Ne fark eder ki?
Sonuçta ana akım sinemanın yavanlığından,içi boş gürültüsünden sıkılan izleyiciye bir seçenek sunmuyor mu?bunu hangi amaçla ya da hangi bilinçle yaptığı o kadar da önemli mi?
Bir de ceylan'a burjuva özentisi,fakir,bir baltaya sap olamamış adamların mastürbasyon malzemesi yakıştırması yapanlar var.sanat herkes için değil midir?sadece belirli bir zümreye mi aittir?alt sınıflar kutsal damacanalar'a mı mahkumdur?hem insanların sanatla bile olsa kendilerini ayrıcalıklı hissetmek istemelerinde ne sakınca vardır?art house seven her alt sınıf birey özenti midir?
Falan filan...
Tamam iyi bir yönetmen ama abi çok iyi yahaaa şuna bak ef sa neee yorumları yüzünden tiksindim doğrusu
Abartıyı ne çok seven bir milletiz. Kimisi Adamın tek filmini izlememiştir cafe de siper biri ya bencede der, bunu demezse, masada cahil ve kültürsüz olarak görülecek.
Nuri konular yaratıp anlamanızı sağlama gayretine girmeyen, sanatı halk için icra etmeyen bir yönetmendir. Filmlerindeki boğuculuk bundandır belki de, kişi kendini sorgularken film boyunca; aslında kendinden sıkılıp bunalır aynı zamanda.
Size kafanızı dağıtacak filmler çekmez, kafanızın içindeki en derin düşüncelere ulaştırır. Tamamen içe dönüktür filmleri. Kendi gerçeklerine ulaşmak isteyen, kafasını kumdan çıkarıp farkındalık oluşmasını dileyen izleyici kitlesinin olması da kendisine duyulan saygının bir diğeri.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde içişleri Bakanlığı Göç idaresi Genel Müdürlüğünce Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle 14-21 Haziran'da çevrimiçi düzenlenecek Uluslararası Göç Filmleri Festivali'nin jüri başkanı.
izlediğim her filminin net 1 hafta etkisinde kaldığım, yönetmendir. 1 hafta sonrasında ise ara ara sahneleri hatırlamaya devam ediyorum. Filmlerini izledikten sonra ben de oluşan duyguyu tarif edebileceğim bir kelimeye rastlayamadım henüz..
1959 yılında istanbul'da dünyaya gelmiştir. altın palmiye ödülü almış türk yönetmen, senarist ve ödüllü fotoğrafçıdır. en etkin yılları 1995 yılından halen devam etmektedir. altın palmiye, altın portakal en iyi yönetmen, ulusal film yarışması en iyi senarist ve bir çok ödül almıştır. en iyi eserleri kış uykusu, bir zamanlar anadolu'da, uzak ve iklimler eserleridir.
Adındır, dudağımda asırlık
Esrarına amade yalım
Adındır, terk etmez, sıddık
Vurur yumruğunu
Sadrıma sadrıma
Hücremin başkenti suskunluğun
Gözlerin, yalın kılınç
Gözlerin ıssız, kallavi
Bir benim şimdi
Firari sensizliğin belasında
Bir benim tütsülü
Voltalı ahrazlığa
Şimdi yürek yorgun
Virane, ıssız
Ansızın yaşlanmış bir gecede
Yaşlanmış canına kadar
Orostopolluk
Sırtlanca, sefil
Yığınların tenhasında savrulmuş
Yırtılmış bir hecede
Kursağıma avazın gelmiş
Sevmişem, şahidim dağlar
Sevmişem Allah’ına kadar
Ölünceye dek değil
Ölümden sonra da
Yeşerinceye değin
Tutuşan ellerimiz
Seni yangın bağrımın
Avlusuna gömmüşem
Çifte dikiş gider sabanlar
Fersiz toprağın koynu
Fersiz, yetim, analar
Kuş uçan, kervan geçen
Bostanlar ölgün şimdi
Ölgün Dicle denizi
Ve çakırkeyif buğdaylar
Kahyalar körkandil çeper
Mösyölerde bir kültür
Nankör çıyanlık
Kepenekler mahzun
Bağlamalar öksüz
Kalleşlik mazinin töresine
Şimdi âdet diye bellenen
Hicapsız ikirciklik
Heybesiz bulvarlarda
Cartalı haybeciler salınır
Dümenci dubaralar
Ertekeden nümayiş
imam kayığındayız sürgit
Façalar çiğnedik muttasıl
Erce, âdil, hilesiz
Bundandır kavlimizden kaçışı
Geçmişi tam kınalı
Piyazcı sendikalar
Kaparoz puştlarının
Çifte dikiş gider sabanlar
Cana bir çınar gerek
Yüreğin, yüreğin gibi serin
Derin kuyular içim
Mars olmuş, dumanaltı
Kaybolmuşam, gel artık
“Karışsın köz yaşlarımız
Karışsın, yeşil…”
tıpkı fazıl say gibi türkiye'de değeri anlaşılamayan, ismiyle müsemma kişilik. sinema bilgesi, müthiş bilgi birikimine sahip, cannes film festivalinde "bu ödülü tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum" diyebilecek kadar alçak gönüllü ve günümüz konjonktürüne hakim olarak hayatın içinde üç maymunu oynamayan, karakterli, hisseden, başarılı yönetmenimiz.
Özellikle "Uzak" filmiyle beraber -çok aşırı olmasa da, bir miktar- izlenme kaygısı ile sinemasını seyirciye yaklaştırma kaygısı taşıdığını düşündüğüm yönetmen. Özellikle Uzak filminden önce -ki bence hala en iyi filmi- Mayıs Sıkıntısı'nı izleyin ve bir de son dönemde yaptığı işlere bir bakın.
Son günler de Bennu Yıldırımlar ile olan mevzusu çok konuşuluyor. NBC filmlerine bakarken parça parça bakmak çok büyük bir hata olur. Keza yönetmenin en iyi çalışmasında dahi filme salt oyunculuklar olarak bakılırsa hep bir havada kalma hissi hep bir amatörlük hissiyatı vardır bence. Örneğin; Mayıs Sıkıntısı filminde yaşlı adam...
Bu yüzden bir NBC filmi bütünü ile ele alınmalı. Yani özetle oyuncuların onun filmindeki fonksiyonu kameranın önüne takılan lensten bence farksızdır. Nasıl ki lens doğal bir fonksiyonu yerine getiriyor, oyuncusunda da istediği bu. Rol yapma...
Bence yönetmen özellikle tiyatro kökeni güçlü oyuncular ile çalışmamalı.