nureddin cerrahi

entry2 galeri0
    1.
  1. Hz. Pir Nûreddîn Cerrâhî'nin ismi Muhammed olup, babasınınki Abdullah'tır. 1671 (H.1082) senesi Rebîülevvel ayının on ikinci gecesi, Cerrah Mehmed Paşa Câmiinin karşısındaki Yağcızâde konağında doğdu. 1720 (H. 1133) senesi Eylül ayında istanbul'da vefât etti. Babası, Sultan Dördüncü Mehmed Hanın Mîrâhûr ağalığından emekliye ayrılmıştı. Nûreddîn Cerrâhî'nin soyu, Ebû Ubeyde bin Cerrâh'a radıyallahü anh ulaştığı için, Cerrâhî denilmiştir. Cerrahpaşalı olduğu için böyle denildiği de söylenmiştir.

    Nûreddîn Cerrâhî, daha küçük yaşta Kur'ân-ı Kerîm'i, Cerrahpaşa mektebinde Yusuf Efendi'den öğrendi. Tahsîlini tamamlayan Nûreddîn Cerrâhî, zâhirî ilimleri öğrenmek için gittiği medrese tahsîlini tamamladıktan sonra, çok genç yaşta Mısır kâdılığına tâyin edildi.

    Nûreddîn Cerrâhî Mısır'a gitmeden önce, vedâ etmek için Üsküdar'da bulunan dayısı Hüseyin Efendinin konağına gitti. Bir gece dayısı, onu evin karşısında bulunan Selâmi Dergâhına götürdü. Nûreddîn Cerrâhî, Ali Efendinin elini öpünce Ali Efendi; "Oğlum Nûreddîn! Safâ geldiniz." diye ismini söyledi. Bunun üzerine Nûreddîn Cerrâhî'yi bir muhabbet ve cezbe hâli kapladı.Sonra Allah'ı zikrederken vecde geldi. Ali Efendi "Oğlum Nûreddîn! Mâsivâdan sıyrılıp, abdestini tâzele." diye uyardı. Bunun üzerine kendisine verilen Mısır kâdılığı vazîfesini kabûl etmeyerek, tâyin fermânını geri gönderdi. Nûreddîn Cerrâhî bütün dünyevî işlerini terk edip, hocası Ali Efendiye tam teslim oldu. Bunun üzerine Ali Efendi, Nûreddîn Cerrâhî'yi abdest aldıktan sonra halvete koydu. Erbaîni (kırk gün Allah'a ibâdetini) tamamlayınca, onda büyük bir huzur hâli meydana geldi. Ali Efendi ona icâzet vererek, hırka giydirdi. Sonra Ali Efendi; "Oğlum Nûreddîn! istanbul'a git, Karagümrük yakınında ve dört yol ağzında, Kethüdâ Canfedâ'nın yaptırdığı câmi-i şerîfin yanında, Bakkal ismâil Efendi isminde bir zât senin için bir oda yaptırdı. O odada ibâdetle meşgûl ol. Umulur ki, senin için o civarda bir dergâh yapılır. O zaman insanlara doğru yolu göstermeye çalış. Süleymân Veliyyüddîn ve Muhammed Hüsâmeddîn efendiler senin yanında kemâle gelecekler." buyurdu. Nûreddîn Efendi, hocasının emri ile, Süleymân Veliyyüddîn ve Muhammed Hüsâmeddîn yanında olduğu halde Karagümrük'e gittiler. ismâil Efendi, hocasının bahsettiği odanın anahtarını Nûreddîn Cerrâhî'ye teslim etti ve odayı Resûlullah'ın emri ile yaptığını söyledi. Nûreddîn Cerrâhî, evinin yanındaki Cerrah Mehmed Paşa Câmiinde Allah'ın emir ve yasaklarını anlatırdı. Onun sohbetlerinin güzelliği kısa sürede istanbul'a yayıldı. Sultan bile sohbetlerini dinlemeye gelirdi.

    Kapı kethüdâlarından Bekir Efendinin 1703 (H.1115)'de vefât etmesi üzerine, Karagümrük civârında bulunan konağı boş kaldı. Dârüsseâde ağası Beşir Ağa, bu konağı alacağı sırada rüyâsında Nûreddîn Efendi'yi gördü.Konağı satın almamasını söyledi. Aynı gece Sultan Ahmed Han'a da rüyâsında Nûreddîn Efendi'nin ihtiyâcını gidermesi emredildi.Pâdişâh ertesi gün, boş kalan konağı satın alsınlar diye, Yahyâ Efendi'yle Nûreddîn Cerrâhî'ye üç yüz altın gönderdi. Nûreddîn Cerrâhî bu altınları kabûl etmedi. Bir dergâh yaptırsalar, daha makbûle geçeceğini söyledi. Yahyâ Efendi, huzûrundan ayrılırken, Nûreddîn Cerrâhî'nin ellerini öpeceği sırada, Nûreddîn Efendi'nin Ali Efendiye talebe olması sırasında meydana gelen mânevî hâlin aynısı, Yahyâ Efendi'de de meydana geldi. Yahyâ Efendi, getirdiği paraları başka birisi vâsıtasıyla Sultan'a gönderdi. Bunun üzerine Sultan o konağı aldırarak, orayı dergâh hâline getirdi ve Nûreddîn Efendiye tahsis etti. Nûreddîn Cerrâhî, burada ibâdet yapmak ve insanlara doğru yolu göstermek için çalıştı.

    Nûreddîn Cerrâhî 1720 (H. 1133) senesi Eylül ayında istanbul'da vefât ettiğinde cenâze namazı, Fâtih Câmiinde öğle namazından sonra kalabalık bir cemâat tarafından kılındı. Karagümrük'teki dergâhının içine annesi Emine Hâtunun ayak ucuna defnedildi.

    Nûreddîn Cerrâhî'nin yedi halifesi Şeyh Süleymân Velî, Şeyh Muhammed Hüsâmeddîn, Sertarikzâde Muhammed Emin, Moralı Yahyâ Efendi, Muhammed Ziyâuddîn Çelebi, Serşeyh-i Tekfur Dağı, Seyyid Yûnus Efendi'dir.

    Son devrin ünlü mutasavvıflarından Hacı Muzaffer Ozak ile Safer Dal Cerrahi tarikatının mensubu idi. Bunlardan bilhassa Muzaffer Ozak'ın irşadı ile Cerrahi tarikatı bütün dünyaya yayılmış olup Nureddin Cerrahi bereketi günümüzde de yaşanmaktadır. istanbul Karagümrük'teki türbesi ve Cerrahi asitanesi dünyanın dört bir yanından gelen sevenlerinin ziyaretgahı olarak zikir meclisleri ile ünlenmiştir.

    Bir Nureddin Cerrahi ilahisi:

    Dil beytini pâk eden, Dervişi ankâ eden, Âlem-i ilâhîye giden, Mevlâ zikridir, zikri.

    Zikreden hâlet olan, Âşinâ-yı rûh olan, Ukbâda devlet bulan, Mevlâ zikridir, zikri.

    Terk ehline karışan, Hem zevkine erişen, Bahr-i ledünle görüşen, Mevlâ zikridir, zikri.

    Erenlerin yolunu, Sürerler hep demîni, Dervişlerin mu'îni, Mevlâ zikridir, zikri.

    Nûreddîn'i diri kılan, Tevhîd ile çerâğı yanan, Bi-hamdillâh tevfik olan, Mevlâ zikridir, zikri.
    kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Nureddin_Cerrah%C3%AE
    0 ...
  2. 2.
  3. Bir talebesine yazdığı mektup şöyledir:

    Ey evlâdım! Bu söyleyeceğim edebler, Allahü teâlâyı sevmek ve O'na yaklaşmak isteyen herkese lâzımdır.

    Evlâdım! Allahü teâlâyı sevmek ve O na yakın olmak isteyen herkese
    lâzım olan edebler şunlardır: Az konuşmalı, az uyumalı, insanlarla
    lüzumu kadar görüşmeli, elemlere, musîbetlere, acılara, açlığa,
    insanların sıkıntılarına sabretmeli ve kendisine zulmedeni affetmeli ve
    ondan intikam, öç almaya kalkmamalı, kendi için sevdiğini herkes için
    sevmeli ve istemeli, malıyla cömertlik yapmalı, insanlardan bir şey
    istememeli ve beklememeli, sâdece Allahü teâlâdan beklemeli, her
    ihtiyâcını Allahü teâlâya ısmarlamalı. Yaptığı amellere ve kabûl
    olduğuna güvenmemeli bilakis Amellerim ayıplı ve kusurludur.& demeli;
    şahsı ile, ibâdetleri ile, ameli ile sevinmemeli, övünmemelidir. Aksine
    Allahü teâlâya ve Resûlüne ve O nun şerîatına uymakla sevinmelidir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük