iki sağlam kalemin saygı düsturunu bozmadan kapışmasıdır. Okuması zevk verir. Polemik amaçlı sataşma unsurları taşıyan cümlelerin bulunmaması ayrıca taktire değer.
Konuya gelinecek olursa Bilim ile din arasındaki ince çizginin çizilmesi tartışılmış diyebiliriz. ismet Berkan Bilim tarafından daha kalın çizgilerin çizilmesi gerektiğini anlatırken, nuray mert ise dinin bilimin eksik kaldığı noktaları tamamlama konusunda bir yardımcı olduğu tezini savunuyor basitçe. ismet Berkan bir anlamda kişilerin de laik olması gerektiği tezine vurgu yapıyor gibi. Nuray Mert ise bilimin eksiklerini din ile kapatmanın normal bir durum olduğunu savunmuş.
nuray mert'in hemen hemen her kavramı yanlış kullandığı ve bilimselliği harun yahyacılık'la karıştırdığı yazılarına binaen ismet berkan ve pek çok yazardan aldığı ayarlardan oluşan tartışma.
özetle nuray mert, evrim teorisi'nin teori olmaklığından yola çıkarak, mutlak bilgi diye sunulmasının yanlış olduğunu belirtmiş; din düşmanlarının, yaratılış teorilerinin sığlığından faydalanarak dine saldırdıklarını söylemiş. avrupa konseyi parlementerler meclisi'nin, yaratılış teorisinin biyoloji derslerinde okutulmaması adına aldığı kararı da dine saldırmak olarak yorumlamış. neresinden tutsan elinde kalacak iddialar. bir ikisiyle ilgili bir iki kelam edip, bir iki de link vereyim, yeterli olur herhalde.
öncelikle teori kavramı bilim dünyasında günlük konuşma dilindeki anlamıyla kullanılmaz. bilim dünyasında teori, yüzlerce ampirik bulgu üzerine kurulmuş bilgi birikimi ve kabullerdir. bilim zaten mutlak doğruyu değil, en doğruyu arar. bilim dünyası artık "kanun" ifadesini kullanmamaktadır. evrim teorisi, yerçekimi kanunu'ndan çok daha fazla teste ve araştırmaya konu olmuştur ve vardır. nuray mert, bildiğim kadarıyla akademisyen. eğer tez, hipotez, teori, teorem, kanun gibi kelimelerin bilim dünyasındaki kullanımlarının ne anlama geldiğini bilmiyorsa, bu saatten sonra öğrenmesin zaten.
ikinci konu, yaratılış teorisinin bir teori olmayışı. pozitif bilimlerin en temel özelliği test edilebilir ve yanlışlanabilir olmasıdır. en başından teori olabilmesi için zaten, belli deney ve gözlemlerin yapılmış olması ve teorinin büyük oranda kanıtlanmış olması gerekir. yaratılış teorisi için böyle bir şeyi söylemek pek olası değildir. amerika çıkışlı bu teorinin bulgu diye sundukları, hristiyan teolojisinin dünyanın yaratılışına dair açıklamalarıdır. adının özellikle yaratılış "teorisi" diye konulması da, hemen anladığınız üzere, şark kurnazlığından başka bir şey değildir. hemen hemen hiçbir şey bilmeyen bir insan, bu iki kavramın adlarının yaratılış ve evrim "teorileri" olduğunu görünce hemen, madem iki teori var ikisi de biyoloji derslerinde öğretilsin diyecektir. böyle olması için bu çabalar sarfedilmektedir. oysa biyoloji derslerinde ampirik bulgularla desteklenmiş, yanlışlanabilir ve doğrulanabilir bilgilerin öğretilmesi gerekmektedir. yaratılış teorisi ve akıllı tasarım gibi iddialar olsa olsa din derslerinde işlenebilir.
.....
aslında bu kadar yazmaya filan hiç gerek yok. mesele, birkaç yüzyıldır toplumsal denetimi ve otorite olmaklığı elinden kaptıran dinlerin, tekrar toplumsal alanda otorite olma çabasından başka bir şey değildir. bilimi ve dini aynı kefeye koyup tartıştırmak ve sanki iki eş metodolojiymiş gibi davranmak dincilerin asıl amacıdır. zira, toplumları denetleyebildikleri ve yönlendirebildikleri günleri özlemişlerdir. ayrıca avrupa konseyi şöyle diyor aldığı kanunda;
"the aim of this report is not to question or to fight a belief – the right to freedom of belief does not permit that. the aim is to warn against certain tendencies to pass off a belief as science. it is necessary to separate belief from science. it is not a matter of antagonism. science and belief must be able to coexist".
türkçesi;
"bu raporun amacı bir inancı sorgulamak veya onunla savaşmak değildir. bu raporun amacı bir inanç sisteminin bilim olarak sunulmasına karşı uyarıda bulunmaktır. bilim ve inanç bir arada yaşayabilmelidir."
....
nuray mert'in yazısı şurada; http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=235240
aldığı ayar için; http://www.bianet.org/bia...mertin-bildigi-gibi-degil
nuray mert'in okuyanı gerçekten üzen, aciz cevabı da şu; http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=235791
incelemeye ve derine inmeye gerek olmayan bir polemiktir. takip edenine cok fazla birsey kazandirmaz. hemen her konuda fikir sahibi olma merakindaki nuray mert'in (bu konuda hincal ile asik atmaya baslayacak nerdeyse) hakkinda cok fazla bilgi sahibi olmadigi konulardan bir tanesinde de yine fikir söyleme merakinin sonucu ortaya cikan bir tartismadir.