1 mayıs 2007 göz altına alınırken, aldığı tavırlarla ona olan hayranlığımı kat kat artıran oyuncu,ucurtmayi vurmasınlar daki barış ın inci ablası , türkiye'nin değerli sanatçısı. aydın kişi.
acaba der insan, değeri ne zaman anlaşılacaktır... yurtdışında oynadığı filmleri neden gözardı eder insanlar... neden gerçekten türk sinemasının yurtdışında da rağbet gören bir ismi olmadı diye sorar insan kendine... sanırım uçurtmayı vurmasınlar filmindeki performansı ve siyasi kişiliği herşeyi gözler önüne sermekte...
hem oyunculuğuna hem de güzelliğine bayıldığım aktristtir... denizden gelen hançer filminde sergilediği oyunculuğuyla hayramlığıma hayranlık katmıştır...
Bu yıl 47'ncisi düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülünü alan Nur Sürer, ödülünü taş atan çocuklara adadığını belirtti.
'Ödülümü şu anda aslında okulda olmaları gerekirken taş attıkları ve pankart açtıkları için cezaevinde olan çocuklara adamak istiyorum' dedi.
bu yılki antalya altın portakal film festivali'nde yaşam boyu onur ödülünü almış oyuncu.
aldığı ödülü "taş atan çocuklar"a ithaf etmiş. konuyla ilgili haberde bununla ilgili çok da güzel bir yorum yapılmış:
--spoiler--
nur sürer aldığı herhangi bir ödülü şehit olan asker ve polislerin çocuklarına da armagan etmeyi düşünür mü çok merak ediyorum.. ben ogluma al şu taşı şu kediye at desem atmaz ama maşallah ödül adadığı çocuklar koca koca adamları yaralıyor..
--spoiler--
sanatçı dediğin duyarlılık sahibi olmalıdır, evet. ama duyarlılığın da boku çıkartılmamalıdır.
nur sürer'in yaptığı da işin bokunu çıkarmaktır.
o taş atan çocukların taşı senin de kafanı yarsın!
kürt'ten daha kürtçü olandır, bdp'lidir. türk televizyon kanallarından ve türk sinemasından ekmek yer, ödüller alır, serap eser'e değil onu yakanlara ithaf eder.
kendi adıma, yer aldığı tek projeyi izlemem, prim vermem.
bir oyuncunun oyunculuğuyla değerlendirilmesi gerektiğine inanan biri olaraktan öncelikle şu değerlendirmemi yapayım. eskiden oyunculuğunu beğenirdim.
ama...
taa ki bir oyuncunun asla yapmaması gerekeni yapana kadar.
oyunculuğunda oscarı hakedecek performansı gerçek hayatında gösterip bir kadının hayatını mahvedene kadar.
birini sevmeyi gayet iyi anlayabilirim. ama o sevginin, aşkın her ne bokumsa onun gözünü kan bürümüşcesine kör etmesi onun çöküşünün başlangıcı olmuştur benim gözümde.
halen o adamla mı evlidir, nasıl kiminle yaşar bilmem bir adamı sevmiş idi bu ablamız. öyle sevmiş ki iyi oyuncumuz o karaktersiz adamla birlikte adamı karsından boşamak için plan yapmışlar. zavallı kadının -ki o da bir oyuncuydu ve ortadan kayboldu bu olaydan sonra- haberi yokken bir başkasını mahkemeye sokup boşuyor ve bu hatunla evleniyor adam olmayan adam. karısı birilerinden öğreniyor gerçeği ve sinir krizleri yüzünden akıl hastanesine yatırılıyor. sonrasını bilmiyorum ama umarım toparlanmıştır.
kötü biri bile olsa o kadın bunu haketmezdi, yoluyla yordamıyla ayrılmaları herkes için daha hayırlı olurdu diyorum.
bu haberden sonra bu hatunu sildim kafamdan. şimdi dilerse oscar alsın zerre kıymeti yok. o plancı, içten pazarlıklı ve acımasız suratı herşeyi bitiriyor.
en son barış atay'ın "eksik" filminde oynamış, uçurtmayı vurmasınlar'da barış'ın güzeller güzeli biricik inci ablası. Yıllar güzelliğinden ve tatlı sesinden pek de bir şey almamıştır..