bu adamları anlatmaya nerden başlasak, nerden başlasak.
şöyle ki çıkarları neredeyse oraya hizmet eden insanlar. basit bir örnekle açıklayacak olursak : kendilerinin ışık evleri diye tanımladıkları evlerde barınan öğrenciler arasında işlerine yarıyanlardan para almamaları, işlerine yaramayacağını düşündüklerinden para almaları. şöyleki;
--spoiler--
a bu adam hukukta okuuyor bak bunu kafalıyalım bir şekilde aramızda tutalım para vermese de olur bir şekilde kendimize karşı borçlu hissettirmeliyiz bu adamı. diğeri mi o zaten saçma sapan bir bölümde okuyor mezun olsa da ne işimize yarar boşverrr ondan mutlaka para alalım sonuçta su yakmıyo bu evler
--spoiler--
bir de buna rağmen haktan hukuktan müslümanlıktan bahsederler. garip insanlar.
uyanmanız için başka ne söylemek lazım. adamlar polislik sınavı sorularını çalıyor lan. bildiğin sınav sorularını çalıyor bu sözde müslümanlar. hak koruyucuları bıyıklı abilerimiz. sizsiz bir dünya istiyorum ben de Allah ımdan çok mu şey istiyorum.
görüldüğü üzere hiç utanmaları yoktur. göz göre göre 15 yıllık pisliklerini hala yılmaz özdil bidibidi diyerek kapamaya çalışırlar. ulan sizden tiksinen hırsızlıklarınızı yüzünüze yüzünüze çarpan bir tek ulusalcılar mı lan? 1980 darbesini ayakta alkışlayan hocanız dümenden ağlaşırken, bizim ailelerimiz hapishanedeydi-işkencehanedeydi.
sizin kartondan insanlık söylemlerinizi köpeklere yediririz.
gidin ucuz ortaçağ numaralarınızı kendi zeka seviyenizdeki ve haysiyetinizdeki cemaat kankişlerinize satın.
insanlar yemiyor bu numaraları.
hırsızsınız ve bunun bedelini ödeyeceksiniz.
o kadar utanmazsınız ki günü geldiğinde insanlar da size karşı gayet utanmaz olacaklar.
bu cemaatte yaşadığım bi anım var, onu sözlük yazarlarıyla paylaşmak isterim. Taşra bir şehir olan Trabzon'u kazandım, ilk sene bunların yurtlarında kalıyım dedim. Hani cemaattir iyi hoş insanlar vardır. Tabi doğru düzgün insanlar var ancak yurtlardaki disiplin her yerde aynı değil, mesela bizim yurtta içki yuvarlayan bile vardı. Neyse konumuz bu değil, ilerleyen aylarda ilk zamanlardaki gibi yemek kalitesi beklemek mantıklı olmaz tabii, ama bi yemek bu kadar mı bozulur dyip, kat abisine çeşitler çok lezzet yok dedim, tamam abicim dedi, açıkcası başından savdı. Neyse ilk seneyi öyle atlattık. ikinci sene bunların hem evine çıktım hemde normal öğrenci evine çıktım. Bu seneyide böyle geçtik. 3. sene bunların yurtlarına gene yolum düştü ve bu sefer bana verilen yatağın çok sikko mekanda olduğunu anlamam hasta olduktan sorna gerçekleşti. Biliyorsunuz ki ben hanım evladı bi çocuktum nerden bile bilridimki böyle durumların olucağınnı, sürekli esen bir yerde yatmak zorunda kaldım.Mekanı değiştiremiyordum çünkü odalar küçüktü. Birşey olmaz abicimlerle bi seneyi geçirdik. Bu arada salona gidip vücutta yapmaya başlamıştım. Bahar aylarına doğru organları üşütmeyi başardım, salonda çalıştığım herşey gitti. Alttan 5 ders bırakmak zorunda kaldım. Birde buna yaptıkları sikko yemeklerde kullandıkları yağların midemde problem oluşturması eklenince ordanda ayrıldım.
Ya arkadaş başta yemeklerden çok yiyince böyle böyle olcak deseler eyvallahı çekicez ama işte burdada bu cemaatin ticari yönünün ağır bastığı ortaya çıkıyor. Kimse hasta olana kadar birşey demez. Ha hasta oldun yanınada gelmezler,
-ne oldu, neyin var?
-Hastayım abi
-Allah şifa versin.
anlaşıldığı gibi kimse üstüne sorumluluk almaz. Sonra dönemin ortasında yemeklerin tam bozulacağı aylarda bir bakmışsın eski müdürün başı yanmasın diye müdür değiştirirler. Hakkınıda arayamazsın.
Birde bunlar yetmezmiş gibi döönem sonunda kamplarımız var abicim neden gelmiyorsun derler?
insanın sinirlerini zıplatırlar. neyse hakkım varsa,onlarında inancı varsa bunu bir şekilde halledicez. O anı bekliyorum.
Ayrıca dipnot: cemaatci sözlük yazarları eksilemeden önce pm den bi mesaj atarlarsa sevinirim.
edit: yalanlarından bir örnek vermek gerekirse;
ikinci öğretmim. Bir gece geldim yemek saatinde yemekler soğuk.
Bunu yapan abiye sordum neden soğuk dedim.
Aaa soğuk olur mu, Bizim ocağımız var dedi.
Bende eyvallah dedim. (Tartışamazsın, onların gözünde hep cemaat haklıdır çünkü, beyni yıkanmış kör kütük itaatkar kuzuları sizi)
bir dini topluluğa göre, gereğinden fazla paraya, ticari ve siyasi güce sahip, "olmasın" demediğimiz ama "nasıl oluyorda oluyor?" sorusuna cevap beklediğimiz cemaattir. bodoslama eleştiri mantığı yürütmeden bir kaç samimi soru sormak istiyorum. f. gülen türkiyede azımsanamayacak kadar kalabalık bir kitlenin kanaat önderi olarak gördüğü bir kimseidir. ( ki bu kitlenin arasında cem karaca, bülent ecevit, tayyip erdoğan ve aklınıza gelebilecek bir o kadar önemli isim de bulunmaktadır). peki bu kadar kişinin güvenini kazanmak kolaymıdır. bu güven bazı sorulara cevap vermek, bu soruları soranlarla muhattap olmak sorumluluklarını getirmez mi? bugün hala neden amerikada yaşadığının cevabını kimse tam olarak verememektedir. tabiki "sana ne" denilebilir, ama bahsettiğim nedenlerden dolayı ülkemizdeki insanları aydınlatmak artık birilerinin boynunun borcu olmuştur.
nur cemaati bu kadar parayı nasıl elde etmiştir. siyasi rant sağlamdan, haksız kazanç elde etmeden bu paraların nasıl kazanılabiliceğini anlamak isterim, biliyoruzki bu coğrafyada nur cemaatinden çok daha eski cemaatler çok daha tutucu ve kendi içinde milliyetçi bir anlayışla hareketlerini sürdürmelerine rağmen bu paraların yanında bahsi bile geçmeyecek paralarla devamlılığını sağlamaya çalışmaktadırlar. cevabınız "rızık allahtandır" ise onlar da irşad için, islamiyet için, varolduklarını düşünmüşlerdi. bunun için savaş vermişlerdi. allah onları tasviye ederek yerine nur cemaatinimi kadrolaştırdı ?
önceleri, cemaatin işleyişiyle şimdiki işleyiş arasındaki inanılmaz farklara da değinelim; ailemin muhafazakar olmasından dolayı bir süre isteksiz daha sonraları şevkle içlerinde bulunduğum, temizliğine ve saflığına inandığım abilerimin o günlerde bizlere verdikleri kitapları gazetelerle saklayarak götürürdük evimize, insanlara ulaşmak o kadar zordu ki o yıllarda korkarak, tedirgin bir şekilde insanlarla diyalog kurabilirdik ancak. ve bilgi paylaşımının verdiği o doyumsuz tad (paylaştığımız bilgilerin şu an doğru olmadığını düşünsemde ) hala damağımdadır. peki o dönem abilerinin cefakarlıkları yeni dönemde gelen siyasi, ekonomik toplumsal güçle ne şekle girmiştir, tanık olduğum birkaç örnekle anlatmaya çalışayım. o ak sakallı esnaf abilerimiz yanlızca belli koşulları yerine getiren insanlara burs verir oldular. yine o nur yüzlü abilerimiz öğrenci evlerinde, sigara içtiği için rest çekebilir hale geldiler çaresiz öğrencilere. yurtlarında kalabilmek için size verilen öğrencilerle ilgilenmeniz gerekiyordu. dershane indirimi kazanabilmek için sınav başarınız değil ailenizin zaman gazetesine abone olması vb.. özellikler aranıyordu son dönemde.
yine cemaatin tepe kadrosuna değinelim; bugün türkiye gündemini oluşturan her konuda yerli yersiz haber olan f.gülen neden çıkıp hiçbir açıklama yapma gereği hissetmiyor kendisinde. kitlelerin güvenini kazanmış bir insanın kendisiyle ilgili doğru veya yanlış ama gayet ciddiye alınması gereken iddialara cevap vermesi, halkına, ülkesine bir borç değilmidir.
sonuç olarak söylemek istediğim; insanların kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar yaptıklarını, sizden uzaktayken neleri planladığını, samimiyetini, iyiliğini, kötülüğünü, bilinçli yada bilinçsiz kötülüğe alet olup olmadığını bilemeyiz ancak öğrenmek için attığımız her adımın boşa olduğunu görmek insanları kutuplaşmaya itecektir. bu nedenle f.gülen savunucularının bir an için susmasını ve f.gülenin kendi hakkındaki iddialara cevap vermesini diliyorum...
(bkz: amerikanyada ulu sözlük varmı)
ailesi nur cemaati ile kesinlikle alakalı değil.başkalarının etkisi ile ilköğretimini devam ettirmek için bir köyden, bir ilçeden , bir ilden başka bir şehre okumak için gönderilir.
bu çocuk nur cemaatine ait bir yurda verilir ve orada farkında olmadan bu oluşum içine girmiş olur.
zavallı çocuklar küçük yaşlarında anlaması zor olan risale-i nur eğitime tabi tutulur, eline kağıt kalem verilir fethullan gülen kasetleri seyrettirilir ve ağlayan adamın ne demek istediğini not tutmaları istenir.
tehdit edilirler, eğer başarılı olamazsa yurttan atılacağı ve evine geri gönderileceği söylenir ve gerçektir. eğer çocuk başarısız olsun ve ya kendi sistemlerine adapte olamazsa çocuğun okulu falan dinlemez kapının önüne koyarlar.
ailesinden ayrı, çoğu maddi olanaklardan yoksun, eli kolu bağlı ve ne denirse yapmak zorunda bırakılan bu çocukların, artık onlara boyun eğmekten başka çaresi kalmamıştır.
ait olduğu yurt tarafından gideceği üniversitenin bulunduğu şehirdeki, ışık evleri ve aynı cemaatin yurtları ile temasa geçilir ve gelişi için hazırlanılır.
üniversite öğrenimi sırasında eğer cemaat yurdunda kalacaksa yurt abisi ( belletmen) , ışık evinde kalacak ise ev abisi olarak adlandıralacaktır bundan sonra.
yurtta görevli olanların tüm masrafları yurt tarafından, ışık evlerinin yiyecek ve giderleri de yurt tarafından karşılanacaktır.
bu yurtlara ve cemaat evlerine gelen çocuklara eğitim veren, fakat hala bir cemaat sistemi öğrencisi olarak devam edecektir yaşamına.
üniversite eğitimi sonucunda bazıları kamu kurumlarında işe başlarken, bazıları da cemaatin yönetim, eğitim ve özel sektör alanında faaliyet gösteren birimlerine yerleşir.
fethullah gülen liderliğinde ki bu sistemin, asıl işleri yürüten ve yurtlar, ışık evleri, türk okulları, özel kolejler, bir kaç üniversite , radyo-televizyon, gazete, dergi ve bazı özel firmaları koordine eden asıl yöneticileri gizlidir.
buraya kadar olanlar oluşumla bir şekilde tanışmış ve eğitimini tamamlamış kişilerdir. sistemin tabii ki normal üyeleri de vardır. esnaflar, oluşumla belirli bir yaştan sonra tanışmış olanlar gibi. bunlar ise sistemin maddi kaynağını ve devir/daimi sağlayacak "çocuk" toplama gibi işleri üstlenirler.
görüldüğü gibi nur cemaatinin tek hedefi, daha çocuk yaşta neyin doğru neyin yanlış olacağını bilemeyen, kendisine tercih etme sansı verilmeden "çocukları" ideolojilerine empoze etmektir.
türkiye nin yaşam ve eğitim şartlarının zor olması, çocuğuna bakamayacak ailenin bir hayli fazla olması da onların işine gelmektedir.
yardıma muhtaç çocukların ellerinden tutmayan devlet, kendi elleriyle gelecek nesillerini bu tür oluşumlara hediye etmektedir.
aman tanrım, çok mu geç kaldık yoksa... devlet bile onlardan farksız şuan.
evet sevgili sözlük yazarları. hiçbirimiz atatürk düşmanı değiliz. doğum tarihi 10 kasım 1938'dir diye de ben yazdım oraya. ne alakaysa artık. mesaj falan aramamak lazım. 3 yıl yanlışlık yapılmış. bir de 10 kasım olmuş.
hep atatürkçüler yapıyo bunları. nurcular temiz, kolormatik gözlüklü, imanlı pir-ü pak insanlardır. hiç yazar mı böyle "şerefsizlik" peşinde yalan bilgiler. cık. yapmazlar. ah bu atatürkçüler.
özellikle 'çürük' sistemin siper aldığı oluşumdur. neden siper aldığı belli olmuştur son operasyonlardan sonra. demek ki gerçekten türkiye nin ilerlemesini istemeyen insanlar varmış. bu cemaat ki daha türkiye nin büyükelçiliği olmayan ülkelere gidip oralarda güzel türkçemizi öğreten eğitim yuvalarını açmaktaydı. oralarda istiklal marşımızı seslendirmekteydi. tabii böylelikle ülkemiz daha büyükelçilik kanalıyla iletişime geçmedi ülkelerle bile iletişim içindeydi buna kültür iletişimi deniliyor. tabii anladığımız kadarıyla ülkenin ilerlemesini istemeyen güçler bu cemaati kötülüyerek ülkenin dünyada tanınmasını engellemeye kalkışmış tabii ki başarılı olamamıştır. yine bu cemaatin açtığı okullar dünya çapında yapılan bilim olimpiyatlarında her sene derece alır (bu da bilimin dinle çatıştığını iddia eden köhneleşmiş beyinlere kapak tadında kanıttır).
ülkemizin bile 2002 den sonra yıllık gelirlerini 3 katına çıkardığı, 23 dönem üstüste büyüme rekoru kırdığı ve dünyayla entegresini tarihteki en yüksek çıtaya çıkarmaya başladığı bu dönemde, bu parlak tabloyu çekemeyen dış güçler tarafından, içerideki figüranları marifetiyle tüm bu olumlu tabloyu bozmaya çalışılmamış mıdır?? işte ülkemizi karanlıkta tutmak isteyen bu güçler ülkeye hizmet eden her kurumu durdurmaya hatta yok etmeyi amaç edinmiştir. bunu da kaypakça yöntemlerle yapmaktadırlar. mesela kara harekatımız yapılırken hakkari de düzenlenen pkk mitinginde, yöre halkı tarafından zerdüşt olduğu bilinen bir şahış kur'an-ı kerim elinde provakatif eylemlerde bulunmuştur. buna benzer bir olayda bugün gerçekleşmiştir. dtp nin nevruz gösterilerinde bir takım insanlar bediiüzaman said-i nursi nin posterlerini taşımışlardır. verilmeye çalışılan fikir elbette sözde cemaatin pkk yla olan ilişkisi. bir düşünün ülkelerinde rahat rahat yaşama sansı olan bu eğitim neferleri tüm bu olanakları bir tarafa itip sibirya dan moğolistana- ıraktan afrikaya tüm dünyaya dağılıp bu kötü koşullarda oralarda güzel dilimizi ve kutsal dinimizi öğretiyorlar. bir de ilişkide olduğu iddia edilen terör örgütüne bakın. kundaktaki bebekleri gözlerini kırpmadan öldüren, şanlı askerimize karşı kurşun sıkan aşşağılık pkk. nasıl olurda bu iki grup aynı cephe de olabilir. bu yazıyı da yazmam çok saçma ama bunlara rağmen bu hala bu oyunlara gelip ülkemizin ilerlemesine engel olabilen saf insanlarımız var. lütfen önyargılarımızı en aza indirgeyelim. bir konu hakkında fikir edinmeden önce bilgi edinelim. yoksa ülkemiz hep böyle 2 ileri 3 geri- 4 ileri 5 geri türevlerinde karanlıktan kurtulamaz...