** bu oluşuma atılan çamurlar çirkefli çamurdur, hiçbir gerçeklik payı yoktur evvelâ bunu belirtmek gerek. müteakiben, azbuçuk dindar ve dahası demokrat duyuş ve duruş sahibi biri ise mensupları olmaya pek meyyal olmayacaktır. çünkü bu oluşumun bir nebze samimiyet sorunu, bir eski türk filmi tiplemeleri yapaylığı var sevgili sözlük. ayrıca taraf'a ''hehe, bizim alt kolumuz bunlar'' muamelesi yapmaları bazılarının, ciddi manada gıcık bir hadisedir ve gerçekliği de sözkonusu değildir. eyyamcı zaman gazetesinin ellerindeki onca belgeye rağmen suya sabuna dokunmazlığı ve sorgulamayıcılığı biçoklarının mâlumudur. tabii bu handikapları türkiye'nin en büyük ve en güçlü sivil toplum hareketi oldukları gerçeğini değiştirmiyor, o ayrı...
omurgalıdırlar, sömürgenler olarak da bilinirler. hedefleri doğrultusunda her türlü sömürüyü yapabilme kabiliyetindedirler. sürüngenlerden farklı olarak yürüyebilir, hatta koşabilirler. tek liderlidirler, liderlerine efendi derler, herşeyin en iyisini o bilir sanırlar halbuki efendilerinin de efendileri vardır.
kendileri tüm türbansız bayanlara burs verip kalacak yer sağladıklarından türbanlılara burs vermeyen çydd gibi vakıflardan ve türkan saylan gibi kişilerden hiç hazzetmezler.
dünya müslümanlarının koruyucusu abd sen çok yaşa ulan!
kısaca çiftlik denebilir.(sorgulamak yok!dışarı açılmak yok!anlamaya çalışmak anlamsız!sosyal hayat tehlikeli, ahlaksız ve gereksiz!tek dertleri din, namaz ve daha çok yandaştır.)
acaba dinde, devletini ortadan kaldırmayı planlamanın hatta yıkmanın cezası ya da günahı nedir?
peki anadolu'nun bağrından kopmuş gelmiş saf gençleri dersane vaadiyle kandırıp onları bağlı bulundukları devletlerine karşı gelecek bir nefer haline dönüştürmenin günahı?
peki dersane adını verdikleri bilinçsiz ninja yetiştirdikleri mekanlarını teftişe gelen devletin müfettişini sınıflarında ''sadece kız öğrenci yok'' izlenimi yaratarak oraya uyduruktan erkek öğrenci sokarak bu müfettişleri ve kamuoyunu yanıltmanın günahı nedir ki!
yaşadığı toplumun en zayıf yönü olan dinini kullanarak onların beyinlerini uyuşturanlara ne ceza kesmeli?
ait olduğu dininde yer alan allah kelamlarını kendi çıkarlarına göre değiştirenlere?
allah kelamı olan kuran-ı kerim'i fazla önemsemeyip risale-i nur dedikleri şeye inatla bağlananlara?
devleti ortadan kaldırmayı amaçlayan değil, devletini, milletini seven insanlarla doludur.
anadolunun bağrından kopup gelen gençlere, hem arkadaşlık ortamı hem de barınacak yer sağlayarak zamanın iğrenç, pis ortamından uzak kalmasına vesile olur.
dersanelerinde öğrencilere eğitim vererek, gelecekte vatanına, milletine, dinine bağlı, aydınlık bilim insanları kazandırır,
dini kullanmaz, onu yaşarlar,
Allah kelamını kendi çıkarlarına göre değiştirmez, allah adını kalplerinin kimseye açmadıkları yerinde saklarlar.
kuran-ı kerim'i önemser, onu anlamak için dünyanın 35 den fazla diline de çevrilmiş olan en iyi Kuran tefsiri risale-i nuru okurlar.
silahla araları yoktur, kavga etmezler, küfür etmezler, içki içmez; bazı belirli gün ve haftalarda sokaklara dökülüp kaldırım taşlarını polislere, molotof kokteylini suçsuz günahsız vatandaşın arabalarına atmaz, dükkanların camlarını indirmezler.
marka takıntıları yoktur, boş yere ayakkabıya iki kota bi gömleğe milyarlar dökmezler.
birbirlerini çıkar için değil, allah için severler.
bu yüzden kendileri gibi olmayanlar tarafından sürekli aşağılanıp saldırıya uğrarlar. ama bu umurlarında mıdır tabii ki hayır, it ürür kervan yürür.
bu adamları anlatmaya nerden başlasak, nerden başlasak.
şöyle ki çıkarları neredeyse oraya hizmet eden insanlar. basit bir örnekle açıklayacak olursak : kendilerinin ışık evleri diye tanımladıkları evlerde barınan öğrenciler arasında işlerine yarıyanlardan para almamaları, işlerine yaramayacağını düşündüklerinden para almaları. şöyleki;
--spoiler--
a bu adam hukukta okuuyor bak bunu kafalıyalım bir şekilde aramızda tutalım para vermese de olur bir şekilde kendimize karşı borçlu hissettirmeliyiz bu adamı. diğeri mi o zaten saçma sapan bir bölümde okuyor mezun olsa da ne işimize yarar boşverrr ondan mutlaka para alalım sonuçta su yakmıyo bu evler
--spoiler--
bir de buna rağmen haktan hukuktan müslümanlıktan bahsederler. garip insanlar.
uyanmanız için başka ne söylemek lazım. adamlar polislik sınavı sorularını çalıyor lan. bildiğin sınav sorularını çalıyor bu sözde müslümanlar. hak koruyucuları bıyıklı abilerimiz. sizsiz bir dünya istiyorum ben de Allah ımdan çok mu şey istiyorum.
islam çatısı altında, lakin islama aykırı cemaattir.
1- islâm dininin kaynağı olan Kur'ân'da mezhep, tarikat yoktur. Kur'ân bütünleştiricidir, bölücü değil. Oysa tüm mezhepler ve tarikatlar bölücüdür, ayrı ayrı topluluklar oluşturmayı yeğler.
2- islâm'da bütün ibadetler Tanrı adına sürdürülür. Kur'ân'da adı sanı geçmeyen kimseler adına değil. Oysa Nurculukta kurucusunun adı, Tanrı adları yanında anılır.
3- islâm'ın biricik kitabı KUR'ÂN dır. Onun yenisi, eskisi olmaz, benzeri, örneği yazılamaz, başka bir kitap Kur'ân anlamında alınamaz, yorumlanamaz. Oysa Nurculukta Risale-i Nur , "...muellifin..." gibi Kur'ân yerine de okunabilmektedir. Bu tutum şeriate göre büyük suçtur ("Kufr-u kebir"dir).
4- Kur'ân'da bütün inananların kardeş oldukları, Tanrı'nın bütün evrenin yaratıcısı olduğu bildirilir, insanlar arasında üstünlük-aşağılık ayrımı gözetilmez. Oysa Nurculukta Said-i Nursi üstün yaratılışlı, Tanrı'yla dolaysız ilişki kuran bir kimse diye nitelenir.
5- Kur'ân'a göre ibadet belli bir düzene göre , alçak gönüllüce sürdürülür. Nurculukta değişik kılıklara bürünmek, olduğundan başka türlü görünmek, elde değnek (âsâ) bulundurmak, vs. vardır. Bu tür davranışlar islâm'a aykırıdır, yasaktır.
6- islâm'da belli bir sınıf yoktur, bütün insanlar eşittir. Oysa Nurculukta "Nur talebesi" denen özel bir topluluk, ayrı bir sınıf vardır.
7- islâm'da ibadet açıktır, gizli kapaklı değildir. Nurculukta ise gizlidir, toplumun gözünden uzaktır, içe kapalıdır. Nitekim ülkemizde nurcuların oluşturdukları toplulukların hepsi gizlidir.
yakın dönem türkiye tarihinin en önemli toplumsal hareketlerindendir. fakat nur cemaati tartışmalarında adı sıkça geçen fethullah gülen hocaefendi nurcu sıfatının belki maksadının ötesinde anlaşıldığını düşüncesiyle kullanmamakta ve kabullenmemektedir. gülen hareketi; gerek kendi başına dini tandanslı toplumsal hareketler içinde kapladığı hacmin boyutları düşünüldüğünde,gerek fethullah gülen hocaefendinin kendisini tanımlaması çerçevesinde ele alındığında, gerek hocaefendinin başlı başına bir alim ve öncü olması düşünüldüğünde gerekse hocaefendi nin düşünce dünyası risale-i nur ekseninde şekillensede başka pek çok düşünür ve ekolden etkilenerek müstakil ve kendine özgü bir tarz ortaya koyması sebebiyle klasik anlamda nurcu deyince direk fethullah gülen ve takipçilerini anlamak gülenin risale-i nurun yaygınlaşmasına yaptığı büyük katkıya rağmen tam anlamıyla doğru değildir. çünki gülen toplumun geldiği noktada -ci -cu -cü lardan hoşlanmamaktadır.ama fırkacılık yapma olarak değilde risale-i nura talebe olma yönüyle bakıldığında ayrıda anlamamak gerekir. çünki gülen hareketinin geldiği nokta bediüzzamanın azametinin bir neticesidir.nur cemaatinin çeşitli kollara bölünerek çoğalması ise büyümenin tabii bir sonucudur. ve neticesi itibariyle hizmetin büyümesi anlamında faydası da olmuşdur. tek bir koldan devam edilse idi bu denli etkili bir hareket olunmazdı. bazı şer bilinenlerde hayır vardır. nur hareketinin bölünmüşlüğü bunlardan biridir.