''arkadaşlarımız bizim için mutluluktur, bizi güldürürler, başarı için cesaretlendirirler, bize dikkatli bir kulak sunarlar ve kalplerini bize açmaya her zaman hazırdırlar." **
geçmişimizin tüm çıplaklığıyla karşımızda durduğu vakitlerde, tecrübelerimizin koluna girip yaşam denen sevdaya kendisiyle birlikte aktığımız yazar. gece vakti gündüz gözüyle akıllar verdik biz birbirimize, şifa niyetine. akıl vermeyi bırakıp hata yapma izni verdik sonra -tetikde bekleyip birbirimizi kollayarak - çünkü anladık ki hırçınlığımız, inadımız verilen akıllarla durulacak gibi değil, teorinin değil pratiğin yanındaymışız biz, anladık...
" allah allah " diyerek şaşırdıklarımıza neden şaşırdığımıza şaşırdık bir süre sonra birlikte. ve birden şaşırmamaya karar verdik ama biz tutamadık kendimizi gene şaşırdık, önce kendimize. zamanın büyüme saatinde, akreple yelkovanı birlikte ittirme, kovalama turlarındayız şimdide. martı çığlıkları arasında inadına şarkılar söyleyerek ve inadına anlayarak biz bizi...
ağır ağır sağırlaşmaya başladığımız bugünlerde de, hayatın çelme takmaya hazırlanıp can sıkma planları yaptığı ya da mutluluk gözyaşları dökeceğin saatlerde de yanında olacağım ben senin. çünkü sen hayatımın kalabalığından çekip çıkardığım derin bir nefessin bana ve ben gene en damar şarkıları, gün yüzü görmemiş akrostişlerimi sana söylüyor, seni güldürüyor olacağım * . he gülmezsen, " gülsene lan " diye bineceğim tepene * .
ayvalık... geceler... turlar... sohbetler... veler... saireler... vesaireler...
hayatın içinde ne varsa, dibine vura vura yaşıyoruz, yaşayacağız... inadınla, öfkenle, sevdanla...
birbirimize verdiğimiz "10 kurda küfür etme teknikleri ve 10 kurda kız çocuğu olma yöntemleri" konusuna hiç girmiyorum farkındaysan kankaaaaaa * .
Nazım 'ın dediği gibi ;
Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.
Namuslu bir kitap gibi güler,
alnımızın terini silersin.
O gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanı başımızda kalırsın...
birgün gidecek bizden hayatımıza alıp boşluk doldurmaca oynadıklarımız, gitsinlerde...alnımızın teriyle namuslu bir kitap gibi kalsın bizde dostluğumuz güzel insan...
- doktor! ağlamıyor bu bebe.. ühühüğü.. yoksa, yoksa!!!
- bi saniye hanımefendi. popoya minik bir şaplak vuralı..
- hehehe ehe eh e
- gülüyor bu! ühühü..manyak çıktı kızım!
böyle sıkıntılı bir anda, ne bileyim, bir savaşın ortasında sol dizinde bir okla sağ dizinin üstüne çökmüş anlamsızca etrafa bakarken bir yüz ararsın da ona baktığında umutlanırsın ya geleceğe dair, işte nunu yüzü olmalı karşında. dosttur, samimi, güven veren. sırtını dön ve korkma, bırak bedenini..tutacak.
yeni rakı kıvamındaki dost. malumunuz olduğu üzere, şişede durduğu gibi durmuyor. insanı önce yoldan sonra zıvanadan çıkartıp hemen akabinde sakinleşip sevgi gösterisi sundurmayı iyi biliyor. sohbetlerimiz, heyytt lanla başlar, a.q. ile devam eder, canım arkadaşım iyiki varsın, seviyorum be seni ile son bulur * . kendisi canımın içidir, az akrostiş yazmadım kendisine. ne zamandır görmüyorumda pek bir özledim keratayı, ay ay sormayın pekde şekerdir, pamuklara sarılasıdır. aman da aman * .
yeter lan bu kadar entry sana, hadi öpüldün bebek * . rakımı getiriiiiinnnn, şabanı getirin banaaaaa:).
iyi ki doğdun, iyi ki varsın. az dinlemedin beni sabah sabah nunuuuuu diye yakana yapışınca. neyse eskidendi hepsi, deniz görmeden yaşayamayan insan.; nice yıllara...
820,477,507 saniyedir, 13,674,625 dakikadır, 227,910 saattir, 9,496 gündür, 1,357 haftadır, 317 aydır, 26 yıldır yaşamakta olan şahsiyet.
bugün mutlu yıllar dileklerinizi kabul etmekle mükellef.
not: sevgili different, her ne kadar öküzce bi kutlama da olsa teşekkürler. *