çoğu eğitim kurumu için; hayatı, dilekçeyi vermesiyle birlikte ellerinin arasından kayan öğrencidir. zira söz konusu ders için artık daha fazla çalışmalıdır.
(bkz: kendin ettin kendin buldun)
bazen hiç bir işe yaramayan bazende oldukça güzel sonuçlara yol açan hadisedir. ama ikincisinin gerçekleşmesi için öğrenci işlerinde öğrencsever, öğrenciperver, öğrencist bir öğrenci işleri çalışanı şarttır.
eğer yüksek öğrenim öğrencisiyse yapmaması daha doğrudur. paşa paşa kalırsın ama guguk la uğraşmazsın. ayrıca hocan ve hocanın kankası hocaların sana takmamış olur. öğrenim hayatın yanmaz en fazla bir dersten kalmış olursun.
eğer öğrenci lisedeyse ne kadar itiraz etse yeridir. hocalar da insandır. yanlış okumuş olabilir. ben sınav kağıdı okurken bazen 40 puan az verdiğimi bile farkettim.
belki de arkadaşlarının ''dilekçeyi bas abi böyle not mu olur yavv'' gazlarına kurban gitmiştir. dilekçeyi verirken içsesleri dışardan duyulabilecek kadar yoğundur. dilekçe sonucunu beklerken pişmanlık ve azıcık da umut barındıran bir hissiyata sahiptir. bu karmaşık ve rezil ruh hali zaten hayatından dönem azaltır, artık okul 2 dönem uzasa ne yazar.