seslerin tizlik ve pezlik derecesine göre şekillerle ifade edilmesine karşın çok daha sonra konuşmuşturç harflerin kullanımıyla oluşturulan bu isimler beste yapımını da büyük ölçüde kolaylaştırmıştır.
notalara isim vermeyi ilk düşünense roma lı alim boethius dur.
latince bir ilahiden, daha doğrusu Aziz Iohanne Battista ilahisi'nden gelmektedir.
(Ut) queant laxis --> ut, sonradan yerini "do" ya bırakıyor.
(re)sonare fibris,
(Mi)ra gestorum
(fa)muli tuorum,
(Sol)ve polluti
(la)bii reatum,
(S)ancte (I)ohannes.
ingilizce çevirisi:
So that your servants may,
with loosened voices,
resound the wonders of your deeds,
clean the guilt from our stained lips,
O Saint John.
uyumlu ingilizce çevirisi:
(Do) let our voices
(re)sonate most purely,
(mi)racles telling,
(fa)r greater than many;
(so) let our tongues be
(la)vish in your praises,
(S)aint (J)ohn the Baptist.
kendileri do, re, mi, fa, sol, la ve si olmakla beraber diyez ve bemol işaretleri de eklenince 12 tanedir: do, do diyez, re, mi bemol, mi, fa, fa diyez, sol, sol diyez, la, si bemol, si. bu notalar farklı uzunluklar ve oktavlarda uyumlu bir şekilde kullanılarak besteleri oluştururlar. müziğin temelinde bunlar yatar. isimleri yukarıdaki girideki ilahiden gelmektedir. farklı ülkelerde "a-b-c-d-e-f-g" şeklinde, latin alfabesinin ilk yedi harfinden oluşan kullanımlar da görülmektedir. ilk nota olarak "a" harfini kabul ederler ve o da "la" notasıdır. bunun nedeni, eskiden çalgıların ayarlamalarının 440 hz. la sesine göre ayarlanmasıdır. ayrıca la sesi arı vızıltısı ve telefonlarda birini ararken gelen ses olduğu için nota isimlerinin la sesi ile başlaması hala devam etmektedir.