norveç'in süfer black metal gruplarının üretim çiftliği olması nedeniyle öğrenme hevesine daldığım, bilmem kaç sene önce gidip sözlüğünü aldığım dildir. taa ki "lan bu grupların neredeyse tamamı ingilizce şarkı yapıyo" deyü aklıma dank edene kadar. allah belamı versin sayın sözlük.
izlandaca denen mikroba karşı öğrenilmesini emrettiğim dildir. izlandalılarla hiçbir sorunum yok. zaten haddime de değil. yanlış anlaşılmasın. sadece izlandaca'dan tiksiniyorum ki norveççe'ye sıkı sıkıya sarılabileyim.
sözcük dağarcığında "atatürk gibi düşünmek" gibi çok hoş, onur verici bir söz olduğu söylenen şahane dildir. eğer gerçekten öyleyse herkesin norveççe öğrenmek için çok güzel bir nedeni var demektir.
kesinlikle ve kesinlikle, -eğer cins ayrımı olmasaydı- öğrenilmesi ingilizceden kat be kat kolay olan dil.
aslında bütün iskandinav dilleri böyle diyebiliriz.
neden daha kolaydır ingilizceden denilecek olursa:
1- saf, proto-ingilizce gözüyle bakılabilir genel olarak iskandinav dillerine. ingilizcedeki gibi binyüz tane lisanla karışmamıştır. dediğim gibi, hem ingilizce dahil bütün cermen dillerinin atasıdır bu iskandinav dilleri, hem de daha saftır. o yüzden kompleks değildir.
2- soru sorma formu ingilizceden çok daha mantıklıdır.
örneğin isveççe bir örnek veriyim:
Vart går du? nereye gidiyorsun
ingilizcede ise
where are you going demeniz lazım
görüldüğü üzere burda am/are/is going gibi bir form oluşturmanız gerekmiyor. direkman "who are you" gibisinden fiille öznenin yerini değiştiriyorsunuz, bitiyor. işte karşınızda ingilizcenin en saf hali!
bu ve bunun gibi nedenler bana ingilizceden daha kolay gelmesini sağladı bu dillerin. ha tabi tamamen öznel bir görüş.