kesinlikle ve kesinlikle, -eğer cins ayrımı olmasaydı- öğrenilmesi ingilizceden kat be kat kolay olan dil.
aslında bütün iskandinav dilleri böyle diyebiliriz.
neden daha kolaydır ingilizceden denilecek olursa:
1- saf, proto-ingilizce gözüyle bakılabilir genel olarak iskandinav dillerine. ingilizcedeki gibi binyüz tane lisanla karışmamıştır. dediğim gibi, hem ingilizce dahil bütün cermen dillerinin atasıdır bu iskandinav dilleri, hem de daha saftır. o yüzden kompleks değildir.
2- soru sorma formu ingilizceden çok daha mantıklıdır.
örneğin isveççe bir örnek veriyim:
Vart går du? nereye gidiyorsun
ingilizcede ise
where are you going demeniz lazım
görüldüğü üzere burda am/are/is going gibi bir form oluşturmanız gerekmiyor. direkman "who are you" gibisinden fiille öznenin yerini değiştiriyorsunuz, bitiyor. işte karşınızda ingilizcenin en saf hali!
bu ve bunun gibi nedenler bana ingilizceden daha kolay gelmesini sağladı bu dillerin. ha tabi tamamen öznel bir görüş.
sözcük dağarcığında "atatürk gibi düşünmek" gibi çok hoş, onur verici bir söz olduğu söylenen şahane dildir. eğer gerçekten öyleyse herkesin norveççe öğrenmek için çok güzel bir nedeni var demektir.
öğrenmesi gayet kolay fakat kendisi de gereksiz dildir. 4 milyon insan için norveççe öğrenmenin anlamı yoktur. ha ben rahat olmak isterim, her tabelada ne yazdığını okuyacağım derseniz öğrenin.
bizzat denedim bunu. arkadaşımın küçük kardeşine -5 yaşında- "go fuck yourself" dedim gidip annesine şikayet etti. çatır çutur konuşuyor 3 yaşındaki veletler bile. bunun üzerine ben hala norveççe öğrenirim derseniz şunları bilmekte fayda var,
* soru kalıbı ve şimdiki zaman zımbırtısı türkçe'ye daha yakındır, yardımcı fillere kasmazsınız.
for egzempıl, ingilizce kelimeleri norveççeymiş gibi düşünün. yani are, er'miş gibi. her neyse.
ingilizce'de where are you going derken norveççe'de where going you diyebiliyorsunuz. tabi ingilizceleştirilmiş hali komik geldi size. yani çok basit. nereye, gidiyor, sen. budur. cevapları da ayrı bir lezizdir bunun. okula gidiyorum derken i'm going to school değil jeg gaar skolen dersiniz. gaar değil orası aslında, üzerinde yuvarlak olan a. ama klavyenizde o a'dan yoksa gaar da yazabiliyorsunuz.
norveç'in süfer black metal gruplarının üretim çiftliği olması nedeniyle öğrenme hevesine daldığım, bilmem kaç sene önce gidip sözlüğünü aldığım dildir. taa ki "lan bu grupların neredeyse tamamı ingilizce şarkı yapıyo" deyü aklıma dank edene kadar. allah belamı versin sayın sözlük.
uzun ugraslar sonucunda norvecli bir tanidigimin yardimiyla ogrendigim, fakat telaffuz etmeyi bir turlu beceremedigim guzel dil. norvecceyi ogrenirseniz danca ve isvecce'yi de sokmussunuz denilebilir, zira birbirlerine cok benziyorlar. turkce-azerice gibi. ayrica sanilanin aksine norvec'te herkesin bilip siklikla kullandigi kufur dra til helvete olup cehenneme git, cehenneme seni zincirle ceksinler gibi anlamlar barindirmaktadir. terbiyeli norvec insani icin en agir kufurdur bu, ilkokul cocuklarinin birbirine bok ye diye bagirmasindan farksizdir.
izlandaca denen mikroba karşı öğrenilmesini emrettiğim dildir. izlandalılarla hiçbir sorunum yok. zaten haddime de değil. yanlış anlaşılmasın. sadece izlandaca'dan tiksiniyorum ki norveççe'ye sıkı sıkıya sarılabileyim.
kendisiyle ilgili ilk türkçe kaynak yakın zamanda elimden çıkacaktır. basit bilgileri barındıran onlarca kağıdın sınıflandırılıp yeniden yazılmasıyla ortaya çıkarılacak eser 10 liradan satılacaktır. bizzat elden vereceğim, zımbalı kağıt şeklinde. basit cümle kurulumu, günler, aylar, yıllar, mevsimler, diyaloglar, cümle bağlamalar, işinize yarayabilecek kalıplar...
hazır 3-4 ay boşluk var, yazsam mı lan bildiğim kadarını? alır mısınız he?