sözlüğü ilgilendirmemiş dergi. bir an yanlış başlığa girdiğimi sandım, yaptığı haberler yüzünden bir dergi askeri savcının müdahalesi ile 50 kişilik polis baskınına uğruyor, çalışanlar bir odada toplanıyor, kimsenin telefonla görüşmesine izin verilmiyor, arşivler karıştırılıyor, bilgisayarların hard diskleri kopyalanıyor ama sözlükte konusu olmuyor, vay canına be, hakikaten ilginç.
yaptığı haberlerin belgesini isteyen askerler aslında belgeyi kendileri ortaya çıkardılar, bizatihi baskının kendisiyle. nasıl bir demokrasi bu, nasıl bir ülkede yaşıyoruz anlamıyorum, darbe planlayanlar ortalıkta dolaşıyor onları deşifre edenler dışarıda. kenan evren her türlü haltı yiyecek ama yeni kenan evrenler olmasın diye haber yapan haberciler susturulacak, vay be, helal olsun, cumhuriyet mitinginin arasına kaynadı gitti, çok güzel, ikiyüzlülüğümüzün resmidir bu.
hukuk devletlerinde rastlanmayacak bir olaya yani hukuka aykırı şekilde baskına uğramış bir dergi. "ne hukuku ulan, yemişim ulan hukuku" diyen atatürkçü gençlerimizin yanaklarından öpüyorum, yarın size de lazım olursa o hukuk, bir kez daha öpeceğim. muhatabınız henüz düzgün bir üslupla cevap veremiyorsa insan kendini kötü hissediyor, ben kime ne söylüyorum diye.
Anayasada 'basın hürriyeti' ile ilgili olarak Basın hürdür, sansür edilemez (m. 28) maddesi bulunuyor. 2004 yılı haziranında yürürlüğe giren Basın Kanununun 12. maddesinde ise "Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dâhil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz" hükmü yer alıyor.
alper görmüş ise askeri savcılığa belge vermeyeceğini ancak dava açılması durumunda tüm bilgi ve belgeleri mahkemeye sunacağını söylüyor.
kapatılan bir dergi ve ne yazık ki o dergideki darbe günlükleri ile ilgili yazılan hemen her şey gerçekleşiyor ve darbeciler, darbe şakşakçıları elini kolunu sallayarak gezerken böylesine bir hukuksuzluğa karşı bir şey yapamıyoruz, dün fransa'da benzer bir şekilde savcı bir dergiyi basıp belgeleri görmek istemiş ancak bunu başaramamıştır. mahmut nedim hazar'ın gazetedeki köşesinden bir bölüm:
--spoiler--
Günlüğe göre darbeciler medyayı kullanacak, adına 'sivil' denilen birtakım kuruluşların öncülüğünde halk hareketi düzenlenecek ve sonunda darbe yapılacaktır. Bu günlük şiddetle reddedilir, arşivlerin tarandığı ve bu tür bir darbe sunumuna rastlanmadığı söylenir. Sonra garip bir şekilde günlükte adı geçen isimler emekli olur, sivil toplum kuruluşlarının başına geçirilir, birtakım basına 'Tehlikenin farkında mısınız?' başlıklı kampanyalar hazırlatılır, mitingler tertip edilir ve power point sunumu olmayan darbe metni 'rich text editor' olarak internet sitelerine gece yarısı konulur. Kurguya bakıldığında günlükte yazılanların tamamı uygulanmıştır; ama olan derginin yöneticilerine olur, darbe yapacak olanlar değil, bunu yayınlayanlar dava edilirler ve dergi kapatılır.
--spoiler--
YENiDEN SiZLERLE BiRLiKTE OLMAK UMUDUYLA!..." (http://www.noktadergisi.com.tr/ ) ayrıldığımız sansür ve baskılara dayanamamış binlerce dergiden biri...
her hafta kızlı, erkek merkezli haber yapan aktüel dergisinin ve sayfalarını roporajlarla dolduran tempo'nun yerine 1 yt'lik fiyatıyla ilaç gibi gelmiş şu sıralar yeri dolduralamayan, eksikliği fazlasıyla hissedilen dergi
günümüzde kullanılmamaya başlanmış olan noktalama işaretidir. biten cümle sonuna mutlaka ve mutlaka konması gerektiği halde artık konulmamaktadır ve "acaba bu insanların cümlelerinin sonu yok mu?" diye düşünmeme sebep veren hadiseye neden olmuş hededir.