ülkemizde "buzdan hayaller" adıyla gösterilen, yönetmenliğini danimarkalı başarılı yönetmen dagur kari'nin yaptığı 2003 tarihli izlanda/danimarka ortak yapımı film..
yönetmen, 17 yaşındaki genç Noi'nın gözlerinden, çevresini saran sınırları ve kısıtlamaları anlatmaktadır..atmosfer seçimi son derece yerindedir..ayrıca, filmdeki iris karakterini canlandıran güzeller güzeli elin hansdottir bu karlar altındaki bembeyaz filmi bile sımsıcak yapabilmektedir..*
noi albinoi..kendinizi bir anda içinde bulduğunuz karlar altında sımsıcak bir film..
filmin baş kahramanı noi'nın hemen hemen hiç gülmediği filmdir..böylelikle, filmin geçtiği soğuk fiyordun boğucu, kasvetli görüntüsü noi'nın hareketlerine ve ifadesine de yansımıştır..ancak, iris ile birlikte olduğu sahnelerde, noi'nın ifadesinde gözle görülür bir aydınlanma olduğu da açıktır..*
her yer beyaz, her yer buz, her yer kar, bütün film böyle gider. bunlardan, yaşadığı 'kendisine dar' kasabadan, kısıtlı insan ilişkilerinden kurtulup, zincirlerini kırmak ister noi. hep çabalar bunun için, okuldan atılana, ayyaş babasının desteğini yitirmeye, girdiği bütün kamu işlerinden uzaklaştırılmaya kadar uzanan bir başarısızlık öyküsü. geçen yıllarda keşfettiğimiz memeleketimiz yönetmeni, önemli sinemacımız, tarkovski dostu, nuri bilge ceylan'ın uzak filmini anımsatmıştır nedense hep bana, bu noi albinoi.
velhasıl, sonuçta sevdiği kız bile kendisiyle o dağ başından kaçmaya cesaret edemez de, bütün akrabalarını, eşini, dostunu çığ altında bırakır, yapayalnızlığın göbeğinde satılığa çıkardığı yalnızlığı yine kendisine kalır noi'nin. çok gerçek, çok hayata dair bir filmdir ve izlanda'nın buzlarından da harika sinema eserleri çıkabileceğine yönelik en önemli kanıttır bu film.
"bir zamansızlık hissi olu$turmaya, çevresinden hem dü$ünsel hem de fiziksel olarak tamamen ayrılan bir ba$-karakter yaratmaya çalı$tık"larını söylemekte..
slowblow'un aim for a smile'ı ile biten bir izlanda $iirinden ba$kası değildir benim için noi albinoi.
Film, klasik giriş-gelişme-sonuç evrelerini ezip geçen tarzda bir kurguya sahip.Nasıl başladıysa öyle bitti denilebilir.Yani izleyenleri sürekli içinde tutabilen ve onları orda ısıtabilen bir tarza, kurguya sahipti.*
Filmde öne çıkan karakter noi ydi doğal olarak; ama diğer oyuncular kesinlikle perde arkasında değildi. Onlarda en az noi kadar filmde etkilerini hissettirdiler.(Özellikle noi nin babaannesi.)
Filmin mutlu sonla bitmemesi filmi daha bi güzel yapmış. Yönetmen bunu güzelde bağlayabilmişti.
tebrik ederiz bay dagur kari yi.güzel iş çıkarmış.
müzikleriyle başlangıcı yaparak *, basit gibi görünmesine karşılık yavas yavas insanın kanına karışan bir noi filmi. izlanda'nın soğuklarında hücreleri donan, buzlarında kendisini göremeyen noi'nin sevdiği kızla dısarıya kacma isteğini anlatan dagur kari imzalı kara mizah. sonunda insanın aklında oluşturduğu neden, niçin sorularını uzun süre akılda tutturmakta. özellikle noi'nin okula gelen psikologla konusmaları, babasının ciğeri kıyarken noi'nin kanı dökmesi, babannenin en asagı düzeydeki mimikleri ve daha fazlası insanın aklını oldukca mesgul etmekte.
yalnızlığın ve çekip gitme isteğinin bir balad dinler tadında verildiği film. birçok kişinin film deki noi karakteri ile kendini özdeşleştirdiğine eminim, zaman ve mekandan bağımsız bir hayat sürüyormuş gibi görünüyorken aslında en büyük derdi, rutinliğinin dışına çıkmak,başka bir an ve zamanı tadımsamaktır. en iyiler kategorimde her zaman ilk 5 te olan bir film.
insanın psikojisinin bozan lokmasını kursağında bırakan içini üşüten bir filmdir.noi'nin tüfekle buzları vurması herşeyi anlatır bir bakıma.güzel ve soğuk bir filmdir izleyin izlettirin sakın yaza bırakmayın der noktamı koyarım.
17 yaşında bir gencin her şeyi bırakıp gitme isteğini bize çarpıcı şekilde aktaran film. böyle giden bir filme mutlu son yakışmazdı zaten.yüreğimizde müzikleri ile de ayrı yere sahiptir.
--spoiler--
noi nin izlanda hakkındaki düşüncelerini yüzümüze vuran cümle
"izlanda'ya bak sanki birisi onu tükürmüş gibi"
--spoiler--
ne denir ne yazılabilir ki allah belanı versin dagur kari.yüzler ve oyunculuk kusursuzdur film boyunca.film içine çeker adamı noi ye ulaşsam da kaçsak beraber denir içten içe.oysa noi hep o buz dağının arkasındadır. siz de hep 2 gün sürcek olan kışın ardından yazı beklediğiniz işinizdesinizdir hep hayat devam ediyordur.sonum noi gibi olmasın temalı dualar çocuklukta kalmıştır.film noktayı koyup bırakır sizi noinin damağında.
insan sırf slowblow'u tanıttığı için bir ibadet haline getirebilir bu filmi.
filme hiç girmek istemiyorum. saygısızlık olur. anlamsızlık olur.
edit: yalnız şunu söylemeden edemeyeceğim.
--spoiler--
mezarı ararken sıcak-soğuk oynanmış ve dolayısıyla mezarın "sıcak" olarak lanse edilmiş olmasını filmin sonundaki sahneyle bağdaştırdığımızda bir süre dalıp gitmekten kendimizi alamıyoruz. izleyenler denesin, bana hak verecekler. on soğuk insanın ölümünü on sıcak palmiyeyle betimlemesi de ayrı bir güzel tabii.
neyse sustum.
--spoiler--
yavaş ve izlanda soğuğunu içinize sokan; sanat filmleri yavaşlığından hoşlanmayanların bile bir nebze kabul edilebilir bulacağı hızda olan soğuk bir izlanda filmidir. orta yerinde, o an deli saçması gelen ama yine de kafaya kazınan kierkegaardın ya/ ya da şiiridir aslında film. iki uçlu olan dilemma silsilelerinden oluşan hayatı yavaş ve özümseyerek anlatırken, ya izleyin ya da izlemeyin. ya da her ikisi için de pişman olun.u da sıkıştırır sanki hissiyat olarak. yani sıkılmadan izlense bile, arkasında bıraktıkları ne yaparsak yapalım geriye kalan ihtimalin merakı ve hangi seçim daha doğruydu endişesinin sesli söylenişi olduğu için çok da işe gelmez, adında bile bir başa dönüşü anlatan noi albinoi.
kalın bir buz tabakası altındaki toprağı bulup, mezar kazmaya çalışan bir ülkedeki insanların ruh hali nasıl olabilirse, sonuna kadar hissettirebilen bir filmdir.
ya evlenin ya da evlenmeyin...
ya da her ikisi içinde pişman olun.
dünyanın aptallığına kahkahayla gülün
pişman olun.
onun için ağlayın
ve yine pişman olun.
dünyanın aptallığına kahkahayla gülün,
ya da onun için ağlayın;
her ikisi içinde pişman olun
dünyanın aptallığına kahkahayla gülün,
... ya da onun için ağlayın;
her ikisi içinde pişman olun.
kendinizi asın; ve pişman olun.
kendinizi asmayın,
onun içinde pişman olun.
kendinizi asın yada asmayın
ikisi içinde pişman olun
ister asın ister asmayın,
her ikisi içinde pişman olun.
işte sevgili dostlarım,
tüm insan bilgeliğinin özü.
Buz gibi bir havanın atmosferliğini yaptığı sıcak bir avrupa filmi.Ben avrupa filmlerini çok sevdiğim için sıkıcı veya sürükleyici olmasına bakmıyorum zaten çoğu avrupa filmi de Hollywood filmleri gibi tempo üzerine kurulu değil,Noi Albinoi filmi de öyle düşük tempolu bir yapım,kasvetli atmosferi ile de beni kendine çeken bir film.Film baştan sona Noi karakterinin hayatından bir kesiti anlatıyor,yaşadığı hayatın tek düzeliği,yalnızlığı ve sıkıcı hayatı fakat izlerken ister istemez insan sıcak bir film izliyormuş gibi hissediyor filmin o kadar soğuk bir havada geçmesine rağmen.Filmin sonu da dokunaklı olmuş bu arada.Baştan sona nerdeyse aynı düşük tempoda geçen atmosferi,oyunculukları,soundtrackleri,çekimleri başarılı olan bir avrupa filmi.Benim gibi avrupa filmleri sevenleri tatmin edebilecek bir yapım fakat eğer avrupa filmlerine alışkın değilseniz veya avrupa filmlerini sevmiyorsanız sıkılabileceğiniz bir yapım.
Yavaş ve izlanda soğuğunu içinize sokan; sanat filmleri yavaşlığından hoşlanmayanların bile bir nebze kabul edilebilir bulacağı hızda olan soğuk bir izlanda filmidir. Orta yerinde, o an deli saçması gelen ama yine de kafaya kazınan Kierkegaardın Ya/ Ya da şiiridir aslında film. iki uçlu olan dilemma silsilelerinden oluşan hayatı yavaş ve özümseyerek anlatırken, Ya izleyin ya da izlemeyin. Ya da her ikisi için de pişman olun.u da sıkıştırır sanki hissiyat olarak. Yani sıkılmadan izlense bile, arkasında bıraktıkları ne yaparsak yapalım geriye kalan ihtimalin merakı ve hangi seçim daha doğruydu endişesinin sesli söylenişi olduğu için çok da işe gelmez, adında bile bir başa dönüşü anlatan Noi Albinoi.
Kalın bir buz tabakası altındaki toprağı bulup, mezar kazmaya çalışan bir ülkedeki insanların ruh hali nasıl olabilirse, sonuna kadar hissettirebilen bir filmdir.