şimdi olAYLARI BiLiYORSUNUZ; Herkes çok kızdı ama ben Keşan müftüsünü bizleri tehlikeden korumaya çalıştığı için tebrik ediyorum.
Geçen cumartesiyi pazara bağlayan gece malumunuz üzere yılbaşıydı. Özellikle de bulunduğumuz dört tarafı denizlerle çevrili kara parçasında harikulade bir gece geçirdik. Tabii sıkıntılı bir yıl geçirdiğimiz için bu eğlenceler birçok çevre tarafından hoş karşılanmıyor ama eğlendik işte arkadaş. Dostlarımızla içtik, adayı turladık, meydanda geri saydık, hopladık zıpladık. Biraz da içip kafayı bulunca e hadi eve dönelim dedik.
Tam sokağın başına geldik ki ne göreyim: Şerefsizin teki bacadan bizim eve girmeye çalışıyor. Yaşından başından, saçından sakalından da utanmıyor dallama! Uleeeyyyyn diye sokağın başından koşmaya başladım ve dedim ki: Karaktersiz herif, delikanlı olsan bacadan mı girersin Allahsız!
Tabii benim bağrış çağrışımı duyunca şahsiyetsiz herif kaçmaya başladı. Bir de kıpkırmızı giyinmiş! Ayaklarda koca koca Ugg tipi şekilsiz botlar, belinde kuşak. Küfrü, zılgıtı yiyince hohoho diye attığı kahkahalar da kesildi. Bizim çatıdan arka bahçeye atladı, ben de peşinden koşmaya başladım. Ben kovalıyorum, o kaçıyor. Tam yakalıyordum ki moruğu, kızaklarıyla iki tane ren geyiği geldi, sırtında çuvalla geyiklerin arkasına takılmış olan arabaya atladı, kaçtı. Kim bilir hangi masumun bacasından girdi bizden kaçtıktan sonra.
Neyse sabah uyandım. Nasıl bir baş ağrısı var anlatamam. Sonra sordum, iki yetmişlik devirmişim. Geceyle ilgili hatırladığım tek şey, o karaktersiz moruğu kovalamamdı. Müftü sağolsun, yoksa onu bile fark edemezdim o kadar içmeye.
