Bütün dünyada 'Noel Baba' adıyla tanınan, Avrupa ülkelerinde çoğunlukla Santa Klaus olarak bilinen Aziz Nicholaos, Anadolu'da yaşamış bir din adamıdır. Günümüz italya'sının Sicilya Adası, Napoli, Bari, Almanya'nın Frieburg ve hatta Amerika'da New York kentinin koruyucu azizi olma derecesine varan önemi, her yılın 6 Aralık günü yapılan anma törenleri ile daha da pekişmektedir.
edirne keşan müftüsü süleyman yeniçeri, "noel baba diye birisi yoktur. aziz nicholaos diye biri var ama bu uyduruk bir kişidir. noel baba baca ve pencereden giriyor. ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi" diye giydirmiş noel babaya.
Bir blizzardb masalı vardır ki şöyle; Nail babadır doğrusu. Avrupa'da kısa süre işçi olarak çalışan, vizesi dolunca ülkesi Türkiye'ye dönmek zorunda olan nail çok iyi biridir.Her ayın başında maaşını alınca insanlara hediyeler dağıtır ve onları sevindirir. Ancak ünlü bir film yapımcısı bu durumdan etkilenir ve onu meşhur etmeye çalışır. Taa ki meşhur olurken Avrupa'lılar "o biziim" diyerekten sahiplenir ve nail artık noeldir ve halk kahramanıdır.
-29 Ekim'imiz midir, 30 Ağustos'umuz mudur, Şeker Bayramı'mız mı, Kandilimiz mi, Kurban Bayramı'mız mı? diye sual açmak da yersiz olmazdı.
Biz muharremlerle, martlarla başlayan yıllar da biliriz... ki, hiçbiri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı.
Memleketimize, herhalde, Beyoğlu'ndan giren, Haliç'i atlayarak Fatih'lere, Aksaray'lara, sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak önce Kadıköy'lere, Moda'lara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan Anadolu'ya geçen bu bunak neyimiz olur: Babamız mı, dedemiz mi, amcamız mı, yoksa Avrupalılıktan pirimiz mi? istanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir, necidir?
Bir resmine bakarsanız Havarilere, öteki resmine bakarsanız Rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı, aramızda nenin nesidir... bunu hiç merak ettiniz mi?
Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu: O Haçlı Seferlerinden kalma bir kılınç artığıdır. O zaman silahla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor.
O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir... Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor.
O, adıyla sanıyla bir misyonerdir ki, şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra, kılığını değiştirmiş... ve bizi avlamaya, kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; çocuklarımızdan başlamıştır.
Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz, fedakârlığının sebebini düşünmediniz mi?
Bırakın onun hakkından ben gelirim: işte sakalını çekince gördünüz... sakalı elimde kaldı ve altından Lüsifer çıktı.
Bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya böyle değiştirirler.
Bu, mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin, yahut bırakın: Haç'ında çarmıha gereyim onu.
Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak bir şeyimizi çalmıştır.
Noel( Baba demiyorum, babam hariç diğer babaları sevmem.)
ırak'taki çocuklara uğradın mı?
Somali'deki çocuklara oyuncak değil de un götürürmüsün?
Van depremi oldu, oradaki çocuklara ne yardım edeceksin?
Tusunami mağduru çocuklara ne faydan oldu?
Hani diyorum şu bol ışıklı eğlence mekanlarından, sofra ağzına kadar dolu masaların etrafından def olup gitsen de açlığın, fakirliğin, sefaletin pençesinde olanlara yardım etsen!
Yardım edemezsin tabi,
sen, zenginlerin ve kapitalizmin uşağısın.
Sen, bir kene gibi zenginlere yapışıp sömürmelisin.
Fakir yerlerde ne işin var?
Ben, zengin olduğum zamanlarda bana yaklaşma olur mu?
Seni sevmeyen ve görmek dahi istemeyen bana.
Tamam mı Noel.
Herkesin hikayesinin saçmalığını bildiği halde inanıyormuş gibi yaptığı, yılbaşı yaklaşınca günübirlik işçilere kırmızı kıyafetlerinin giydirildiği, hohohoho diye gülen, Kültürümüzle hiç alakası olmadığı halde her yerde sanki dedemizmiş kadar bize yakın tututan, hatta bir rivayete göre antalya civarında yaşamış nail baba isminde şişman ak sakallı bir adamdır. gerçek ismi aziz santa nikolas tır.
bir avrupa ozentisidir. Bununla ilgili avrupada yapılmış özel bir röportaj. bir türk genci diyor ki " ben noel baba olmak istiyorum!". buyrun izleyin. http://www.youtube.com/watch?v=262vL6HTQ14
ben heidi'nin dedesini noel baba sanıyordum küçükken .televizyon siyah - beyaz'dı,dedenin kıyafetini kırmızı sanardım .sonra renkli televizyona bir geçtik ki , meğer adam karl marx gibi adammış lan ... kızın o yüzden ekstazisi patlıyor zırt pırt .
anadolu dan çıktığı söylenen şey.
aman dert ettiğiniz şeye bak anadolu dan çıksa ne oluuur çıkmasa ne olur. ne kaybederiz yani. zaten türklere özgü bir şey olmamasına rağmen birçok evde biblosu bulunan gereksizlik abidesi.
neymiş bacadan giriyormuş! girsin bakıyım bizim bacadan da görsün ebesininkini!! orda sıkışmış haliyle bi tarafına sokmuyor muyum odunları kömürleri!!!
hangi evde çocuk var nereden biliyor ve benzeri sorularla çocuk bünyemde derin sorgulamalar yaratan tonton insan.halime dayanamayan ablam aniden 'noel baba diye biri yok,hırpalama artık kendini' diyince 'allah da mı yok 'diye hövkürmüştüm.
belki sakallı olması sebebi ile belki de antalya da yaşamış olması sebebi ile Türklerce benimsenmiş aziz.
doğudan henüz gelmiş bir kürt çocuğu annesine sorar
_ ji bu sofu kimdir
_ ji o sofu noel babadır.
gerçekten valla.
toplumumuza uymayan ama uydurulmaya çalışılan batı toplumunun hayali ürünlerinden biri...şahsen bizim kültürümüz bize yeter ne gerek var yabancı saçmalıklara.
