bugün boğaziçi üniversitesi'nde "hrant dink ve insan hakları" konulu konferansı canlı olarak verilen dünyaca ünlü düşünür. ayrıca konferans türkçe'ye de çevrilecekmiş.
teorileri ile ingiliz dili ve edebiyatı öğrencilerine eziyet çektiren kişiliktir. bugünkü linguistics sınavında skinner, panini ve basil bernstein ile birlikte ırzıma geçen heriftir aynı zamanda. kuramlarını da al git lan.
ünlü düşünürmüş, fazla düşünmekten tarafsızlığını kaybetmiştir. ta okyanus ötesinden, amerikadan türkiyedeki açlık grevinin kötü sonuçlar doğuracağını düşünmüş. * suriye sınıra bomba atarken, israil mavi marmaraya çıkarma yaparken sıçıyormuş galiba o zaman düşünememiş. işte böyle satılmış bilim adamları, düşünürler fikirlerini satarak hayatı boyunca zevk-ü sefa içinde yaşarlar.
az biraz dilbilimle uğraşan biri olarak kendisine ayıp ettiğimi az önce bir haberde görerek fark ettiğim değerli şahsiyet. yaşayan * en donanımlı bilim insanlarındandır, ayıp konusuna gelince, ben bu değerli dilbilimciyi nedense hep * ölü diye biliyordum. * hayatta olup da dilbilimine bu şahıs kadar katkı yapmış başka biri daha yoktur heralde.
Türkiye'de kürt sorunu hakkında çok iyi tespitleri olsada ak parti hakkında pek bilgisi yok.
Amerika hakkında olan tespitleri çok çarpıcı ve yerindedir.
Occupy Wall street için halk hareketi ve sadece başlangıç demiştir.
En çok alıntı yapılan listesinde kendi kitapları vardır.
son yaptığı açıklamalarda türk gazetecilerini oldukça cesur bulmuş entelektüel. amerika' da gazeteciler göt korkusu olmadan istediklerini yazabiliyorlar demiş.
tweeter daki hesabından son yazdıkları çok ilginç.
neler demiyor ki:
"akademik kurumların desteklediği bireyciliği unutun: izole bir birey değilsiniz, insanlığın bir parçasısınız."
"kapitalist medya duygularınızı kontrol etmek için, dünyayı sömürücülerin gözünden görebilmenizi sağlamak için herşeyi yapacaktır"
popüler müziğe de el atmış:
"Küçük bir kız Justin bieber'ı dinlediği zaman kitle iletişim araçlarının gündemindeki küçük bir kız nasıl davranmalı dayatmasını tüketir."
"müzik insanların zihinlerini kontrol etmede etkilidir çünkü düşünceleri duygularla karıştırıp birleştirir."
"popüler kitle medya müziği insanları farklı ve belirli tüketici gruplara bölecek şekilde tasarlanmıştır."
daha başka şeyler de söylemiş ama buradan yazamıyorum şimdi. gg'lik şeyler bunlar.
allah hepimizi kötü düşüncelerden korusun, kınadığımıza benzetmesin. çalışmak, sevmek, bilgi rehberimiz olsun.
hem dilbilimi hem de uluslararası ilişkiler alanlarında yazdığı önemli ve güzel kitaplarla gönlümde taht kurmuş aydın adam. dilbilimi üzerine akademik çalışma kararı aldığım günden beri olmak istediğim adamlardan biri hatta. 'ben sana dilbilimci olamazsın demedim chomsky olmazsın dedim' diyor dimitrakopulo kulakları çınlasın.
o olmasam da dilbilimci nickimsist olsam yeter aslında. önce düşünmek, çalışmak sonra da geniş bakmak, her şeyden haberdâr olmak lazım. daha başka ne ki yani? *
ah bir de bilgi üniversitesi'ne geldiğini daha yeni öğrendim, çok üzüldüm. sevebileceğim bir etkinliği de vaktinden önce görsem şaşarım!
ABD'li muhalif dilbilimcidir. Son olarak, Fairness and Accuracy in Reporting- FAIR (Habercilikte Doğruluk ve Adalet) adlı medya örgütünün 25.yılını kutlama töreninde yaptığı konuşmada, "Amerika ve müttefikleri, Arap dünyasında gerçek bir demokrasinin kurulmasını engellemek için her şeyi yapacak. Nedeni basit, bölge halkının ezici çoğunluğu, ABD'yi kendi çıkarlarına karşı ana tehdit unsuru olarak görüyor. Gerçekte oldukça büyük bir kesim de, iran'ın nükleer silahlara sahip olması durumunda, bölgenin daha güvenli olacağını düşünüyor. Bu Mısır'da %80, diğer yerlerde de benzer oranlar söz konusu. Açık ki, ABD ve müteffikleri, halklarının isteklerini karşılayan hükümetleri istemeyecek. Çünkü , o şekilde olursa,ABD yalnızca bölgedeki kontrolünü kaybetmekle kalmaz, oradan çıkarılıp atılır". ABD'nin bu planındaki müttefikleri arasında, başında bir arap diktatörün ya da şeyhin yetkilerine sahip ve attığı her adım washington'a endeksli akp iktidarı da var. arabulucu rolü biçilen türkiye bu ABD politikasına hizmet etmeye soyunmakta. chomsky'nin söylediklerini türkiye'ye uyarladığınızda, türkiye'deki demokrasinin "gerçek demokrasi" olmadığı ve iki ülke yönetimleri arasındaki işbirliğinin derecesi, abd çıkarlarının yarı-demokrasiyi öngördüğü de gayet açık bir şekilde görülebiliyor. ABD, Türkiye'de de gerçek demokrasi istemiyor. türkiye'deki akıl almaz görünen siyasi davalar, anlamsız tutuklamalar, antidemokratik baskılar, sansür gibi uygulamalar bu bağlamda anlam kazanıyor. ABD'nin istediği, sadece kendi çıkarlarına hizmet edecek politikaları izleyecek iktidarlardır. tabii, bunların suyu çıkarsa, yerine yıpranmamış bir benzerini geçirmek için alternatifleri canlı tuttuğuna hiç kuşku yok. "arap baharı" bunun en son uygulama örneğidir.
