mükemmel bir filmdir. anlatmak istediği mevzuya mükemmel oturan bir isme sahiptir.
efendim film aslında 3 ana karakterin çevresinde döner. josh brolin'in karakteri moss, tommy lee jones'un karakteri şerif bell ve javier bardem'in karakteri anton.
verdiği mesaj çok açık olmasa da gayet basittir. burada moss yeni nesili temsil etmektedir. şerif bell bir önceki nesili. anton ise yeni nesili zehirleyen dejenerasyonu ve eski nesili ortadan kaldıran ölümü temsil eder. film yeni neslin dejenere oluşunu, eski neslin bununla mücadele etmeye çalışıp başarısız olmasını anlatır.
--spoiler--
süreklici ve olan üstü bir senaryo yada oyunculara sahip olmasa bile film içerisinde kötülerinde kazanabilmesinin mümkün olduğu ve bir filmde konu anlatılırken hangi karakterin nasıl ölmesinin önemli olmadığdır ki zaten ana karakterin öldüğünü anca yerde cansız yatan bir sahnede görmemiş bunu kanıtlamaktadır.
--spoiler--
sonu anlaşılmasın diye yapılmış sanırım. çünkü o elindeki tüple herkesi öldüren deli adam dışında bi numarası yok, dahası küt diye bitiyor film, kült diye değil dikkat ettiysen. ama bi gün o deli manyak adam gibi olmak istiyorum ben.
katilinden başka adamı olmayan film; no country for the devil olabilirmiş ismi aslında. Filmde yazı tura attıktan sonra öldürmekten vazgectiği bakkal amca ne kazandıgını sorunca katilimize cevap verir ; "herşeyi". Daha iyi kurgulanmıs bir filmde bu sahne ölümsüzlük kazanabilirdi.
Coen kardeşlerin oscar ödüllü filmi. Filmde tema müziği kullanılmaması, önemli kişilerin değilde figüranların ölümünün gösterilmesi, her işin üstesinden gelen kahraman bir amerikan polisi yerine yorgun ve kaybetmiş bir karakterin konulması, filmlerde genelde psikopatların en geç filmin sonunda "neden" yaptığını açıklama derdi varken javier bardem in canlandırdığı karakterin "neden?" sorusunu cevaplamayışı ve benzeri bir sürü şey Coen kardeşlerin farklılığıdır. Filmin sonu ise hoppala şimdi noldu ? gibi sorulara mahal vermeyecek kadar açıktır. Zira alışılagelmiş kahramanlık için polisimizin yaşlandığını filmin isminden de anlıyoruz. Bruce wills, arnold, rambo düzleminde amerikan rüyası sosuna batırılmış filmleri çeken yönetmenler, bu filmin oscarı almasıyla eminim çizgilerinde bir değişikliğe gideceklerdir.
izlerken hiç bitmeyecek sandıgım, saate bakmaktan bitap düştüğüm filmdir.
en çok koyan da, izlenildiği sırada yapılan tüm yorumların filmi yüceltir yönde olmasının bünyede gayri ihtiyari yarattığı 'ben sanattan bi bok anlamıyorum demek ki' şeklindeki hissiyattır.
cormac mccarthy kitabı. roman uyarlaması bir filmi izlemek için önce kitabını okuma gibi bir hastalığa sahip olanların, filmini indirip aylarca beklettiren bir eserdir. kanat kitap tarafından mart 2008' de türkçe' ye çevrilen kitabın film vizyona girdikten sonra çıkmış olması biraz saçmalık da olsa - kitap kapağı da film afişidir - hiç yoktan iyidir. kitapta konuşma çizgisi olmaması da çevirenlerin bir işiyse gariptir; ama orjinal metinde de yoksa sadık kalalım orjinaline diye yapmış olabilirler.
uyuşturucu.
bu boku okul çocuklarına satıyorlar.
o kadarla kalsa gene iyi.
nasıl yani?
okul çocukları bu boku satın alıyor.
bir nevi meksika dalgası etkisiyle hakkında milletin ayılıp, bayılan sözler ettiğini düşündüğüm ; hakkında hiçbir eleştiri, yorum görmeme hatta yönetmeninin isminin gizli tutulma imkanı olsaydı bugün beğendim diyenlerin yarısından fazlasının beğenmeyenler ya da en azından sıradan bulanlar kategorisine gireceğine kalıbımı basacağım film.. insanlar bu film hakkında yazılanları göre göre öyle bir dolduruşa geldiler ki, daha filmi izlemeden ona tapan insanlar güruhu bile oluştu dünya yüzünde.. gayet başarılı ve akıllıca bir reklam kampanyasıydı bana göre..
ha tüm bu olmazlar olabilseydi de, gene de beğenenler grubunda kalabileceklereyse bundan sonraki sinema dolu günlerinde başarılar, mutluluklar niyaz ederim..
devam ederken hiç müzik kullanmadan, sizi ayak seslerine, nefes alışlarına kanalize edip; atmosferi yaşamanıza sebep olan ve geren. o gerilimi ise aniden bir kahkaha ile üzerinizden atmanıza sebep olan film.
kesinlikle çok çok etkileyici; aldığı her ödülü sonuna kadar hakeden bir film.
--spoiler--
ciddi anlamda hayatımda en iyi çizilmiş kötü karakteri tanıdım bu filmde. evet; içindeki kötülüğü çenesine vurmadan halleden bir katil. duygusu olmayan ve ne zaman ne yapacağı çokta kestirilemeyen, düpedüz ve sırılsıklam bir psikopat.
susturuculu pompalı tüfek ile dumur olduğumu itiraf etmeliyim. iyi adamın aslında "avcı" olduğu ve "avcı" karakterine uygun olduğu sık sık vurgulanıyor filmde. kaçmaktan ziyade tuzak kurmayı ve "avcı" konumuna tekrar geçmeye çabaladığına şahit oluyoruz. özellikle anton u vurduğu sahnede; vericiyi saf dışı bıraktığından arkasını dönüp kaçabilecekken konumunu koruma gayreti müthiş bir karakteristik özelik kesinlikle. karakterleri anlayıp, onların doğasını çözümlediğinizde gerçekten çok daha etkileyici oluyor.
zor sahnelerde karakterlerin bıyıklarının terlemesi gibi ayrıntılar; oha dedirttiriyor. kesinlikle müthiş ayrıntıya inilmiş bir film. ilk sahnede vurulmuş olan köpeğin daha sonra ki sahnede daha beyaz olması veya ateş ettikten sonra mermi kovanının toplanması gibi; önemsiz ama işleyişi derinden etkileyen ayrıntılar nefisti gerçekten.
şerif in tecrübesi, ön görüleri ve bilgeliği insanı alıp götürüyor. hayata dair müthiş dersler var o sütliman, yarı hareketli duruşun içerisinde.
ve o son; çok etkileyici ve herşeyi birden bağlayan "hsktr artık yaa" dedirtecek bir son beklerken; ki şerifin son sahnede otel odasına girişinde buna gönderme yapılıyor sanıyorum; apansızın biten film gerçekten insana "hsktr yaaa" dedirtiyor. ne mutlu son var; ne de kötü. zannımca sadece ilahi adaletten bahsedilmiş en sonunda.
--spoiler--
Hayatınızda görebileceğiniz en komik seri katil tiplemesine sahip film. Onun dışında izlemek ya da izlememek arasında pek fark yok. Tomy Lee Jones ömrünün son demlerinde "artık aştım ulan" tarzı oynamış. Orası da bi gerçek tabi.
Bu filme 4 oskar veren akademinin de zihniyetini eşşekler kovalasın. Son sözüm budur.
bu filmin korsan cdsini izlerken filmin güzel gittiği bir anda bitmesi üzerine 'ulan bu i.neler bana bozuk cdyi kakaladılar' diyeceğim bir anda, filmin bitiş yazılarını görünce şoke olduğum tanımlayamadığım, Melih Gökçek'in bu filmi izlediğinde 'Ben böyle sanatın içine tükürürüm' diyebileceğine inandığım şey *
türkiye'den oturup, bu film kötü demek anlamsız. çünkü bu ve kan dökülecek *, bizlere değil, amerika'ya hitap eden filmlerdi. çünkü amerika'daki değişimi ele alan filmlerdi, neden batılıyız ama avrupalı gibi değiliz'i anlatıyordu.
geçtiğimiz sene hollywood'da böyle bir akım vardı, there will be blood amerika'nın altınçağını ele alırken, büyüdüğü zamanlara göndermeler yaparken, no country for old men ise nasıl değiştiği günleri anlatıyor. amerika'yı burda psikopat bir katile * benzetiyor, filmdeki zamanı da vietnam sonrası, ırak öncesi bir zamana yani 80lere yerleştirmişler.
tabi öncelikle coen kardeşlerin filmlerini izlemek yaşlılara yer yok'u anlamlı kılıcaktır, onlar en taşak filmlerinde big lebowski'i bile bir abd ve amerikalı eleştirisi üzerine kurmuşlar, yine savaşın etkilerini işlemişler ve amerikayı bunların nasıl değiştirdiğini anlatmışlar.
yaşlılara yer yok'da da bunu anlatmışlar yine, bana kalırsa pek başarılı anlatılmamış ama yine karakter işlemeleri ile filmi izlenebilir kılmışlardır. sorarsanız diğer filmler vardı da buna ne gerek vardı diye, bilemem, ama coen'ler amerika eleştirisi yapmadan film çekemiyor sanırım onları izlemek için de mecburuz böyle filmleri çekmeye...
tabi festival filmi olması da biraz etkili bunda, müzikleri ön plana çıkarmamaya çalışmışlar, ancak eski coen filmlerinde de müzikler çok ön planda oluyordu bunun yüzünden biraz başarısız olmuş, ilk defa böyle birşeye çalışıyorlar sanırım... bunda cannes'a da aday olmalarının nedeni var sanırım. jüriyi etkilemek için müzikleri arkaplana atmışlar sanırım. sanırım yani bilmiyorum aslını, belki de harbiden başarısızlıktı ama en iyi ihtimalden bahsediyorum.
bana kalırsa there will be blood ise bundan daha başarılı idi, en iyi film oscar'ını hakederdi, hem bir kere daniel day-lewis, javier bardem'e basar...
$imdi filmin izleyici beklentisine manyel "aniden" biti$i, oscar alamamasi icin hakli bir gerekce olarak nicedir tarti$ma konusu. seyirde dikkatin onemi tam bu noktada kendisini gosteriyor i$te;
javier bardem kucuk cocuktan gomlegini ister, parayi verir ve "o eski halimden eser yok $imdi" diyerekten gider. giderken de, wild wild west olgusunun da o eski halinden eser kalmadigini, karanlik i$lerin artik icinden cikilmaz labirentlere donu$tugunu ve ortada katil-maktul yokken cinayetler i$lenebildigini fisildar. diyelim kulagimiz fisilti ile titre$medi, ya gozlerimiz? tommy lee jones "artik cinayetler bile farkli, adamin ne ile olduruldugunu bile anlayamiyoruz" derken degi$en dunya duzenine i$aret edip, filmin finali icin en muhim spoyleri vermiyor mu?
kulagim iyi duyar. gozlerim iyi gorur.
yine de, gercekten, hickimseye film finalini anlayamadi diye kizmadim. zor bir film no country for old men, islak $arjore kuru mermi koyup, bir sure bekleyenlerin filmi.
hiç bitmesini istemediğim coen filmi. javier bardem konusuna girmeme gerek yok, adam ortalığın a.k. zaten. garip bir şekilde benicio del toro'ya benzettim adamı.kötünün kazandığı ender filmlerden biri olduğundan söz edilmiş. zaten coen filmlerinin basmakalıp amerikan filmlerinin sonuna sahip olmasını beklemek çok anlamsız. ikincisi bana kalırsa filme kazanan kaybeden temelinde bakmak da yanlış. film tüm bunların ötesinde çok başka şeyler gösteriyor seyirciye.
"benim zamanım bol" diyenler için mükemmel bir film. zamanı değerli olanlar için ise ben özetleyeyim: film iki psikopatın para için yaptıkları psikopatlıklarla doludur. arada bir iki felsefi detay da yok değil. ne mi onlar? yaşlılar için hayat zor. kapitalist ülkelerde daha zor... yazı turada kader mevzusuna ince bir dalış.
filmi izleyince senaryo çok tanıdık gelecektir. huzur içinde geçen bir hayatın içine düşen kor parçası. oyunun kuralı, bu kor parçasını hiç yere düşürmeden elden ele şöförün eline ulaştırmaktır. zira bu dolmuşta muavin yoktur. bu arada zayıf elli olanlardan yaralanların ölenlerin haddi hesabı yoktur. ulan şerefsiz adi adam. ben senin öldürdüğün adam kadar sinek öldürmedim be. sırf para için yapılıyorsa bunlar ya para kötüdür yok edilmesi gerekir-ki mümkün görünmüyor- ya da paranın köleleştirdiği kişiler tımardan geçirilmelidir. ya da ben size kesin bir çözüm vereyim mi? bu kapitalizm tutmadı be kardeşim. bırakın tövbe edin. böyle gereksiz filmler çekmek zorunda da kalmazsınız böylelikle...
...kardeşler film yazım-uyarlama-yapım-çekim-dağıtım(?) harlı harlı sunar......
abartmam abartanı da sevmem. filmlerimizin renginin kendine has bir tonu vardır.tanınmak ayrışmak isterim. çok pis detaycıyımdır. zekiyimdir beni küçümseme sakın. amerikan halkının dangalıklarıyla dalga geçmek hoşuma gider. detaycıyımdır çok pis. temiz iş isterim. kan severim. kan kokusu severim. kahramanları ya da anti-kahramanları ne arşa yükseltir ne yerin dibine batırırım. çok elzem değilse gürültü ve müzik sevmem. sakinlik iyidir dostum ha anlıyor musun?
-anladık abi tamam, sakin gel, güzelsin- dediğim filmdir.
...kardeşler film yazım-uyarlama-yapım-çekim-dağıtım(?) harlı harlı sundu. çok pis çook......
afedersiniz ama sikim gibi bir film. herkes javier bardemin mükemmel oyunculuğundan bahsetmiş(bence filmi beğenenler de sırf bu yüzden beğendi) evet gerçekten psikopat karekteri çok iyi canlandırmış tamam da filmin geri kalanı ne peki. tommy lee jones niye var anlayabilmiş değilim şef ama bi sik yediği yok olay yerine gitmeye bile tenezzül etmiyor pezevenk. efendm ondan sonra sugarı öldürmesi için tutulan fötr şapkalı ibne de niye vardı onu da anlamadım anca konuşur dallama.
efendim sonuçta kötü film bir de buna oskar verilmiş oradaki jüriye burdan ana avrat sövüyorum arkadaşım. there will be bloodu da pek beğenmemiştim ama bu filmden daha iyiydi.