mantıklı adamda memlekete şeriatın gelmesini uzaktan yakından düşündürtmeyen eylemdir.bi mekana gidip oturuyosun ailenle, kız arkadaşınla, kardeşinle yada bilmem kiminle.istermisin karşında öyle bi manzara mı olsun? bunun şeriatla ne alakası var lan? bi adaptır bu, terbiyedir.git hocam ev tutup mu yiyişiyosun, sevişiyosun, pandikliyosun ne yapıyosan yapta, bunu görmek istemeyen insanlar da var.niye göreyim ben senin kız arkadaşının kenardan görünen memesini lan.banane ondan,.görüntü kirliliği.
sokakta hıncahınç sevişen insanlar, cafede oturduğumda yan masada oral seks yapan insanlar falan görmeyi istemiyorum ben.ha sokakta çiftleşen köpeklere taş atan zihniyeti savunduğum falan da yok ayrıca.böyle manzaraları görmeyi istemeyince şeriatçı olucaksak, şeriata karşı çıkan, zerre kadar savunmayan bendeniz en önde meşale tutarım.anlamını iyice bi kavramak lazım.
hadi dudağına bi buse kondurdu, ya da bırak buseyi öpüştü tamam onu yapabilir de zamanı mekanı ayarlamak lazım.yok nişantaşında kızın memesini yandan çıkartmışta, o da adamın bilmem neresini bilmem ne etmişte aştada fişta..ybsg
biz gençler buna public sex diyoruz, biliyorsak yaptık demedik ha mına koyim, ona göre.
türklüğümden ve müslümanlığımdan utandım gerçekten. bu kadar mı abazan olduk lan? böyle bir şeyi ne diye ulu orta yaparsın ki. siktir git evinde yap, doyasıya. diyeceklerim bu kadar, bakalım kimler savunacak.
--spoiler--
Milliyet gazetesi yazarı Ersin Süzer, tanık olduğu ilginç bir olayı köşesine taşıdı
Yıllardır geceleri gezerim, ilk kez küçük dilimi yutacak gibi oldum. Nişantaşı'nın göbeğinde bir çiftin inanılmaz fantezisine tanık olacağım hiç aklıma gelmezdi. Aman yanlış anlaşılmasın mekanın bir günahı yok. Ayıp yapanlar da...
Hafızalarınızı zorlayın, geçtiğimiz yıllarda bir grup gazeteci Londra Hakkasan'da yemekteler. Gruptaki bir gazeteci, restorandaki tuhaflığı fark eder. Hemen masaya koşar ve paylaşır. Başka bir masada oral sekse şahit olur. Masadaki herkes şaşkınlığını gizleyemez. Hakkasan'daki bu fantezinin üzerine çok yazılıp çizildi. Hiç aklıma gelmezdi, şehrin orta yerinde benzer bir fanteziye şahit olacağım. Geçen hafta perşembe akşamı, Nişantaşı Brasserie'de toplanılmış, ısrarla çağrılıyorum. Bir türlü toparlanıp gidemiyorum. Neyse miskinliği bir tarafa bırakıp, güç bela Brasserie!deyim. Sakin bir perşembe akşamı, her şey olağan, tam kapının kenarındayız. Bahçe tarafının yarısı dolu. Kahve istiyorum. Bahçe de kim var kim yok diye bakarken, az kalsın küçük dilimi yutuyordum. Öyle kala kaldım. Şaşırmamak elde değil. Yahu ne oluyor derken masadaki arkadaşlarıma söyledim. Kimse bakamıyor.
Yahu nasıl bakılsın ki?
"Vallahi ayıp! Billahi ayıp!"
Karşımızdaki çift ilk bakışta normal sohbet halinde gibi görünüyor. Biraz dikkatli bakınca, aman o da ne, beyefendi kız arkadaşının bir göğsünü dışarı çıkarmış. Ulu orta yerde, Abdi ipekçi Caddesi'nin en göz önündeki mekanında. Başlıyor oynamaya. Hanımefendi de karşılık veriyor ve erkek arkadaşının fermuarını açıyor gerisini siz düşünün.
''Vallahi pes!'' deyince masadaki kimse bir anlam veremedi.
Hayretle ''Orta masadaki çifte baksanıza neler yapıyorlar'' deyince; Kimse ihtimal vermedi. Ta ki görene kadar. Masada ne yapacağımızı bilemeden gülüşmeye başladık. Çift sanki kimse yokmuş gibi hayret verici bir fanteziyi Nişantaşı'nın en gözde yerinde gerçekleştiriyor.
Çifti bu çılgın cesaretleri için tebrik mi etmeli ya da bu kadar ulu orta yerde pervazsızca yaptıklarından dolayı ne demeli? Cevap; vallahi ayıp! Billahi ayıp! Yazarken bile inanamıyorum. Daha ne diyeyim bilemedim.
--spoiler--