-kendimi senin yerine koyup dusunmeye calisiyorum da, hic sevmedigim birisinde surekli kusur arardim. Ne biliyim gormek bile istemdigim birisini bu kadar uzmeye calisirdim. Artik yanina gelirken "bugun ne kusur bulacak acaba" ya da "bugun bi kusur bulamaz heralde" diye dusunmekten biktim. Neden surekli kusur arama cabasindasin? Neden her yaptigim bu kadar batiyo sana?
Yahu susmasana? Soyle? Sevmiyorum seni artik de? Zor degil. Normal, sevmeyebilirsin artik beni. Soyle bitsin uzatma artik? Sevmiyosan soyle?!
+ abartiyosun.
Sanirim biraz daha abartip artik su evcilik oyununu bitirmenin zamani geldi. Zira abartiyorum. Abartmayi seviyorum. Abartmanin ne demek oldugunu bilmeyen birisiyle daha fazla yasamak istemiyorum. Cocugumun annesi olacak kadinin, beni bitirmesine daha fazla goz yumamiyorum.
sonrası uzunca zaman acı veren olaydır. kolay değil evde çeyizlik tencerelerin, yatak örtülerin ve bilimum işlemeli havlularınla oturmak.
sonuç olarak bir ömür geçirmeye karar verdiğin insanla ilişkinin ( muhtemelen) tamamiyle sona ermesinden bahsediyoruz.
belki bir iki ay zaafın yönünde ( benim alkoldü) hareket eder, her seferinde onu anarsın. iki ayın sonunda baktın ki hastanelerden toplanıyorsun, bir anda kendine gelmeye başlarsın. arkadaşlarını ararsın, senden aldığı ne varsa geri almak için tepinirsin ama ne tepinme. arkadaşların, hobilerin, işin, zevklerin, nefretlerin, senden aldığı ne varsa işte.
arkadaşlarınla yeterli vakti geçirdikten sonra iş bulursun, girer çalışırsın ama haftanın 6 günü 12 saat. nefes almadan çalışırsın.
bazen yaptığın iş neyse, (örneğin pilates hareketi yaptırmak) konsantre olmuşken çıkan şarkıda gözlerinden yaş akar. gülümsemeye çalııp devam edersin.
zamanla ağlamlar, ağlayarak uyanmalar, uykusuzluklar son bulur. hattını değiştirirsin, giyimini kuşamını değiştirirsin, sonra bakış aını değiştirmeye çalışırsın, belki küçük bir ölçüde bunu başarırsın.
arada arabesk şarkı kliplerinden fırlamışçasına boş olan sağ yüzük parmğına bakıp içinin sızısını dinlersin, sonra alışırsın.
aylar geçer üstünden, bu süreçte zat- ı muhteremin yemediği bok kalmamıştır. zamanla '' ben bunu mu sevdim vay ameka'' dersin, dersin demesine ama 1 sene geçse dahi takip etmekten geri alamazsın kendini.
arada sana dair bir şeyler bulursun satır aralarında, o zaman '' neden?'' diye sorgularsın. sonra mı? geçer.
arkadaşların '' aaa yeter artık bak şu kişi evlenmek istiyor, sende istiyorsun, tanışsanız bir. en azından bir yemek yeriz herpberaber'' der, oturursun aynı masada ama öyle iğrenmiş, öyle güvenin kırılmıştır ki, değil kişiyle sohbet etmek, gözüne bile bakamaz hale gelmişsinizdir. zamanla geçiyor ama. tanıştırılan insanlara '' merhaba'' demeye başlıyorsunuz.
bu da zamanla her acının küllenip, acıyanın yeniden doğacağına delalettir. atlatılmaz bir şey değildir, sadece atlatması zordur, hepsi bu.
düşmanımın bile başına gelmesini istemeyeceğim hayat sikerten talihsiz olaydır.
benim başından geçenler de bu talihsiz olayı tecrübe edenlerden farklı değildir muhtemelen. nişanlılık evresi çok zordur ne kadar flört dönemi geçirilirse geçirilsin aileler işin içine girmeden, alışverişe çıkılmadan hayatınızı birleştirmeye karar verdiğiniz kişiyi tanıyamayacağınızı öğretir insana bu acı tecrübe.
nikah işlemlerine başlarsınız, bir yandan düğün salonu tutarsınız, bir yandan beyaz eşya ve mobilya beğenip siparişini verirsiniz. işlerin yükü üzerinizde, bir tarafta sevdiceğiniz bir tarafta aileniz herkesi gönülleme çabalarınız... sinirlerin pamuk ipliğine bağlı olduğu dönemde hayatınızı birleştireceğiniz insandan güler yüz bekler, onun arkanızda olduğunu hissettirmesini beklersiniz en çok. bir süre sonra sırtınızdaki yük öyle çok birikir ki bir gün patlayacağınızı bir tek siz biliyorsunuzdur. tüm hazırlıkları bir gün tek bir sözünüzle yakıp yıkacağınızı sadece siz biliyorsunuzdur.
sonucunda her şey yarınm kalır alınan eşyalar, tutulan salon, verilen sözler... o kadar çoktur ki yarım bırakılmışlıklarınız, ailenizi onca insanı peşinizden sürüklediğinize mi yanacaksınız, hayatı kaybettiğinize mi yanacaksınız... acılar bir birinden o kadar fazladır ki seçim bile yapamazsınız. anlamayamazsınız artık hangisinin daha çok acıttığını hangisine daha çok üzüldüğünüze.
ve sonra unutmaya çalışma evresi başlar. artık kalbinizi hissetmemeye fuckybuddylere duygusuz ilişkilere sıkı sıkıya bağlanırsınız. tadınız kalmaz siz artık bir yanı hep eksiksinizdir... hep eksik... hep eksi...
nişanlınız sizden ayrılıp birkaç ay sonra facebooktan bulduğu ingiliz biri ile evlenebilir bu gayet normaldir. hayat işte vapurlar falan. şimdi sadece gülüp geçiyorum.
kurulan bağın yarı resmiyete taşınmış olmasının, bilinçaltında ettiği yer sebebiyle; taraflardan birinin diğerinin hayatını mahvetmeye meyillenmesine yol açabilen durumdur.