nizar kabbani

entry9 galeri0
    1.
  1. boya kutusunu önüme koyuyor oğlum
    bir kuş çizmemi istiyor benden
    kül rengine batırıyorum fırçayı
    bir dörtgen çiziyorum, üstüne bir kilit ve çubuklar
    oğlum, gözleri dehşet dolu, diyor ki bana:
    "ama bu bir hapishane...
    yoksa bilmiyor musun baba, kuş çizmeyi sen?"
    oğlum, diyorum ona, ayıplama beni
    kuşların biçimini unuttum inan.

    kalem kutusunu önüme koyuyor oğlum
    bir deniz çizmemi istiyor benden
    kurşun kalemi alıyorum
    siyah bir daire çiziyorum
    oğlum diyor ki bana:
    "ama bu siyah bir daire, baba
    deniz çizmeyi bilmiyor musun yoksa?"
    ona diyorum ki: oğlum
    eskiden deniz çizmekte ustaydım
    ama bugün...
    oltayı aldılar benden
    av yaklaşmıştı oysa...
    mavi renkle konuşmamı da yasakladılar
    özgürlük balığını yakalamamı da.

    resim defterini önüme koyuyor oğlum
    buğday başağı çizmemi istiyor benden
    kalemi alıyorum
    bir üçgen çiziyorum ona
    resim sanatındaki bilgisizliğime şaşırıyor oğlum
    şaşkın şaşkın diyor ki:
    üçgenle başak arasındaki farkı bilmiyor musun baba?
    ona diyorum ki, oğlum
    eskiden başağın biçimini bilirdim ben
    somunun biçimini
    gülün biçimini..
    ama bu metalik çağda
    ormanın ağaçları
    silahlı adamlara katıldı ya
    güller, lekeli giysilere büründü ya
    silahlı başaklar çağında
    kuşlar silahlı
    kültür silahlı
    din silahlı
    bir somun alsam
    içinde tabanca buluyorum
    bir gül koparsam bahçeden
    silahını dayıyor burnuma
    bir kitap alsam kitapçıdan
    parmaklarımın arasında patlıyor...

    yatağımın kenarında oturuyor oğlum
    bir şiir okumamı istiyor benden
    gözümden bir damla yaş düşüyor yastığa
    korkuyla izliyor oğlum ve
    "ama baba diyor, bu gözyaşı, şiir değil!"
    ona diyorum ki:
    büyüdüğün zaman oğlum
    arap şiir kitaplarını okuyunca
    sözcükle gözyaşının kardeş olduğunu göreceksin
    ve arap şiirinin yalnızca
    parmaklar arasından çıkan
    bir damla gözyaşı olduğunu...

    oğlum kalemlerini, boya kutusunu önüme koyuyor
    bir yurt çizmemi istiyor benden
    fırça titriyor elimde
    ağlayarak düşüyorum...

    dizelerine sahip, müthiş bir şairdir.

    *
    2 ...
  2. 2.
  3. Tesekkürler sevgine.
    mucizeler devri kapanmasina ragmen
    gösterdigim son mucize oldugu için.
    Tesekkürler sevgine.
    bana okumayi ögrettigi, yazmayi ögrettigi için.
    ve beni muhtesem kelimelerle donattigi için.
    bir anda bütün kadinlarin üstüne bir çizgi çektigi için.
    ve en güzel anilarimi ortadan kaldirdigi için.
    derinden tesekkürler.
    çok derinden.
    Bana ibadet ve dua kitaplarinin arasindan çikip gelen sen!
    Beline tesekkürler.
    rüyalarim ve hayallerimdeki gibi oldugu için.
    defterlerim ve anilarim arasina serçe gibi gizlenen, yüzüne tesekkürler.
    Tesekkürler.
    bütün parmaklarimda dolastigin için.
    Tesekkürler hayatimda oldugun için.

    Sevgine tesekkürler.
    bütün müminlerden önce, beni Cennetle müjdeledigi için.
    beni kiral olarak seçtigi ve taç giydirdigi için.
    beni yasemin suyuyla vaftiz ettigi için.
    Tesekkürler sevgine.
    bana eli açik davrandigi için, beni egittigi için ve eskilere ait bilgileri ögrettigi için.
    cennet mutluluguna yanlizca beni layik gördügü için.
    Tesekkürler.
    gök kusagi ve Ekim ayinin o hüzünlü damlalari altinda eli cebinde, serserice dolastigim günler için.
    Haktan ayrildigim ve Hakki buldugum her an için.
    Tesekkürler.
    menekse ve özlem adalarina tek basina uzanan gözlerine.
    Tesekkürler geçip giden her bir seneye.
    senelerin en tatlisi oldugu için.

    Tesekkürler sevgine.
    en kiymetli ve en vefali dostum oldugu için.
    göklerle eszamanli, basini gögsüme yaslayip agladigi için.
    Tesekkürler sevgine..yelpaze oldugu için, tavus kusu oldugu için, nane oldugu için, su oldugu için.
    kazara ekvator çizgisinden geçen gül yüklü yagmur bulutu oldugu için.
    Sevgilim, sevgin peygamberleri hayrette birakan harikuladeliktir.
    Tesekkürler saçlarina..dünyayi mesgul eden saçlarina..orman hirsizi saçlarina.
    Tesekkürler bu cimri dünyada cömertçe davranan gözlerinin her dakikasina.
    kendimi kaybettigim, meydan okudugum ve imkansizi dalindan kopardigim her ana.
    Tesekkürler sevginle geçen bütün yillara.
    baharina.
    kisina.
    bulutlusuna.
    bulutsuzuna.
    gökyüzünün çeliskilerine.
    aglamakli geçen günlere.
    uykusuz geçen uzun mevsimlere.
    Tesekkürler o güzel hüzne.
    Tesekkürler.
    tesekkürler...
    3 ...
  4. 3.
  5. halil cibran'dan sonra ortadoğudan parlayan yıldızdır.
    2 ...
  6. 4.
  7. kaknüs yayınları şairin bazı eserlerini yayımlamaktadır.
    2 ...
  8. 5.
  9. doğunun gecelerinde
    eriyip de ay tamamına, olduğunda dolunay
    soyunur doğu, her türlü asaletten
    ve mücadele azminden...
    çünkü milyonlar, yalınayak koşan
    ve dört karıya inanan
    ve kıyamet gününe
    ekmeği ancak düşünde gören milyonlar
    geceleri öksürükten yapılmış evlerde oturan
    ilacın nasıl bir şey olduğunu hiç bilmeyen milyonlar
    ışığın altında dönüşüverirler ölüye...

    not: ekmek, haşhaş ve ay şiiridir. bu şiirden sonra; yargılanması tartışılmıştır.
    0 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. Arap şair, yazar ve diplomat. Arap dünyasının en tanınmış şairlerinden biridir.
    0 ...
  13. 8.
  14. Harika şiirleri olan arap şair, sarsıcı bir üslubu var.

    EY SELAHADDiN !

    arabî çağı çaldılar bizden
    nebî’nin evinden fâtımatu’z-zehrâ’yı çaldılar
    ey salâhaddîn,
    kur’an’ın ilk nüshasını sattılar
    ali’nin gözlerindeki hüznü sattılar
    ey salâhaddin, seni ve bizi toptan sattılar
    açık artırmada.

    arab’ın geleceğini çaldılar bizden
    şam’ı fethettikten sonra işten çıkardılar hâlid’i
    cenevre’ye elçi olarak atadılar
    siyah fötür şapka giyiyor artık o
    sigara tüttürüyor, havyar yiyor
    fransızca homurdanıyor
    avrupalı sarışınlar arasında
    kâğıttan bir horoz gibi geziniyor
    hayret, nasıl da evcilleştirdiler bu kureyşli komutanı
    kahramanlarımız işte böyle iğdiş ediliyor ey yavrum!

    endülüs işi paltosunu çaldılar târık’tan
    nişanlarını aldılar, çıkardılar ordudan
    güvenlik mahkemesine verdiler
    zafer suçundan yargıladılar
    zaferin sakıncalı bulunduğu bir zaman geldi yavrum
    öyle bir zaman mı geldi artık
    askerî mahkeme kapılarında
    suçlanmış durur kılıç
    öyle bir zaman mı geldi ki
    gülle karşılıyoruz israil’i
    binlerce güvercinle, millî marşla.
    Hiç bir şey anlamadım yavrum,
    Hiç bir şey anlanmıyorum!

    güneşi rehin verdiler tefecilere
    karaborsacılara sattılar mehtâbı
    ömer’in kılıcını kırdılar
    ayaklarından astılar tarihi
    ayaklarından astılar tarihi
    sattılar atı, beyaz örtüyü sattılar
    gecenin yıldızlarını sattılar, ağaçların yapraklarını
    bedevîlerin gözlerindeki karalığı sattılar

    tuzağa düşürmeden önce çocuklarımızı düşürttüler
    tuzağa düşürmeden önce çocuklarımızı düşürttüler
    tarihin doğum yapmasını önleyen haplar verdiler bize
    şam’ın bağdad olmasını engelleyen aşılar yaptılar bize
    filistin’in yarası hurma bahçesine dönüşmesin diye
    haplar verdiler bize
    marihuana verdiler atı öldürmek için, katletmek için şahlanışı yahut
    şarap içirdiler bize insanı konumsuz kılmak için
    sonra vilâyetlerin anahtarlarını verdiler bize
    ve kral diye atadılar bizi kabîlelere

    ey salâhaddin, ey salâhaddin
    işitiyor musun radyo yorumlarını
    kulak veriyor musun bu apaçık alçaklığa?
    yiyeceklerini yediler ve işediler
    arabın güzel çağının yüzüne.
    sahneye konan bu oyun nedir
    sahneye konan bu oyun nedir
    kimdir kadife perdenin duvarlarını çeken
    yazarı kimdir? bilmiyoruz
    yönetmeni kim? bilmiyoruz
    kimseler de bilmiyor, yavrum

    onlar ki kulislerin ardındalar
    onlar ki kulislerin ardındalar
    vatan denen kadına tecavüz ediyorlar
    ayağındaki halhalları satıyorlar
    satıyorlar gözlerindeki bahçeleri
    göğüslerinin penceresinde ezelden beri eğleşen
    kuşları satıyorlar
    vatanın nesi varsa
    bir duble viskiye satıyorlar

    arabî çağı çaldılar bizden
    bedevînin bağrında yanan koru söndürdüler
    bütün dağlara “satılık” levhası astılar
    teslim ettiler buğdayı, zeytini, geceyi
    portakalın kokusunu
    görülmeyi yasakladılar düşlere
    şiir yazan bütün kuşları hapse tıktılar
    öyle bir zaman mı geldi?
    silâh sandığı taşıyan herkes, afyon sandığı taşıyan gibi mi yavrum?
    öyle bir zaman mı geldi artık
    ikiz mi oldu özgürlükle tutsaklık?
    öyle bir zaman mı geldi artık
    yapan ellere zıt yapılan iş
    öyle bir zaman mı geldi artık
    söylenen söz, söyleyen dudaklara zıt

    ey salâhaddin
    döneklik çağıdır bu
    kavî kabîlecilik kabarması
    ebubekir’in evini yaktılar
    nebî’nin ailesine el uzattılar gece vakti
    kureyş’in ileri gelenleri
    ecnebîlerin bulaşıklarını yıkar oldular.

    Ey salâhaddin, söz ne işe yarayacak bu bâtınî çağında?
    ve neden şiir yazalım ki, allah unutmuşken arap sözünü?
    1 ...
  15. 9.
  16. (...)Dostlarım
    Başkaldırmıyorsa, neye yarar şiir?
    Azgınları ve azgınlıkları yıkmıyorsa, neye yarar şiir?
    Zamanı ve mekânı
    Sarsmıyorsa, neye yarar şiir?
    Satrapların başındaki tacı
    Yere çalmıyorsa, neye yarar şiir?...
    14 ...
© 2025 uludağ sözlük