Evimin hemen yanından bir kanal geçiyor, sesi şırıl şırıl ninni gibi, o kanalın şırıltısını seyredip(evet şırıltısını seyredip) birşeyler içerken, bir sürü sokak köpeği gelip bu lirik güzelliği dadaist bir üslupla bozdular, inancın olsun o konuda sokak köpeklerine ben de çok kırgınım, kedim uykusunda göğsümü mıncırdı, bekçiler bir adamı dövdüler, şimdi dövdükleri adamı karakola götürmek için polis Arabası bekliyorlar, çünkü takdir edersiniz ki bekçilerin Arabası yok, ayrıca adam tam bir göttü bence, ancak yine de bekçiler adamı o derece dövmemeliydi, çünkü hukuka saygılı demokratik toplumlarda.... amannnn çok da rererö...sonra kedinin mıncırdığı yer yanmaya başladı, ferahlatır belki diye üstünde nane yaprağı görseli olan bir krem tatbik ettim, yanma yerini sızlamaya bıraktı, kalktım duş aldım ama bu sefer de uykum kaçtı, tekrardan dolabı açtım, böyle zamanlarda batida de coco(Hindistan cevizi likörü) beni çok yatıştırır. Şu an pikeyi burnuma kadar çektim, tavandaki Avizeyi seyrediyorum, hepinize renkli rüyalar.
