şimdi şöyle bi durum var, bana göre; bizim bakkal çok nitelikli. sen görsen sevmezsin, kalitesiz bu dersin. bi de eski danoneleri, "ye ye vitamin olur" diye zorla satıyor ki sorma. pekii, şimdi bu bana göre nitelikli, sana göre sulu puding kıvamındaki bakkalım kitap yazsa ne olur?
a) nitelikli insan kitap yazmış olur
b) niteliksiz insan kitap yazmış olur
c) niteliği bulamıyorum
d) bakkal nerede?
e) kitabı kaybettim.
görece ihya eder, görece uyuz eder. öyle ya da böyle, yazar. herkes yazıyor, bak. ben bile.
kendilerini çok yönlü zeka sahibi ve nitelikli sanmalarından kaynaklanır.
etrafınlarındaki sığ edebi anlayışlı kişilerin "roman gibi hayatın var, yazsan kitap olur" gazına da geldiler mi tamam artık tutabilene aşk olsun. zaten para varsa kitap yazmak da neymiş, albüm çıkartıp, klip çekmiş insan onlar.
deneyimleri de sıradışı olduğundan paylaşmak isterler tabi.
nedense hapishaneye giren - çıkan kitap yazıyor. ee hapise giriş nedenleri de çok ulvi olduğundan bizler de engin deneyimlerinden yararlanmalıyız! her edebiyat aşığı insanın kütüphanesinde bulunmalı. o ağdalı sözcükleri, derin anlamlı cümleleri tekrar tekrar okumalıyız. çünkü birden fazla anlatım tekniği kullanıldığından bir kere okuyarak anlaşılamayacak kadar derin anlamlar içerir bu kitaplar.(!)
şiddetle tavsiye:(!)
(bkz: bir doğuş) adlı klasikler arasında yerini alacak eseri mutlaka okumalısınız.
o eşsiz kelime dağarcığıyla bakın neler yazmış üstat doğuş:
"Tehlikeliydi sokak. Aç kalma, barınma dışında korunmasız bir çocuğu bekleyen o kadar tehlike vardı ki tüm bunlar bizi birbirimize bağlıyordu. Aslında kimse sosyal değildi ve ileride çıkacak problemlerde görecektim ki kimse birbirini sevmiyordu. Ama sokakta yaşamanın kuralı gereği kimse de birbirinden kopamıyordu... Bu bir hayatta kalma mücadelesiydi..." Yetiştirme yurdu, sokaklar, cezaevi arasında gidip gelen bir çocuğun büyüyüşüne tanık olacak, hayatındaki çarpıcı tesadüflere, imkansızlıklara, zorluklara rağmen genç yaşta okuyacaksınız. Hepimizin medyadan bölük pörçük takip ettiğimiz hayatını Doğuz bu kez kendi anlatıyor..." *
avrupada nobele bile layık görülesi bir durumdur. demek ki kişinin nitelekli olmaması kitabı niteliksiz hale getirmek için nicelik bakımından very nice.
başarı hikayelerini belgeleme istekleri ile daha çok popüler olmak ve biraz daha fazla kazanç elde etme arzularının sonucudur..
ama ben bu durumu değiştireceğim, başarısızlık hikayeleri yazarak başarılı olacağım ve en sonunda başarı hikayemi bu gelişimden oluşturacağım.. daha çok param olduğu için daha çok sik yalayıcısı olacak etrafımda ve ben hepsinin ikiyüzlülük politikalırını, stratejilerini de yazacağım.. arada sözlükten de bahsederim sevinirsiniz..
asıl sorun kitap yazan kişiyi nitelikli/niteliksiz süzgecinden geçirenlerde değil, kitap yazan herkesi nirvana'ya ulaşmış, hayatı yiyip bitirmiş, farklı boyutlara geçmiş birer tecrübe delisi sananlardadır.