başarı hikayelerini belgeleme istekleri ile daha çok popüler olmak ve biraz daha fazla kazanç elde etme arzularının sonucudur..
ama ben bu durumu değiştireceğim, başarısızlık hikayeleri yazarak başarılı olacağım ve en sonunda başarı hikayemi bu gelişimden oluşturacağım.. daha çok param olduğu için daha çok sik yalayıcısı olacak etrafımda ve ben hepsinin ikiyüzlülük politikalırını, stratejilerini de yazacağım.. arada sözlükten de bahsederim sevinirsiniz..
isteyen herkes istdiğini yazar..bastırıcak yayınlayacak adam bulursa da kitapevlerinde yer bulur o kitap kendine..bu yazarı niteliksiz bulan varsa şayet o kitabı almaz..
türkiye'de herkes kendini nitelik ölçmeye yetkin görüyorsa şayet , ki büyük ihtimalle bu jürili programların suçu , herkes onlara özenip onu bunu yermeye başladı hayasızca , evet eğer bu memlekette herkese kolaylıkla "bu niteliksiz kitap yazmasın höyt" diyorsa , bu memleket youtub'un kapatılmasını çözüm olarak gören bi zihniyeti sonuna kadar hakediyor..fazlası zaten gelmez..
sen kimsin ki niteliği ölçüyorsun ? veyahut kimsin ki , yazılacak ya da basılacak kitapların ahlaki kriterlerine uygun olup olmadığı hakkında yorum yapıyorsun ? kitaplar sadece doğruyu güzeli fln anlatmaz..karamovoz kardeşler bi klasikse , bukowski bi akım başlattıysa , burda durup düşünmekte fayda var , o zaman hapse düşmüş bi suçlu neden KiTAP YAZAMASIN diye..
wittengstein demiş ki , kimsenin derinliğiyle oynama..bu memlekette bu lafı algılayıp , onu bunu futursuzca yermeyi bırakan adamlar olsaydı , bi wittengstein da bizden çıkardı..ama yok olmuyor..olacak gibi de durmuyor..
nerden tutsan elde kalır argümanlarla hakaret edip prim yapmak , en çok bağırana hak vermek , populizmin kurbanı olmak sanırsam tsk'nin silah gücünü kaybetmesinden bile tehlikeli..zira silah alınır yapılır ama zihinler değişmez..
kendilerini çok yönlü zeka sahibi ve nitelikli sanmalarından kaynaklanır.
etrafınlarındaki sığ edebi anlayışlı kişilerin "roman gibi hayatın var, yazsan kitap olur" gazına da geldiler mi tamam artık tutabilene aşk olsun. zaten para varsa kitap yazmak da neymiş, albüm çıkartıp, klip çekmiş insan onlar.
deneyimleri de sıradışı olduğundan paylaşmak isterler tabi.
nedense hapishaneye giren - çıkan kitap yazıyor. ee hapise giriş nedenleri de çok ulvi olduğundan bizler de engin deneyimlerinden yararlanmalıyız! her edebiyat aşığı insanın kütüphanesinde bulunmalı. o ağdalı sözcükleri, derin anlamlı cümleleri tekrar tekrar okumalıyız. çünkü birden fazla anlatım tekniği kullanıldığından bir kere okuyarak anlaşılamayacak kadar derin anlamlar içerir bu kitaplar.(!)
şiddetle tavsiye:(!)
(bkz: bir doğuş) adlı klasikler arasında yerini alacak eseri mutlaka okumalısınız.
o eşsiz kelime dağarcığıyla bakın neler yazmış üstat doğuş:
"Tehlikeliydi sokak. Aç kalma, barınma dışında korunmasız bir çocuğu bekleyen o kadar tehlike vardı ki tüm bunlar bizi birbirimize bağlıyordu. Aslında kimse sosyal değildi ve ileride çıkacak problemlerde görecektim ki kimse birbirini sevmiyordu. Ama sokakta yaşamanın kuralı gereği kimse de birbirinden kopamıyordu... Bu bir hayatta kalma mücadelesiydi..." Yetiştirme yurdu, sokaklar, cezaevi arasında gidip gelen bir çocuğun büyüyüşüne tanık olacak, hayatındaki çarpıcı tesadüflere, imkansızlıklara, zorluklara rağmen genç yaşta okuyacaksınız. Hepimizin medyadan bölük pörçük takip ettiğimiz hayatını Doğuz bu kez kendi anlatıyor..." *
asıl sorun kitap yazan kişiyi nitelikli/niteliksiz süzgecinden geçirenlerde değil, kitap yazan herkesi nirvana'ya ulaşmış, hayatı yiyip bitirmiş, farklı boyutlara geçmiş birer tecrübe delisi sananlardadır.
şimdi şöyle bi durum var, bana göre; bizim bakkal çok nitelikli. sen görsen sevmezsin, kalitesiz bu dersin. bi de eski danoneleri, "ye ye vitamin olur" diye zorla satıyor ki sorma. pekii, şimdi bu bana göre nitelikli, sana göre sulu puding kıvamındaki bakkalım kitap yazsa ne olur?
a) nitelikli insan kitap yazmış olur
b) niteliksiz insan kitap yazmış olur
c) niteliği bulamıyorum
d) bakkal nerede?
e) kitabı kaybettim.
görece ihya eder, görece uyuz eder. öyle ya da böyle, yazar. herkes yazıyor, bak. ben bile.
avrupada nobele bile layık görülesi bir durumdur. demek ki kişinin nitelekli olmaması kitabı niteliksiz hale getirmek için nicelik bakımından very nice.
kitap yazarlığının ne hallere geldiğinin acı ispatıdır.
zira imladan zerre anlamayan, iki kelimeyi bir araya getirirken iki bin hata yapan, argo ve küfürle sanatını icra eden(!), özel/tüzel neyi var neyi yoksa afişe eden; velhasıl kelam dikkat çeken, reyting getiren herkes kitap yazıyor şimdi.
diz üstü edebiyat, edebiyatımızın yüz karasıdır. Efendim twitterdan ünlü olunmaz, yazar hiç olunmaz. Ben 15 yaşımdan beri kendimi yırtıyorum bu yıl adam akıllı yazmaya başlayayım. Karının biri afedersiniz twitterdan orospuluklarını yazsın adı da dizüstü edebiyat olsun. Bu haksızlıktır!
iyi kitapların değerinin artmasını kolaylaştırır. Yayın evlerinin matbaa giderlerinin ödenmesi karşılığında ne yazılırsa yazılsın bastığı zamanlarda ortaya çıkar.