bütün güller ve metaforu gül olanlarda açar, açılırlar...
planlanmış bir oyunun figürleri gibi davranır doğanın her bir birimi,
pıtırdar, sevişir filan...
lakin adına insan denen, kendini yanıltma yetisi olan tür için farklı bir durum vardır...
o da hiç olmadığı kadar, en az bir fil ya da leylak kadar çiftleşme ve diğeri ile birleşme isteği duyar...
hiç bu kadar aşka hazır olmadığını hisseder...
ve pek çoğu olur...
tam bu noktada işte,
aşık olması gerektiği için aşık olmak ile yalnızca ve yalnızca evet o olduğu için ve yalnızca aşık olduğu için olduğunu nasıl ayırabilirki birbirinden...
içinde oraya buraya boink'leyen yaylar ile hani...
nisan mayıs ilkbaharın nadide aylarıdır ve ilkbahar da aşkın,aşıkların mevsimidir.insanın aşık olma isteği artar,eğer aşıksa duyguları coşar.şairlere ilham kaynağıdır ilkbahar... (bkz: şimdi aşkın tam vakti)
neden gönül yayları gevşemek için nisan ayını beklesin ki? nisan kedisimiyiz biz? hem gönül denen şeyin yayı mı var. varsa neden gevşiyor çin malı mı?
misal eskişehir'le antalya'nın nisan ayı bir mi? (sıcaklık açısından diyorum güzelim). o zaman antalyada'ki gönülle eskişehir'deki gönül neden gevşemek için aynı ayı bekler?
lise yıllarımda pazartesi günü gerçekleşen kılık kıyafet kontrolünde müdürümüzün söylediği kalıplaşmış bir cümle.
sanırım okul çıkışına gelen (özellikle bahar aylarında çoğalan) sevgililerden bıktığı için söylemiş adam.
atalarımız zeki adamlarmış be böbürlenmesi yaratan atasözü.
tam da bu aylarda havaların güzelleşmesi ile üniversite çimlerinde oturmak isteyen masum öğrenci:
"genç çiftler erotizm yarışması yarı finallerine mi geldim lan noluyo?!!!"