calistigim yerde bilgi islem muduruyle tanistigim ve uyelik hesabimda bulunan 140 tl puanimin yil itibariyle silinecegini ogrendigim otobus tasimaciligi yapan firmadir.
kendilerini ara sira sirf ikram servislerinde sunduklari mr.no sandvicleri sebebiyle pamukkale turizm ile aldattigim iddasi ise kesinlikle yalandir. swh
iki yıl kadar önce muavininin aşırı ilgisi sayesinde soğuk algınlığımdan bir gecede kurtulduğum otobüs firmasıdır. Sağ olsun 20dakikada bir nanelimon adaçayı rezene yapıp sabaha kadar boğaz ağrımın geçmesine vesile olmuştur.
dünyanın en güzel şarkısı lan bu. var mı itirazı olan?
her şeyin olan kişinin çekip giderken her şeyi götürdüğünü aklına getirmemesini anlatır bu şarkı.
artık kimi sevebilir insan, kime güvenir, nasıl yaşar bunlar olmadan?
bu şarkıdan bir tek ben mi bunu anlıyorum, bir tek bana mı bu kadar dokunuyor. ciddi bir muamma. her cümlesi ayrı bir acıklı, ayrı bir gerçek.
Zamanın eli değdi bize
Çoktan değişti her şey
Aynı değiliz ikimiz de
(yani diyor ki; eskiden birbirine aşık olan, süper saf ve fedakar olan kişiler gitti. öldü artık. ikimiz de değiştik, zaman bizi sikip attı)
Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim
(yani diyor ki; sen benim ağzıma sıçtın ama ben tolere ettim. senin sevgisizliğine kalbimi avcuna koyarak yanıt verdim)
Artık geri ver, geri veremezsin aldıklarını
Artık geri ver, geri verilmez hiçbir yanılgı
Yokluğuma emanet et, sen de benden kalanları
(yani diyor ki; benden aldıklarını, zamanımı, güvenimi, birine olan inancımı geri ver?! verebilir misin amk?! veremezsin! diyor.)
Her şeyi al, bana beni geri ver
Bir şansım olsun
Başka yer, başka zaman
Sensiz ömrüm olsun
(yani diyor ki; hepsi senin olsun. senden vazgeçtim. sadece eski beni istiyorum, seni tanımadan önceki, darmadağın olmadan önceki halimi istiyorum. başka bir zamanda, başka bir evrende, başka bir hayatta olalım; orda tanışmayalım. benim devam etmek için bir şansım olsun.)
vay anasını dedim. ölüyor yahu bunları yazarken. ciddi söküp atmak, kazımak istiyor. becerememiş olacak ki oturmuş şarkı yazmış.
Güzel bir şarkı, bir şarkıcı ve bitmemiş bir hikâye denemesi:
Herkes hayrandı Nilüfer'e. Nilüfer de tam sevilecek kadındı doğrusu. Güzellik en çok ondaydı. Kimse onun gibi bakamaz, kimse onun kadar şaşırtamazdı. Sonra; halden anlar, sevmekten bilirdi. Kismeyi sevmezlik etmezdi. Mutlu olur, mutlu ederdi.
Herkes severdi Nilüfer'i, ama en çok biz severdik: Can, Turgay, ben; saklamazdık birbirimizden. Can bir şiir okurdu, Turgay bir şiir yazardı, ben bir söz söylerdim. Kafamız estiğinde ya da esmediğinde, başka şeyleri konuştuğumuz kadar Nilüfer'i konuşurduk.
Birisi çıksa, "Başka birisini seveceksiniz." dese biz yine Nilüfer'i severdik. Nilüfer de bizim için başkaydı.
Biz üçümüz birbirimizle anlaşırdık, bir meselemiz yoktu ama Nilüfer yanımıza gelince, ya da görüş alanımıza girince en çok biz satardık birbirimizi. Hemen onun yanına giderdik. Onunla konuşurduk; birimiz ikimizi rezil eder, Nilüfer'i güldürürdük.
Biz her gördüğümüzde Nilüfer'in yanında bitsek de Nilüfer hiç rahatsız görünmezdi bundan. Ama bu onun iyimserliğinden gelmiyordu, bazen insanların ilgisinden gerçekten rahatsız olurdu ve bunu belli ederdi. Ama bizim yanımızda öyle değildi hiç. Gülerdi, sohbet ederdi. Gidecek olsak bırakmaz, biraz daha kalın, derdi. Bunun hiç olumsuz bir açıklaması olamazdı. Kötü ihtimalle biz onu eğlendirebiliyorduk, iyi ihtimalle de içimizden birine karşı farklı bir şeyler hissediyordu...