"kimdi o kedi, zamanın eşyayı örseleyen korkusunda, eğerek kuşları yemlerine, bana ve suçlarıma dolanan? gök kaçınca üzerimizden ve yıldız dengi çözüldüğünde neydi yaklaşan yanan yatağından aslanlar geçirmiş ve gömütünün kapağı hep açık olana? yedi tül ardında yazgı uşağı, görüldüğünde tek boyutlu düzlüktür o ve bağlanmıştır körler örümcek salyası kablolarla birbirine sevişirken, iskeletin sevincini aklın yangınına döndüren, fil kuyruğu gerdanlıklarla. yine de, o, zaman kedisi pençesi ensemde, üzünç kemiğimden çekerken beni kendi göğsüne, bir kahkaha bölüyor dokusunu düşler maketinin, uyanıyorum küstah sözcüklerle. ey, iki adımlık yerküre! senin bütün arka bahçelerini gördüm ben."
her ne kadar onda da yabancı şairlere haddinden fazla özenme, hatta hayatlarını bile kendi hayatına uydurma gibi huyu olsa da ( intihar meselesi falan ) türk edebiyatının en iyi kadın şairidir ve şiir kavramının maskülenlikten kurtulması açısından nilgün marmara tezer özlü ile beraber Türk edebiyatı için çok önemlidir.
Kadınlar şiir yazmazsa, sadece kadınlara şiir yazılırsa o zaman dünyanın hep yarısı karanlık kalır.
"Bir tek güneşten utandım hayatımda (yalnızca)..." demiş güzel insan.
1958'de istanbul'da doğdu. 13 Ekim 1987'de evinin balkonundan atlayarak intihar etti.
Çok sevdiği Sylvia Plath'ın izinden gitmeyi seçti ve kader onları birleştirdi.
Sylvia Plath'ın Şairliğinin intiharı Bağlamında Analizi isimli tezin yazarı, şair ama insan... Aynı kitapta şu önemli saptamayı yapar;
"Sartre'a göre "intihar dünyada var olmanın bir başka yoludur," çünkü kişi bir eylem olarak ölümü seçtiğinde kendi varlığının farkına vararak, varlığının tanımını hiçlikle yapar."
"... kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplattım, ölü benim kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir ..." dizelerine sahip güzel kadın, güzel şair..
diledin mi yanında tümden varolmayı an için
ve bir kaç sonrasında hiç yokmuşçasına
beklememeyi bir şey çevremdekilerin uyumundan başkaca?
yok böyle bir şey yok!
sunduğun sağaltımı kaçkın bir geçmiş,
sayrılık tutsağı bir gelecek duyumu bulanık,
sisi varlığının üzünç kanıtı bir vaktin
şimd'i_
beni bağışlayan sarsan
aşan bizleri mor birliktelik..
"bombalandıktan sonra, heba kuşlarının bir bölüğü akıl ve beden yaralarını resmettirip, satamadılar. büyük bir bölümü yaralarıyla dilenme sayesinde unutuş duvarını ördüler. eksi sıcaklığında anımsamanın hiç ses çıkarmadan yıllardır bekliyor gizleyip yaralarını heba kuşları. öçleri uzun tutar onların; bombacıyı, her zamanın bombacısını bulduklarında açılacak vücut ve akılları katil bir öpüşle. bileklerini çevreleyen mavi tül uçup yittiğinde kurtulabilecek küçük kız darbe arayışından, belki de..."
Emel'e
"Ben babamın yuvarladığı
çığın altında kaldım."
Çolak mırıltılarla dövmelenen çocuk
her gün her gece eğer adasında,
Gözü ağzı elinden alınmış, yosunlar
sarmış bedenini çığlıklarken bunu
su içinde...
Karada, hançer suratlı abinin rüzgarında
uçar adımları.
Geçmiş ilmeğinde saklıdır arzusu
içinden karanlık, tekrar ve ilenç
sızdıran hayret taşında.
Soruyor hatırasında, "sırtımda ve
sırtında gezinen bu ürperti kim,
bir damla süt yerine bu ağu kim?"
ay gözüyle bakmayan kavruk akıllara
-boy atmış da salgıları,
cücelmiş sezgileri-
bir yanılgı rehavetinde debelenenlere...
Ey, yüzleri
bir babakuş gölgesine
çakılmış olanlar,
Üzgün adım, ileri marş!
"burada daha ne kadar öleceğim.. gökyüzüyle yeryüzü arasında bulutu haraca kestiğiniz bu yerde" diye sormuştu.. ardından eklemişti; "sizi sevmekte ölüyorum bayım.."
sonra, ölmüş..