benim hiç bir entryim haftanın en beğenilenlerine girmedi. çok üzülüyorum bu duruma kendimi parçalıyor, sinirden duvarlara kafa atıyorum. ama çözdüm ben olayı aga. daha önceden çözmem lazımdı oysa ki.
yani ben size ne diyim sevgili uuserler. uzun zamandır çok az entry giriyorum zaten ama bu haftanın en beğenilen entrylerini okumak benim için bir ritüel. 6 yaşından beri okuyorum birkaç sözlüğün istatistiklerine. hayır zaten yaran facebook iletileri denilen bi illet var parselliyor güzelim istatistiği, bir de böyle saçma sapan entryler. oof of.
başlığa bakıyoruz ; hazırladığı programa uyarak ders çalışan öğrenci
aga bu nedir? nedir yani bu entryi en beğenilenlere sokan olgu? hayır cidden bir ironi mi var, ben mi anlamıyorum? entrynin altındaki nil nil nil etkisinden başka ne var?
tekrar söylüyorum adı geçen yazarla kişisel hiçbir sorunum olmamakla birlikte, bu entryi en beğenilenlere sokan kafanızı sikeyim.
kendisi kendime çok güzel bir ayar vermiştir bunu söylemeyi bir borç bilirim. olayın gerçekleşmesindeki kronolojik sıra aynen şöyledir.
kendisine össyi hatırlatıp moralini bozdum.
sonra kendisine çalıştın mı diye sorduktan sonra hayır cevabını aldım.
yalan söylediğini biliyordum sabahlara kadar calıştığınıda biliyordum o yüzden inanmadım ve kendisine
0 alıcam diye ağlayıp 95 alan kızlardansın dedim.
ve ayar;
hayır ben çalışmadan 95 alan kızlardanım..
"lest" diye bir başlık açıp "lest, for fear that demektir" diyen, ardından "for fear that" diye bir başlık açıp "for fear that, lest demektir" diyen yazardır kendisi.
kendisinin "başlık eşleştirme oyunu" nu büyük keyifle oynuyoruz. bu arada ingiliz dili edebiyatı veya amerikan kültürü ve edebiyatı kazanmış sanırım, entrylerinde eser derecede bilgi bulmak mümkün artık.
tanımam etmem.*
nickaltı yazmayı fazla sevmem. beceremem de. hoş geldin, beş gittin muhabbetleri hariç sadece değer verdiğim yazarlara nickaltı entrysi yazarım. bu mantığa göre de en uzun nickaltı entrymi bu şahsın başlığına yazmam lazım. uzun entry okumayı da sevmiyor gerçi ama...
nasıl anlatsam, nereden başlasam? hani akıllı, zeki falan yazardım da zaten biliyor onları.* hem bütün sıfatları yazmaya başlasam üniversiteyi bitirir de geri döner ben yazana kadar. her şeyden önce çok sabırlı mesela. zaten sözlük de dahil her ortamda bana ondan fazla katlanabilen başka kimse olmadı. genelde ikinci günden sonra bir daha haber alamıyorum kimseden. ama bu xdxdxd insanı sayesinde sürekli kendime kendime konuşmaktan kurtuldum. o da sık sık kendi halime bırakıyor beni, he diyip geçiyor ama olur o kadar da.*
sonra kibar, anlayışlı. şaka da kaldırabiliyor.* iğrenç espri konusunda doktora yapmış olanlara bile tahammülü var. kendimden biliyorum.
nickaltı yazmayı beceremediğimi söylemiş miydim? sıradan, herhangi birisi olsa çok daha rahat yazardım da şimdi ne yazacağımı şaşırdım. en güzeli fazla uzatmadan bitirmek sanırım.
gittiği yerde mutlu ve başarılı olmasını dilediğim güzel insan.
