bu kadarı ÇÜŞ'tür, bilemedin oha'dır! en olmadı öküzün önde gideni trenleri seyretmek eyleminden zaman tasarruf edip, tüm sermayesini haysiyetsizliği yeşertmeye yatırmıştır. işin kötü yanı, başarmıştır.
icinde yaşadıkça absürd hallere alışıyoruz ama şöyle bir uzaklaşıp baksak kendimize, biraz kuşbakışı hani, kimbilir ne kadar sarsacak bu zavallı hallerimiz bizi.
Aslında sokakta, evindeki insan değil, ama sonuçta bir ulkenin en çok seyredilen kanallarindaki durum o ülkenin aynasıdır da. Maalesef akla hayale gelmeyecek traji-komik durumlarla zamanları işgal eden, belli ki izlendigi için de mantar gibi çoğalan, ama aslında komedi programından farksız programlar... kendine başkalarının derdini dert eden ve hatta kendi hayatlarını insanlık için feda edenler ne yazık ki vitrine çıkanlar ve zihinleri kirleten bu saçmalıklar...
sadece imza üzerine kurulu ama birbirinden çok uzak; aynı evin içinde "biz" değil; sen-ben kavgaları yaşanan, sadece resmiyette bağlayıcılık, ancak çok uzak mesafeler sözkonusu evliliklere şahit olunduğunda imzanın bir önemi kalmıyor ... "aile" gibi kutsal bir oluşum için de elbette gerekli... sen-ben değil, "biz" olabilmek meselesi... "biz" olabilmek için öncelikle ruh, yürek, aynı frekanslarda olabilmek, daha sonra da imza gerekli.
ablası annesi vs. gibi vicdan muhasebesi yaptıran sözleri gerek yoktur. bir kere benim ablamın vs orda ne işi var. oradaki insanların zihniyet hep aynı kadınlar evlenince kendini kurtuldum diyor nasıl bir kurtulmaksa! erkelerde yapacak kadın arıyor. olay bu kadar basit. kadınlarımız evlenmek kurtulmaktır kocan getirir senin karnın doyar ama hergün aşalanırsın dayak yersin insan içine çıkamazsın hakkın yoktur ama karnın doyar. yaşamak sadece karın tokluğuna yaşamak değildir. bunu anlamaları lazım o küçüçük beyinleri olan insanları. namuslu ayaklarına yatıpta gizli saklı yerlerde hayvana bile tenezül eden bi toplumumuz var bizim ne acı ki.
ablan annen vs saçma şeyleri bırakalım sorgulayacak daha önemli şeyler var zanmımca. onuru, namus anlayışımızı bi gözden geçirelim yoksa daha çok ağlarlar.
kimsenin hayatı ve tercihleri, diğer insanları bağlamaz. böyle bir karar veren kadına da kimsenin, orospu veya bu tür bir yakıştırma yapma hakkı yoktur.
bu kadar boku cikarilinca böyle olacagi daha en basindan belli olan, turk tv lerinin reyting ugruna seref ar namus vb. herseyi ayaklar altina aldigini bir kez daha kanitlayan, ayni zamanda buna ortak olan insanlarin da zekasina ayna tutabilecek durumun üzerine söylenmis cümlecik.
kadınlara her fırsatta motor, orospu, kaltak yaftası takmaya konuşlanmış sik beyinli yaratıklardan daha iyisi zaten beklenemez. anca böyle laflarla ego tatmini yolunu seçerler.
şimdi buralar dolar, vay efendim bu ne zihniyet, kadına böyle bakış açısı olur mu falan filan diye.
önce derin bir nefes alın, soluklanın ve dürüstçe kendinize cevap verin. sizin ailenizden biri için, belki ablanız, belki kardeşiniz, belki kuzeniniz için, bir adam çıkıp gelse dese, ben bunla yaşamak istiyorum ama nikah falan düşünmüyorum.
toplumun büyük bir kesiminin gözünde öyledir. ve nikahsız birlikte yaşanabilecek erkek sadece elinin kiri ile uğraşırken birlikte yaşadığı kadın alnının kiri ile uğraşacaktır.
böyle bir toplumsal adalet söz konusudur işte...
ahlaksızlıkmış evlenelim tanımadan birbirimizi mutsuz olup ayrılalım tabi işin içine nikah olunca herşey daha namuslu değil mi iki aya bi boşanalım çıkalım saçma sapan programlara koca arıyalım insanlarda ki namus anlayışını anlamakta zorlanıyorum artık. madem o kadar ahlaklısın orda koca aramak gelenleri değerlendirmekte neyin nesi herşey önce evin var mı araban var mı sorular sormak niye o zaman kenidini mesleğine arabasına evine satmıyor musun sen?
artık ağlanacak halimize gülüyorum.